1.2

84 11 14
                                    

Riki, karakolun bahçesine park ettiği arabadan inip kaputa -ağırlığını çok vermeden- oturmuş Eunchae'yı bekliyordu. Çok süre geçmeden karakolun kapısından çıkan Eunchae yanındaki kız ile konuşarak ilerliyordu. Kız az sonra Eunchae'ye el sallamış ve Eunchae'nin tersi yönünde devam etmişti. Eunchae ise dikilip Riki'yi taramıştı gözleriyle. Kendisine el sallayan oğlanı gördüğünde neşeyle gülümsedi.

Riki tek başına olduklarını bildiği için çekindiği kimse yoktu ve bu yüzden Eunchae kendisine birkaç adım daha yaklaştığı anda onu güçlü kollarıyla sardı.

Eunchae'nin gülüşü soldu, son derece ciddi bit surat ifadesine büründü. Midesinde uçmaya başlayan kelebeklerin hareketleri bir bir içini kıpır kıpır ederken elini karnına yaslamadan edemedi Eunchae. Diğer elini de Riki'nin sırtına yaslayıp sarıldı.

Geri çekildiklerinde ne Eunchae geri adım attı ne de Riki.

Gayet yakınken birbirlerine uzun uzun baktılar ve Eunchae kendini tutamayarak gözlerini kaçırdı, gülümsedi. Riki, onu böyle mutlu gördüğü için o da gülümsemeden edemedi ve ikisi de hiç konuşmadan arabaya bindiler.
Eunchae kemerine uzandığı anda Riki de kemerini bağladı ve tamamen hazır olduklarında Riki arabayı çalıştırdı.

Karakolun bahçesinden çıktıkları anda konuşmaya başladı Eunchae. "Bay Ito'nun peşindeler şu an ve artık polisler de beni tanıdığı için dışarıda daha rahat olabileceğim."
Riki omuz silkti. "Süper, o zaman bugün gezelim beraber. Ne dersin?"

Eunchae kaşlarını kaldırdı. "Müsait misin bugün?"

Riki derin bir nefes aldı ve sadece kafa salladı. İşin aslı cesaretini toplayabilseydi "Sana her zaman müsaitim" diyerek Eunchae'yi kendisinin edeceği ilanı aşka hazırlayacaktı ama bunun hem çok saçma hem de cesaret gerektiren bir şey olduğunu düşündü. O cesareti kendinde gördüğü an açılacaktı.

Eunchae ellerini çırptı. "Harika, çok heyecanlandım!"

Riki bir saniyeliğine gözünü yollardan ayırıp yanında bir çocuk kadar masum isteklerinin sevincini yaşayan kıza baktı. Kalbinin ritmi normalden daha hızlı attığı için derin derin nefesler alarak göğsünde hissettiği ritmi hafifletmeye çalıştı.

...

"Gel şurada sushi yiyelim!"
Riki, Eunchae'yi -Eunchae'nin isteği üzerine- yemek pazarına getirmişti. Koca bir sokakta sokak yemekleri sıra sıra diziliydi ve bu yüzden yemek pazarı da denilebilirdi. Riki, cümlesinin hemen ardından kalabalığın içinde Eunchae'yi kaybetmemek için bir eliyle Eunchae'nin bileğini yakaladı ve önden ilerledi. Peşinden de Eunchae geliyordu tabii.

Beraber tezgahın önünde dizili taburelerden ikisine oturdular ve beraber önlerine küçük servis tabaklarında servis edilen birer adet sushiyi yediler. Eunchae lokmasını yuttuğu anda Riki'ye döndü. "Bizde de kimbap olduğu için hiç deneme gereği duymamıştım ama harika bir şey bu!"

Riki gururla göğsünü kabarttı. "Beğenmene sevindim."

İkisi de yaklaşık on tane farklı sushiyi denedikten sonra kalktılar ve Riki, Eunchae'ye baktı. "Evet, şimdi ne deneyelim?"
Eunchae bilmediğini belli etmek için omuz silktiğinde Riki kafa salladı. "Pekala, bak ne diyeceğim. Kore'de de mochi olduğunu duydum ama aslında buraya ait bir tatlı. Dondurmalısını deneyelim mi?"
Eunchae kafa salladı hızlıca. Beraber sushi tezgahının tam karşısındaki tezgaha gittiler ve Eunchae matchalı olandan istedi. Riki ise hepsini bölüşerek yemek için matchalı olan hariç diğer dört tanesini sipariş etti.

Eunchae gözlerini şaşkınlık refleksi gereği açarak Riki'ye baktı. "O kadar tatlı yenir mi?"

Riki omuz silkti. "Tek başıma yemeyeceğim ki."
Eunchae gülümseme isteği duydu o an. Gülümseyerek karşısında kendi gözlerine dikili gözlere baktı ve önüne döndü. Bu kadar düşünülmek onun içini kıpır kıpır ediyordu. İçindeki heyecanın sebebini irdelediğinde acıdı bu sefer kendine. Hayatı boyunca belki de ne kadar süre ilgisiz kalmış ki bir düşünceli harekete kıpır kıpır hissedebiliyordu. Düşünceli davranışlara açtı ruhu.

die ;; niki + eunchaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin