6

266 31 202
                                    

1 HAFTA SONRA

Saat öğlen 12.16'ydı fakat Felix hâlâ yatağında uyuyordu. Evdeki bütün herkes onun zor günle geçirdiğinin farkındaydı bu yüzden onun biraz daha uyumasını istemişlerdi. Fakat bu kadar uyumak onun için fazlaydı yemek yemesi ve eski gücüne geri dönmesi gerekiyordu. Bunun için hyunjin onu uyandırmaya gelmişti. Yavaşça Felix'in yanına yatağa oturdu ve bir an tereddütte kalsa da titreyen ellerini onun saçlarına götürerek okşadı.

"Felix, uyanmalısın."

Onun sesini duyduğunda hafif uykusundan uyanarak gözlerini araladı felix. Kendisinin aksine gayet iyi görünen hyunjine baktı felix. Onu görünce istemsizce gülümsedi. Bu aralar ona karşı daha yoğun duygular barındırıyordu, kendi içinde ne kadar uğraşsa da tanımını yapamadığı duygular.

"Günaydın lix."

Felix, biraz daha ayılıp hyunjin'in yüzünü daha net gördüğünde gülümsemesi büyüdü. Hemen keyifle ellerini oynattı felix.

"Günaydın hyunjin."

"Uykunu alabildin mi? Bu aralar fazla yorgunsun sanırım."

Hafif tebessüm ederek başını salladı felix.

"Aldım merak etme. Bayan minnie'nin verdiği ilaçlar ağır gelmiş olmalı."

"Haklısın sanırım. Gördüğün rüyalardan sonra ilaçların dozunu arttırdı öyle değil mi?"

Başını aşağı yukarı sallayarak onayladığını belli eden mırıltılar çıkardı felix.

"Hadi gel o hâlde, yeji ile beraber senin için güzel bir kahvaltı hazırladık!"

Gülümsemesi yüzünde büyüdü felix'in. Hemen enerjiyle ayağa kalktı.

"Müthiş yemeklerinizin kokusunu buradan bile alabiliyorum."

Hyunjin onun dediği şeye güldü.

"Hadi bakalım o zaman, aşağıya inelim."

Felix'in başıyla onaylamasından sonra beraber aşağıya indiler. Ev halkının kahvaltısını çoktan yapmış olmasına rağmen hyunjin felix kahvaltısını yaparken ona eşlik etmişti. Kahvaltısını güzelce yapıp, iyi beslendiğinden emin olmak istiyordu bebeğinin. Evet bazen Hyunjinin felixi bir bebek gibi gördüğü doğruydu. Aslında bir yandan da doğruydu bu, felix çoğu zaman aynı bir bebek gibi bakılmaya, ilgiye ve yardıma ihtiyacı oluyordu. Hassas, güzel bir çocuktu o. 

Felix kahvaltısını bitirdikten sonra hyunjin masayı toplamaya başlamıştı. Felix ne kadar ona yardım etmeyi teklif etse de hyunjin onun yorgun olduğunu söyleyerek onun yardım teklifini reddetmişti. Felix de en sonunda direnmeyi bırakıp içeriye geçmişti. Yeji salonda oturarak telefona bakıyordu. Felin de gidip koltukta onun hemen yanına oturmuştu.

"Günaydın yeji"

Yeji onu gördüğünde gülümsedi.

"Günaydın yongbok-ah"

Yeji elindeki telefonunu bırakarak tamamen bana dönmüştü.

"Nasıl hissediyorsun, iyi uyuyabildin mi?"

Felix gülümseyerek başını salladı.

"Aldım, merak etme sen."

"Bilmiyorum, sadece emin olmak istedim. Gerçekten zor günler geçiriyorsun ve bunun farkındayız, hepimiz."

Felix de farkındaydı bunun ne de olsa kendi yaşıyordu bütün herşeyi. Bütün gördüğü rüyalar, halüsinasyonlar, geçmişin onda bıraktığı izler ister istemez  onu fazla yormuştu bu günlerde. Felix ne kadar kendini ve sevdiklerini iyi olduğuna inandırmaya çalışsa bile o da farkındaydı ne kadar yıprandığının. Başını salladı hafifçe.

Dilsiz Şeytan-2 | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin