Uzun süredir kapalı gözlerimi hafifçe aralarken bir yandan olup bitenleri anlamaya çalışıyordum. Sorgulayıcı bir ifadeyle etrafı süzen gözlerim her an kapanacakmış gibi baygın bakıyordu. Ne kadar süredir uyuyordum ben ?
Nerede olduğumu sorgulama faslını unutmuş neden burda olduğumu sorgulamaya başlamıştım.Uzun süredir uyuduğum için saçlarımın oldukça berbat göründüğüne neredeyse emindim ama bu benim hiç umrumda değildi.
Buz gibi olmuş ellerimin üzerindeki serumu çektim ve ayağa kalkmak için üzerimdeki pikenin yarısını açtım . Yataktan aşağıya sarkan ayaklarımın üzerinde durmak için büyük bir uğraş versem de başaramadım. Attığım ilk adımımla dizlerimin üzerinde yere çökmem bir oldu . Omuzumun üzerinde hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Ellerimle omzuma hafifçe baskı yaptım ve elimdeki kanla karşı karşıya kaldim. Zihnimdeki yapbozlar yavaş yavaş yerine otururken vurulduğum sahne gözümde canlanıyordu. Güçlü olmalıydım yaralarımı başka yaralarla kapatmamalıydım.
Yataktan destek alarak yerden kalktım ve omzuma baski yaparak ilerledim. Kapıyı kontrol ettim ve tam tahmin ettiğim gibi kapaliydi . Kendimi daha fazla zorlamadan yatağa geri dönmek için çabaladım.(15 dk sonra)
Kapının yakınlarından gelen ayak sesleriyle gözlerimi hızlıca kapattım.
Kapının kilidinin açılma tıkırtısını duyarken aşırı gergin olduğum için gözlerimi daha da sıktım sanki benden izinsiz açılmasından korkuyormuşum gibi sert sıktım.
İçeriye iki adam aralarında konuşarak yavaş adımlarla girdi .
Arkadaşının dediğine göre adının kenan olduğunu düşündüğüm adam." kızı öldüremediğimizi kimsenin bilmemesi gerekiyor özelliklede patronun yoksa bu aptal kız yüzünden işimizi bitirir"
" kenan o aptal dediğin kız fazlasıyla değerli olmalı patron kesin emir verdi o kızı öldürüp cesetini bana getireceksiniz dedi, mutlaka kızı öldürmemiz lazım başka çıkış yolu yok bu işin yoksa hem ailemizden hemde canımızdan olucaz"
" o zaman kızı gece yarısı öldürelim "
" Başka seçeneğimiz kalmadı"
Adamlar çıkmadan önce beni kontrol ettiler, hala uyanmadığımı düşünüyor olmalılar ki ilaç kokusundan rahatsız oldukları için camı açtılar başımda 10 dk daha beklediler fakat koyu bir maç muhabbeti konusu açılınca beni unuttular ve camı açık bırakıp tartışarak odadan çıktılar. Bu benim için hem büyük bir şans hem de büyük bir fırsattı tabikide bu fırsatı değerlendirecektim. Adamlar gittikten sonra emin olmak için ilk 5 dk gözlerimi açmadım fakat sonra gözlerimi sıkmaktan birbirine yapışmış olan kirpiklerimi hafifçe araladım oldukça temkinli hareket ediyordum.Olası bir riskte öldürürlerdi beni hiçbir kaçış yolum kalmamışken bu fırsatı değerlendirmemek aptallık olurdu.
(3 saat sonra)
Birazcık uyuyup bedenimi dinlendirdim. Sonuçta bir kaçış planı beni bekliyordu. Gözlerimi açar açmaz pencereye baktım hala açık olduğunu görüp derin bir nefes aldım.
Bahçeli bir evde kalıyordum ve bu işimi oldukça zorlaştırıyordu çünkü bahçede bekleyen 4 tane koruma vardı. Her ne kadar büyük bir risk olduğunu bilsem bile elimden geleni ardıma koymıcaktım. Bu lanet evden çıkmak için bir kaçış yolu olmalıydı . Hastanedeymişim gibi hissettiren bu odada bana ait olduğunu düşündüğüm bir dolabım bile vardı. Ne kadar da şanslıyım kaçırılmama rağmen içerisinde mükemmel kıyafetler olan bir dolabım var . Bu durumda bile işi dalgaya verdiğime inanamazmış gibi kendimi kısa bir süreliğine sorgulasamda , oldukça mükemmel bir kişiliğim olduğunu düşünüyorum .
İnsanlar beni genelde sessiz en arka sırada oturan ruhsuz biri olarak tanısada . Ben kendi kendime oldukça eğleniyordum. Hızlıca dolaptan birkaç parça eşyayı odada bulduğum bir sırt çantasını sıkıştırdım. Oldukça hızlı hareket ediyordum çünkü gece yarısına az kalmıştı . Saat 11 olmuştu zaman oldukça hızlı geçiyordu, belkide bana öyle geliyordu.
Sırt çantamı aldım ve batikonu çantama tıkıştırıp pansuman için birkaç gerekli malzeme daha almayı da ihmal etmedim. Pencereyi araladım ve yere olan uzaklığına baktım ikinci katta bir odada tutuluyordum . Her ne kadar yüksek olsa bile tek çıkış yolum buydu. Yaralı omzumu fazla incitmemeye çalışarak pencerinin karşı tarafına bir bacağımı sarkıttım ayağım boşlukta kalmıştı buradan atlarsam ağır yaralanırdım o yüzden ayağımı geri çektim ve etrafta işe yarar birşey var mı diye odayı gözlerimle ayrıntılı bir şekilde süzdüm. Tam umutsuzlukla bir nefes vermiştim ki komodinimin üzerinde duran çiviye benzer serum aparatında gözlerim durdu bir süre serum aparatında gözlerim oyalandı ve büyük bir heyecanla komodinimin üzerindeki kalın aparatları aldım.
Cebime sıkıştırdığım aparatlar cebimde oldukça komik duruyordu.
Elimi cebime attım ve bir aparatın sivri ucunu binanın kaplama gibi olan duvarına saplamaya çalıştım, kaplama oldukça pahalı olmalıydı çünkü baya zor saplandı. Ayağımı binanın dış cephesine saplamış olduğum aparatın üzerine yerleştirdim. Ağırlığımı oldukça az vermeye çalışıyordum yine bir sakarlık yaparsam bu benim sonum olurdu. Cebimden bir tane daha aparat çıkartıp yine duvara sapladim ve bu şekilde yavaş yavaş birinci katın balkonuna kadar yavaşça indim . Balkona indiğimde nefes nefese kalmıştım fakat daha yeni başlıyordum. Yaram hareket etmemi zorlaştırıyor ve hızımı düşürüyordu.
Arada kısa molalar vererek bahçeye indim . Etrafın sessiz olması beni bir tık tedirgin etse de tek bir hedefe odaklanmıştım. O da buradan kurtulmak .
Bahçe kapısından tam çıkacaktım ki korumalardan bir tanesinin horlama sesiyle irkildim . Bu adam uykusunda böğürüyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu?Adamın boyu benden çok daha kısaydı , öyle 5 cm kasları falan da yoktu fakat sesinden iri yarı, şişko, kaslı bir adam izlenimi veriyordu. Kulübeye bakmasaydım, korkudan elim ayağıma dolaşır saklanacak yer arıyor olurdum.
Daha fazla vakit kaybetmeden bahçe kapısından çıktım ve yokluğumu farkedip peşime düşmelerinden korktuğum için koşmaya başladım. Arada duruyor yarama pansuman yapıyordum. Ama kendimi cross seçmelerine katılmış maraton koşucusu gibi hissediyordum .(Yarım saat sonra )
Ellerimi dizlerimin üzerine koymuş soluklanıyordum.Adamlardan kurtulmuştum fakat büyük bir sıkıntım vardı.
Ben neredeydin böyle??
Bir anayola çıkmıştım fakat hiçbir araba geçmiyordu.
( 1 saat sonra)
Karşıdan gelen arabanın farlarından gözlerim kısılmış olsa da büyük bir heyecanla elimle dur işareti yapıyordum. Şöfor insaflı çıkmış olacak ki arabayı benim olduğum sağ kaldırıma doğru yaklaştırdı. Arabanın siyah camını yavaşça açınca karşımda duran 24 yaşlarında , ela gözlü, kahverengi, hafif dalgalı saçlarıyla oldukça yakışıklı ama bir o kadarda ağır abi vibe veren bu şöforden hiç hoşlanmamıştım. Bütün kızların hayranlıkla seyrettiği bu erkekler benim ilgimi hiç çekmiyordu.Bana genelde erkek düşmanı diyorlardı. Haklılardı da, erkeklere karşı hep bir soğuk davranıyordum. Babamdan kalma bir travma olsa gerek. Çocuk bana konuşacak mısın artık der gibi bakınca ,bu düşüncelerden çabucak sıyrıldım. Çocuğa damdan düşer gibi "Yol arkadaşı ister misiniz ? " diye sordum. Daha da kötüsü çocuğun cevabını beklemeden hızlıca ön koltuktaki yerimi aldım. Çocuk şoka girmiş bir ifade takınıp arabayı çalıştırdı.
Binecek bir araba bulmuştum bu harika bir haberdi fakat ben nereye gidiyordum ki kalacak yerim yoktu.
Allahtan çocuk ağır başlı birine benziyordu da daha fazla sorgulamadan arabayı çalıştırmıştı .
Arabaya bindiğimde bütün bedenimin titrediğini farkettim. Ellerim buz gibi olmuştu. Üzerime giymiş olduğum mavi sweet beni ısıtmamıştı. Kollarımı birbirine kenetledim ve saçlarımı önüme alıp şapkamı kapattım. Ela gözlü çocuğa " isminizi öğrenebilir miyim bir sakıncası yoksa ?" diye durgunca bir soru sordum. Çocuk boş bakışlarla "Araf " diye kısa bir cevap verdi. Çocuğun sormasını beklemeden "Asya" dedim ve sohbeti kısa kesmeye çalıştım.Kafamı arabanın camına yasladım, yolu izlemeye çalışan gözlerim ayı takip ediyordu.Çünkü annem bana geceni aydınlatan ayınım demişti. Ayı izlerken göz kapaklarım yorgunluktan hafif hafif kapanmaya başlasada ben hala göz kapaklarıma direnmeye çalışıyordum.En sonunda tabiki kazanan göz kapaklarım olmuştu ve tatlı bir uykuya dalmıştım.Arabanın durduğunu hissettim ve göz kapaklarımı açmak istedim ama başaramadım.Vurulmuş bir insana göre biraz fazla adrenalin salgılamış olduğumdan olabilir mi acaba bu yorgunluk?
İlk önce emniyet kemerimi açan bir çift el ve yavaşça beni kolları arasına alan bir Araf. Arabada araftan başkası olmadığı için onun kolları arasında olduğumu biliyordum.Arafın kollarına dökülen kumral saçlarım oldukça dağılmıştı . Yüzümü sweetimin şapkasına gömdüm .
Araf titrediğimi farketmiş olacak ki hızlı adımlarla bir odaya girdi ve beni yumuşak bir koltuğa bıraktı. Yumuşak koltuğa iyice gömüldüm ve bacaklarımı karnıma doğru çekerek uykuya iyice daldım.
Nereden nereye geldim ben böyle?
Niye kaçırılan kişi benim?
Umarım bu kaçırılma olayı babamın işi değildir .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suikast Davacısı
RandomAsya asla hiçbir davadan geri dönmezdi . Hırs ve azim onun inanılmaz yeteneğiydi . Baskıcı babası tarafından hergün yaşadığı zulüm artık tenine işlemeye başlamıştı her geçen gün ruhu bedenine aykırı davranıyor ve kendini kontrol edemiyordu.