İyi okumalarrr🕊
"Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz."
~Pablo NerudaGözlerimi gözlerinden çekip, masanın sol tarafında boş olan sandalyeye doğru ilerlemeye başladım. Masaya elimdeki dosyaları bırakıp, odadaki askerlere göz gezdirdim. Daha önce birbirimizi görmemize rağmen hiçbiriyle ciddi anlamda tanışmamıştık. Sandalyeye oturdum.
Birkaç saniye sonra odanın kapısı açıldı. İçeriye Albay girince, askerler tam ayağa kalkacakken, eliyle oturmalarını işaret etti. Masaya doğru yaklaşıp, masanın başındaki sandalyeye oturdu. Bana bakıp, baş selamı verdi. Bende başımla selam verdim. Gözlerini odadaki timde gezdirdi.
Yaklaşık 1 saatlik toplantıdan sonra, Albay odadan çıkarken, bende önümdeki dosyaları toparlamaya başladım. Dosyaları topladıktan sonra, gözlerimi etrafta gezdirdim. Miraç'la göz göze geldim. Aramızda birkaç saniyelik bakışma yaşandı. Gözlerimi gözlerinden çekip, odadaki timde gezdirdim. Toplantıya başlamadan önce timle tanışmıştım.
Pençe Timi
Yüzbaşı Miraç Efe Korel
Üsteğmen Poyraz Kozcuoğlu
Teğmen Bahadır Güler
Teğmen Cansu Yılmaz
Asteğmen Umay Çevik
Astsubay Kıdemli Başçavuş Erdem Gezici
Astsubay Başçavuş Yaman Bulut
Astsubay Başçavuş Mert ÇetinHepsi fazlasıyla kendinden emin duruşlara sahiptiler. Önümdeki dosyaları alıp, ayağa kalktım. Odanın çıkışına ilerledim. Kapıyı açıp, odadan çıkıp, kapıyı kapattım. Kendi odama doğru ilerlemeye başladım. Odamın önüne geldiğimde, tam kapı koluna uzanacakken benden önce bir el uzanıp, kapıyı açtı. Kafamı, elin sahibine çevirince, bu elin Miraç'a ait olduğunu anladım. Geçmem için başıyla bir hareket yapınca, içeri girdim. Dosyaları masaya bırakıp, Miraç'a döndüm. Odaya girip, kapıyı kapatıp, karşıma geçti.
Kollarımı göğsümün altında bağladım. "Buyrun Yüzbaşı, bir sorunuz mu var?" Diye sordum. "Var, sabahtan beridir benden neden kaçıyorsunuz?" Diye sordu. Yüzümdeki ifadeyi bozmadan "Sizden kaçmıyorum. Neden sizden kaçayım?" Dediğimde, "Peki, ben yanlış anladım o zaman," dedi. Başımla onayladım. Birkaç saniye öylece yüzüme bakıp "Kolay gelsin," dedikten sonra odadan çıktı.
Miraç odadan çıkınca, bende açık olan camı kapatıp, askıdan ceketimi alıp giydim. Çantamı da omzuma astım. Masadaki dosyaları alıp, odadan çıktım. Anahtarla kapıyı kilitleyip, anahtarı çantama koydum. Karargâhın çıkışına doğru ilerlemeye başladım.
Miraç Efe Korel'den...
Savcı'nın odasından çıktıktan sonra sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdim. Yalan söylüyordu. Sabahtan beridir benden kaçtığının farkındaydım ama neden kaçtığına dair hiçbir fikrim yoktu. Tim odasına doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan da cebimden telefonumu çıkarttım. Toplantıya girmeden önce kız kardeşimin aradığını görmüş ama cevap verememiştim. Tim odasına geldiğimde, herkesin kendi hâlinde takıldığını gördüm. Ayağa kalkacaklarken elimle oturmalarını işaret edip, boş olan tekli koltuğa oturdum. Son aramalara girip, kardeşimi arayacağım sırada gözüme bir isim takıldı.
Savcı Ateş... İyi de ben Savcı'yı aramamıştım ki? Aranılan saate baktığımda sabah 05.10 olduğunu gördüm. Ben o saatte timi eğitim için uyandırmaya gitmiştim. Tabi ondan önce Poyraz'la konuşmuştum. Siktir! Telefonu cebime koyarken yanlışlıkla aramışım. Aklıma söylediğim kelimeler gelirken, hızla ayağa kalktım.
Bana dönen bakışları umursamadan, tim odasından çıkıp, Savcı'nın odasına doğru ilerlemeye başladım. Odasının önüne geldiğimde, kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince bir kez daha tıklattım. Yine ses gelmezken, kapıyı açmaya çalıştım. Kapı kilitliydi. Yani Savcı az önce çıkmıştı. Karargâhın çıkışına doğru hızla ilerlemeye başladım. Karargâhtan çıktığımda bahçede, arabasına doğru yürüyen Savcı'yı görünce adımlarımı hızlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllenmiş Ruhlar
Teen FictionBana uzatılan ele birkaç saniye bakıp yanımdaki askere çevirdim kafamı. "Yüzbaşı Miraç Efe Korel, memnun oldum Savcım," dediğinde bende elimi uzatıp elini sıkarak "Cumhuriyet Savcısı Alaca Anka Ateş, memnun oldum Yüzbaşım," dedim. Hafifçe kafa salla...