düşüncesiz zihnin sonsuz günışığı - final

809 81 48
                                    

lutfen onceki bolumu okumayı unutmayınn!!!
bu bolumu ertesi gunu attıgım icin gozden kacırabilirsiniz

yeşilin en koyusu, sıfırın döngüsünden ayrılmış bedeninin koyu kahve tonları eşliğinde açmış çiçeklerin kombinasyonu. komplike bir durumla baş başa kalınca edinilen endişe gibi.

eskiden sadece isteksizliğin bulunduğu bir kalp, artık yaşama istekle çarpıyor. gökyüzündeki minik yıldız son günüymüşçesine parlıyor. ufuk çizgisinde uçuşan martılar, gökyüzünü aşıyor.

elindeki kocaman çiçek buketini taşıyan beomgyu neşeyle konuştu. "bugün çok eğlendim."

"pek bir şey yapmadık ki." diye yanıt aldı.

"olsun, seninle beraberdim." koluna girdiği beden ile eş zamanlı olarak attı adımlarını.

mayısın ortası; ısınan hava, açan çiçekler, kiraz ağaçları, kelebekler. kelebeklere çoktan sahiplerdi ancak baharla birlikte yenileri gelmiş oldu. parlak beyaz bulutların göz alıcılığı tanıdık geliyor. "yanında olmak istiyorum."

ne zaman son bulacak, bıktım.
her şey iyi olacak.
varlığın sonunu bulacak, usandım.
yanındayım, bu son olacak.

saydım yıldızları birer birer,
kokladım yaldızlı zambakları teker teker.
gözlerinde kırgınlık,
yoksunluğun varlığı.

annesine seslendi küçük,
'neden konuşmadın benimle?'
annesi seslendi küçüğe,
'dünya zalim, buna alış diye.'

minik serçe yaklaştı,
'konuşurum ben seninle.'
heyecanla zıpladı küçük.
'tamam!'

birlikte nehire yaklaştılar.
küçük kağıttan gemiyi,
bıraktı suların üzerine.
'görüşürüz!" el salladı.

nehir akıp gitti.
aynı su değil, değişti.
bulutlar gelip geçti.
nehir kurudu.

ölü serçe, kanatları kırık.
zalim dünya, alış buna.
insani duyguların verdiği bir değerlilik.
ölü beden, yine zalim dünya.

aştım dağları, topladım düşen yıldızları.
müthiş görüntünün eşliğinde,
tırmandım tepeleri.
bir olmak istedim onunla.

kırık eller,
kırgın kalpler.

yalvardım tanrıya,
'nedir bu çile?'
tanrı cevapladı,
'sınav.'

kabul etmiyorum,
karşı çıkacağım.

ışığın çaprazlama yansıyışı,
aydınlıkta göremezsin ışığı.
karanlık lazım ruhuna,
iyileşemezsin yoksa.

bir karış toprağın altı,
o da zifiri karanlık.
iyi gelmez mi sana?
bilmiyorum.

biz varız, buradayız.
ölmek ne demek?
her şey geçiçi,
her şey geçecek.

ortancalar,
özür dilerim.
kasımpatılar,
nefret ederim.

bu bizim şarkımız,
ay'ın ışığı kadar parlak.
bu bizim yüreğimiz.
güneşin yansıması kadar sıcak.

kalbini gözyaşlarıyla sana bağlayacak,
ne zaman duyacaklar yalvaran sesimizi:
'uyan! aç gözlerini!'

ne bir çiçek bıraktın ardında,
ne de adının söylendiği bir şarkı.

birer aptal var, taegyu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin