7

179 25 60
                                    

Selamlarr baya zaman geçtiği için bazı yerleri anlamayabilirsiniz ondan son bölümlere biraz göz atmanızı öneririim. İyi okumalaar ve mutlu yıllar dilerim<3

**********

Yanında duran Jake'e doğru dönerek konuştu jeongin.

"Silahını hazırla ve hazır ol jake, sanırım göle girmek üzereler." ve ardından keyifle gülümseyerek arkasındaki her bir adama baktı. "Sizde kameralarınızı hazırlayın. Bir hikayenin iki baş rol oyuncusu birazdan tam burada genç katilimiz tarafından öldürülecek. Tüm bunlar bittiken sonra tekrar izlemek heyecan verici olacaktır."



*****



Felix son derece inatçı tavırlarıyla elindeki kitabı bir kez daha Hyunjin'e göserip kolunu yumrukladı. Tek elini kaldırarak oynattı.

"Hadi ama Hyun, Lütfen bunu da alalım! Söz veriyorum bu son olacak."

Hyunjin bıkkınlık dolu bakışlarını bir süre felix'in üzerinde gezdirdi. Neredeyse 3 saattir bir kitap fuarındaydılar ve onun elinde içerisinde 15'e yakın sayıda kitap olan bir poşet vardı.  Buna rağmen felix hala inatla bir kitap bulup onu da almak için hyunjin'e ısrar ediyordu. Ayrıca hyunjin doğal olarak şuan fazlasıyla açtı. Buna rağmen felix'i kıramayıp sabırla onun artık kitaplardan vazgeçmesini bekliyordu.

Yavaşça dudaklarını araladı ve aynı bıkkın tavrı ile konuştu. "İki kitap öncede aynısınını söylüyordun felix. Boşuna ısrar etme. Bu kadar kitap yeter hatta artar bile."

"Ama cidden hyun, cidden son olacak bu. Bundan başka bir şey istemeyeceğim, söz."

Hyunjin derin bir nefes aldı ve felix'in saçlarını okşayıp, elindeki kitap poşetini gösterdi ve bir kez daha konuşmaya başladı.

"Baksana lix, bugün zaten yeterince kitap almadık mı? Burada zaten 15'e yakın kitap var. Daha yemek yemeye de gideceğiz. Karnın acıkmadı mı senin?"

Felix bir anlığına durup düşündü. Karnının acıktığını Hyunjin söyledikten sonra fark etmişti. Yine bir hevesle elini kaldırıp oynattı.

"Haklısın acıktım ama diğer hafta yine geleceğiz değil mi? Kitapları cidden çok seviyorum hyun."

Hyunjin onun bu haline bakarak içten bir şekilde gülümsedi.

"Geleceğiz lix merak etme. Hatta eve gidince beraber kitap bile okuyabiliriz hm? Ne dersin?"

Felix sevinçle, aynı bir çocuk gibi ellerini çırpıp olduğu yerde zıplayarak gülümsedi. Tek bir hareketi bile neşesinin yerine gelmesini sağlarken birde böyle tatlı olunca bayılacak gibi olduğunu hissediyordu Hyunjin.

"Mükemmel olur hyun!"

"Hadi o zaman ilk önce yemek yemeye gidelim lix. Hızlı ol da ödeyelim şu kitapları hemen."

Felix başıyla onaylayıp sevinçle önden resmen küçük bir tavşan gibi seke seke gidiyordu. Hyunjin de onu arkasından yaptığı şeylere gülerek kasaya kadar takip etti.



***



Hyunjin arabayı sakince restorana doğru sürerken felix'te kitapları ile mutlu görünüyordu. Hepsinin tek ek konusunu inceleyip sıkı sıkı sarılmıştı. Şimdi ise yola bakıyordu. 

Restorana giden ormanlık yoldan geçiyorlardı şimdi. Gidecekleri yer göl manzaralı bir yerdi. Kocaman bir gölün en sonunda yer alıyordu. 

Felix her zaman ormanlık alanın içerisinde bulunan gölleri çok severdi, hala da seviyordu. Seyrek ağaçların arasındaki gölü gördüğü anda Hyunjin'i dürttü. Hyunjin dikiz aynasından (adından pek emin değilim) felix'e baktı.

Dilsiz Şeytan-2 | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin