8

177 23 55
                                    

"Ne demek kaçtı lan!"

Chan yakasından tuttuğu jake'i sinirle hırpalayarak arkasında duvara vuruyordu. Jake o gün Hyunjin ve Felixi vurmak için göldeydi, bir hikayenin iyi baş karakterini vurmak için. Hyunjini başarıyla vurmuştu fakat işler ondan sonra istediği gibi gitmemişti. Herkes Felixin Hyunjine bir şey olması düşüncesi ile hyunjinin yanına gideceğini düşünürken, felix eskiden kalma travmaları yüzünden korku ile bir ağacın arkasına saklanıp ağlamaya başlamıştı. Diğerleri ise etraftaki restoran kameralarından dolayı bulundukları kör noktadan çıkamamışlardı.

İşte Chan bu yüzden sinirliydi. Jake ise onun aksine her şey gayet normalmiş gibi, sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu. Şuan onun karşısında chan değilde dünyanın en sakin insanı olsa yine dayanamaz yüzünü sertçe yumruklamaya başlardı. Zaten Chan'ı da işini yapamamasından çok umursamazlığı deli ediyordu.

"Baya kaçtı. Sen hiç adam kaçırmadın mı? Neyim ben tanrı mı? Ne gibi bir kusursuzluk görmek istiyorsun işimde?"

Chan, jake'in yakalarını tutan ellerini iyice sıkılaştırıp jake'i yere doğru itti. Yere düşen genç hala bir şey hissetmiyordu. Evet, onlarla iş yapalı epey zaman geçmişti ve uzun zamandır da böyle bir muamele görmüyordu ama bu işe istemeden de olsa başlarken bunların başına geleceğini biliyordu. Ondan alışıktı böyle şeylere.

Jake uslubunu hiç bozmadan olayı belki yüzüncü kez baştan anlattı

"

Chan ikna olmamış gibiydi. Belindeki kemeri hızlıca çözdü.

"Çıkartın şunun sweat'ini"

Bu zamana kadar kenarda susup onları izleyen seungmin en sonunda dayanamayıp elini kaldırdı. Az önce Chan'ın emri ile jake'e yönlenen adamlar seungmin'in emri ile durmuşlardı. Seungmin sevgilisinin yanına adımlayıp büyük bir naziklikle elindeki kemeri aldı. İşine özel hayatını karıştırmaması gerektiğini biliyordu ama Chan onun bu hallerine dayanamazdı, bunuda biliyordu.

O an Jake'in dayak yemesine el vermemişti işte yüreği.

"Yapma chan. Belkide haklıdır hm? Bende tahmin edememiştim kaçacağını. Eğer onun felixi vuramamasının bir suçlusu var ise o suçlu sadece o değil, orada bulunan herkestir."

"Ama seung-"

"İtiraz etme lütfen chan. Küçük bir hata işte."

Chan kısa bir sürede pes ederek derin bir nefes verdi.

"Peki ya o dilsiz şeytan olayı diğer arkadaşlarına anlatırsa? Başlarında onları koruyan bir başkomiser var."

Seungmin 'dert ettiğin şey bu mu gerçekten?' der gibi baktı biricik sevgilisine.

"Yapma chan, paranoyak oldun iyice. O korku ile bırak bizim yüzümüzü görmeyi bir göl etrafında olduğunu bile unutmuştur."

"Ah, pekala."

Seungmin sevgilisinin yanağını okşayıp dudağına yumuşak bir öpücük kondurdu.

Jake ise yerden kalkarak sweat'ini ve deminden beri sarsıldığından dolayı bozulmuş saçlarını düzeltti.

Chan arkadaki masasında oturmuş hiçbir şeyi umursamadan onları izleyen jeongine döndü.

"Oldukları hastaneyi bulup kameralarını hackleyebilir misin in?"

Jeongin ona kaşlarını çatarak baktı.

"Bu da soru mu şimdi? Şüphen mi var cidden?"

Chan'ın yüzünde bir gülümseme yerleşti. Ardından hala camı ayna olarak kullanarak üstünü başını düzelten Jake'i kolundan tutarak kendine döndürdü.

"Jeongin hastaneyi bulduğunda ilk gün hastaneyi gezip hangi saatte hangi dakika neler yaptıklarını öğreniyorsun daha sonra ise o ikisini artık nasıl yapıyorsan öldürüyorsun. Hata istemiyorum. Duydun mu beni?"

Jake umursamazca kafasını aşağı yukarı sallayıp onayladı.

"Emredersiniz patron."

Chan onun bu tavırlarına göz devirdi. Ardından onu baştan aşağı süzdü.

"Paslanmışsın anlaşılan sen. Nişancılık dersi falan mı verseler sana.."

"Çocuk muyum ben? Böyle günün her saatinde ne yapıl ne yapmayacağımı planlayacak mısın cidden?"

Chan dişlerini sıkarak konuştu.

"Seni şuan öldürmemiş olmam öldürmeyeceğim anlamına mı geliyor senin için ha? Bu işi ne için yaptığını ne çabuk unuttun öyle.. sevgili kardeşine ardından da diğer aile üyelerine bay bay yapmak istemiyorsan kapa çeneni ve işini yap. Dediklerimi yapmak zorundasın."

Bu sefer dişlerini sıkan chan değil Jake oldu.

"Pekala patron."

Chan sırıtarak kafasını salladı 'aferin' dercesine.

"Buna haftanın her günü biraz nişancılık eğitimi verin. Eski yıllardaki formuna ihtiyacımız var anlaşılan."

Adamlar anladıklarını göstermek için başlarını salladılar.

"Emredersiniz patron!"

Jake tam odadan çıkarken chan bir kez daha dudaklarını aralayıp durdurdu onu.

"Unutmadan söylemeliyim Jake! Saçlarını boyat ve farklı kıyafetler giy bir süre. Biraz değişiklik tanınmaman için yararlı olacaktır. Ne kadar küçükken görmüş olsada o akıllı bir şeytan."

Jake gözlerini devirdi sinirle.

"Yaparım."

Ardından ise chanın bir kez daha konuşmasını istemediği için hızlıca kapıyı çarparak çıktı.







*****







Selam millet nasılsınız?

Bölüm geç geldi haftasonu atmalıydım farkındayım.

2024'e daha yeni girdik sağlıkla falan dedik ama dakika bir gol bir ve ben berbat bir haldeyim. Cuma günü elim yüzüm şişip acillere mi düşmedim, ateşim mi çıkmadı, öksürük krizlerine mi girmedim, halsizlikten telefonu bile elime mi alamadım... Anlayacağınız daha ilk aydan bütün sağlık problemlerini yaşadım maşallah.

Her neyse umarım siz iyisinizdir.

Yeni bölüme kadar kendinize çoookk iyi bakın hoşçakalın<3

Dilsiz Şeytan-2 | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin