İyi okumalarrrr🕊
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
~Cemal SüreyaDuyduğum sesle irkilerek gözlerimi araladım. Yüzümü sola doğru çevirince, uyuduğu için saçları dağılmış olan yeğenim Yiğit'in gülümseyerek bana bakan yüzüyle karşılaştım.
Neşe içinde şakıyarak "Günaydın hala" demesine karşılık yüzümde istemsiz oluşan tebessümle "Günaydın paşam" dedim.
Kısa bir süre sessizlik oluştu tam Yiğit bir şey diyeceği sırada odanın kapısı tıklatıldı. "Gel," dediğimde odanın kapısı açıldı ve içeriye gülümseyen yüzüyle Derin yengem girdi.
Yavaşça doğrularak sırtımı dik bir konuma getirip, yatak başlığına yasladım. Bu sırada "Günaydın" diyen yengeme, Yiğit "Günaydın anne" diyerek karşılık verirken benimde ağzımdan kısık sesli bir "Günaydın" kelimesi çıkmıştı.
Ela gözlerinin içi ışıldayan yengem, "Hadi bakalım uykucular kahvaltı hazır, hazırlanıp aşağıya gelin. Sizi bekliyoruz" dedi ve göz kırptıktan sonra odadan çıkıp ardından kapıyı kapattı.
Yengem çıktıktan hemen sonra Yiğit yataktan çıkıp, odasının içinde bulunan banyoya girdi. Birkaç dakika geçmeden içeriden "Hala, havluya yetişemiyorum" diyen yeğenimin sesiyle, gülümseyerek yataktan çıktım.
Banyonun içine adımladığımda, yüzü ve eli ıslak şekilde havluya yetişmeye çalışan yeğenimi görünce, gülümsemem daha da büyüdü ve ağzımdan bir kıkırtı kaçtı.
Yiğit bunu duyunca hızla kafasını bana çevirdi. Dudak büzerek bana bakan yeğenime daha fazla kayıtsız kalamayıp yanına adımladım. Asılı olan küçük havluyu alıp Yiğit'in eline bıraktım. Elini ve yüzünü kuruladıktan sonra, "Teşekkür ederim hala" dedi. "Rica ederim yakışıklı" dediğimde parıldayan gözleriyle bana bakıp banyodan çıktı. Bende abimleri daha fazla bekletmemek için, elimi yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra banyodan çıkıp tekrar odaya girdim.
Ben odaya girdiğimde çoktan üstünü değiştirmiş olan Yiğit, "Hala, ben aşağıya iniyorum" diyerek bana baktı, bende bir kez kafamı aşağı ve yukarı sallayıp onayladım. Odanın kapısını açıp çıktı, ardından kapıyı kapattı.
Derin bir nefes alıp, odada göz gezdirdim. Yatağın sağındaki küçük koltuğun üstünde, bugün giymem için, dün gece ayarladığım kıyafetlerim vardı.
Yengemleri daha fazla bekletmemek için hızla koltuğa adımlayıp, üzerindeki kırmızı dizlerimin birkaç parmak altında biten kalın askılı elbisemi alıp, giydim. Ardından yatağın yanındaki komidine adımlayıp üstündeki, dün gece uyumadan önce çıkarıp bıraktığım gümüş saatimi alıp taktım. Araba kullanacağım için topuklu ayakkabı yerine rahat beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Beyaz deri ceketimi ve beyaz çantamı koltuğun üstünde bıraktım, gitmeden önce odaya uğrayıp hafif bir makyaj yapıp çıkacaktım, bu yüzden onları burada bırakarak odadan çıktım.
Merdivenleri inerken konuşma sesleri geliyordu kulağıma. Merdivenlerin bitiminde durup derin bir nefes alıp verdim. Ardından sesin geldiği yere yani salona doğru adımladım. Salona girince tüm gözler bana döndü. Yüzüme bir tebessüm yerleştirip "Günaydın" dedim. Karşılık olarak hepsinin ağzından "Günaydın" kelimesi çıktı.
Masanın etrafına göz gezdirip, tek boş sandalye kardeşim Ömer'in yanında olduğu için gidip oraya oturdum. Sağımda Ömer, solumda ise Yiğit vardı. Gözlerimi masanın üzerinde gezdirdim. Yengem ve annem yine döktürmüşlerdi. Babamın, "Afiyet olsun" diyen sesiyle herkes tabaklarına bir şeyler almaya başladı. Bende tabağıma bir şeyler alıp yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllenmiş Ruhlar
Teen FictionBana uzatılan ele birkaç saniye bakıp yanımdaki askere çevirdim kafamı. "Yüzbaşı Miraç Efe Korel, memnun oldum Savcım," dediğinde bende elimi uzatıp elini sıkarak "Cumhuriyet Savcısı Alaca Anka Ateş, memnun oldum Yüzbaşım," dedim. Hafifçe kafa salla...