3. Bölüm

47 4 8
                                    

İyi okumalarrr🕊

Evet. Belki umudum kalmadı geleceğimden; ama asla pişman değilim geçmişimden.
~Nazım Hikmet

Sorgu odasından çıktığımda karşımda Yüzbaşı'yı görmeyi beklemiyordum. Göz göze gelince başımla ufak bir selam verdim. Garip bakışlarıyla o'da baş selamı verdi. Gözlerimi gözlerinden çekip yanından geçip gittim.

Çantamdan telefonumu çıkartıp Lina'dan gelen mesaja baktım. Sorgu odasına girmeden önce Lina'ya gelemeyeceğime onu başkasının alacağına dair mesaj atmıştım. Sonra da odada rahat konuşabilmek için telefonu sessize almıştım. Bu yüzden de Lina'dan gelen mesajı şimdi gördüm.

Yoldan geçen bir askeri durdurup, "Rica etsem Üsteğmen Poyraz'ın odasını gösterir misiniz?" Dediğimde "Tabi, takip edin," diyen askerle beraber birkaç koridoru geçip bir odanın önüne geldik. Asker "Burası," dediğinde "Teşekkür ederim," dedim. 'Rica ederim' dercesine başını sallayıp gitti.

Odanın kapısını tıklatıp içeriden 'Gel' sesini duymamla kapıyı açıp içeri girip kapattım. Karşıya baktığımda koltuktan kalkan Lina'yı gördüm. Yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Hızla yanına yaklaşıp kollarımı Lina'ya sardım. Lina'da gülerek kollarını bana sardı. Kısa bir sarılmanın ardından ayrıldık. "Hoş geldin."

Gülümseyerek "Hoş buldum," dedi. Kafamı masanın arkasındaki koltuğunda oturmuş dosyalara bakan Üsteğmen Poyraz'a çevirdiğimde o'da bana baktı. Hafif bir tebessüm ederek, "Teşekkür ederim Üsteğmenim" dediğimde, kafasını 'rica ederim' dercesine sallayıp "Ne demek Sayın Savcım," dedi. Lina köşede duran pembe bavulunu alınca odadan çıkmak için hareketlendim.

"Görüşürüz Poyraz," diyen Lina'nın sesiyle bir an şaşırdım. Bu kız ne ara bu kadar samimi olmuştu ki? Odadan çıkan Lina'ya gözlerimi kısarak baktım. Elindeki bavuluyla, yüzündeki sırıtışla bana bakarken 'ne var' dercesine kafasını salladı. Omuz silktim. Beraber çıkışa doğru yürümeye başladık. Karargâhtan çıktıktan sonra, park ettiğim arabamın önüne geldik. Arabanın bagajını açtığımda, Lina bavulunu bagaja yerleştirdi. Bagajı kapattım. Şoför kapısına ilerledim Lina'da yolcu koltuğuna ilerledi. Aynı anda kapıları açıp arabaya bindik.

Emniyet kemerimi bağladığımda gözlerimi karşıya diktim. Camdan bize bakan Yüzbaşı Miraç ve Üsteğmen Poyraz'ı gördüm. Umursamadan arabayı çalıştırıp askeriyeden çıktım. "Ee Lina hanım, nasılsınız?"

Lina enerjik sesiyle, "İyiyim Anka kuşum, sen nasılsın?" Dediğinde, "İyiyim" dedim. Lina, "Alışabildin mi buraya? Nasıl bir yer ay gezelim izin gününde, çok merak ediyorum burayı," bu hâline gülüp "Kızım daha ben gezmedim bir sakin ol, izin günümde güzelce gezeriz ne bu enerji?"

Sırıtarak omuz silken Lina'ya göz devirdim. Kısa bir yolculuktan sonra, apartmanın otoparkına girdim. Arabayı park ettim, Lina'yla aynı anda arabadan indik. Bagajdan Lina'nın bavulunu aldıktan sonra apartmana doğru ilerledik. Demir kapının önüne geldiğimizde şifreyi girdim. Kapı açıldığında içeri girdik. Asansöre binip dairemin olduğu katta indik. Evin kapısını açtım. Elimi öne uzatarak "Buyrun Doktor Hanım," dediğimde, Lina gülerek "Teşekkürler Savcı Hanım," deyip içeri girdi.

Bende arkasından gülerek içeri girip kapıyı kapadım. İçeri girdiğim an, Lina'nın üzerime atlaması ve yere düşmemiz bir oldu. "Hay ebeni belim kırıldı galiba," söylenerek acıyla inledim. Lina'da yüzünü buruşturup, "Lan kolum altında kaldı ezdin ezdin" diye çığırdı.

"Gerizekalı ne diye atladın üstüme kalk üzerimden," dediğimde, gözlerini devirip "Kalkabilsem kalkacam zaten, ulan kolum altında kaldı ezildi güzelim bebeksi kolum," diye ağlarmışçasına söylendi. Kısa bir süre sonra bir şekilde o pozisyondan kurtulduk. Ardından az önce bu yüzden düşmemişiz gibi tekrar sarıldık.

Küllenmiş RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin