1.4

11.8K 1.3K 965
                                    

NOT:  MEDYAYA ÖLÜYORUM (BJ CHRIS🤤)

"İyi olduğuna eminsin değil mi?"

Felix son bir kez daha burnunu çekerken başını olumlu anlamda salladı sorumla. "İyiyim, ağlamayacağım daha fazla." diye güçlükle mırıldanması anında gözlerinin tekrar dolmasını sağlamıştı.

İçim sızlarken hızla arkadaşıma sarıldım, Jeongin de bize kollarını dolarken söyleniyordu. "Gerçekten ayrılalım demen ve onun da anında kabul etmesi şart mıydı? Delirteceksiniz beni..."

Bir süre öylece koridorun ortasında Felix'in gözlerindeki yaşlar gidene kadar birbirimize sarılarak dikildik, bu sarılmayı bitirense yine Felix olmuştu.

"Tamam, iyiyim ben. Sadece biraz dinlenmem gerekiyor."

Ağlamamak için direndiğini fark edebiliyordum, alıngan biriydi benim kadar olmasa da ve Hyunjin'in ilişkim bitmek üzere lafı onu haddinden fazla etkilemişti. Ardından ayrılmayı öne süren o olsa da pişman olduğuna adım kadar emindim, yine de adım atacağını sanmıyordum.

Kafamda ne Hyunjin'i ne de onu suçlu bulabiliyordum, tek suçlu Chan'dı. Kardeşini bu kadar sıkması tabii ki böyle sonuçlara yol açacak ve onu üzecekti, böyle yapmaması gerekiyordu ama bunu ona söyleyecek kişi ben değildim. Öyle bir samimiyetimiz yoktu.

Felix'in koridordaki adımları bir anda üst kata, büyük olasılıkla kendi odasına, yöneldiğinde duraksadı, ardından tekrar dolmuş olan gözleriyle Jeongin'e yönelik mırıldandı. "Sizinle kalabilir miyim? Odaya gitmek istemiyorum."

Jeongin derin bir iç çekerken başını olumlu anlamda salladı. "Soruyor musun bir de?" diye söylense de Felix'i kolunun altına almış ve kendi odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. İkisi bir şeyler mırıldanarak konuştuğu sırada Jeongin'in bakışları bana dönerken seslendi. "Sen de gelmiyor musun hyung?"

Yutkunmamı engelleyemezken başımı olumsuz anlamda salladım, bir başkasına sözüm vardı.

"Ben bir duş alacağım, sonra gelirim. Tek idare edebilir misin?" Son dediğimi kısık sesle demiştim ancak yüksek sesle desem de Lix'in çok odaklanabileceğini zannetmiyordum. Jeongin kolunun altındaki Felix'e kısa bir bakış atmasının ardından tekrar omzunun üzerinden bana döndü ve gözlerini olumlu anlamda kapatıp açtı. Gülümseyerek kısaca karşılık verirken koridorun başında olduğu için fazla ilerlememe gerek bile olmayan odama, Chan'la odamıza, doğru yürümeye başladım.

Felix'e üzülmekten kendi derdime doğru düzgün odaklanamamıştım son bir iki saattir ancak bundan hiç şikayetçi değildim çünkü düşündüğüm saniye gerginlikten delirecek gibi hissediyordum. Benimle ne konuşmak isteyebilirdi ki Chan? Çok mu belli etmiştim bir şeyleri? O benden özür dilemeye çalışırken kalbim göğüs kafesimi yaracak kadar hızlı atmıştı, belki o an duymuştu kalbimin sesini. Benimle ne konuşacağının gerginliğini yaşamaktan bu sabaha yeterince heyecanlanamamıştım bile.

Sabah uyandığımda Chan'ı oldukça yakınımda bulmuştum, üstelik yüzü bana dönüktü ve derin bir uykudaydı. Uyurken dibime kadar girdiğini tahmin edebilmiştim ama işin garip tarafı, üzerinde bir tişört olmasıydı. Geldiğimizden beri onu ilk defa tişörtle uyurken görmüştüm.

Erken uyandığım için dakikalarca onu izlemiş, güne mükemmel başlamıştım. Gidecek olmanın üzüntüsünü yaşamayı bile ertelediğim sıradaysa Hyunjin ve Felix ayrılarak başka üzüntüler yaşamama sebep olmuştu, üzerine Chan'ın 'konuşmamız gerek' temalı mesajları... Sabahki enerjim yok olmuştu bile.

Kapının önünde derin nefesler alırken geçen seferki gibi heyecandan bayılmamak için aramızdaki mesafeyi korumam gerektiğini aklıma yazdım, ardından elim kapıyı tıklatmak için uzansa da duraksadım. Belki de Jisung'u tekrar aramalıydım? Tamam, benimle giremezdi bunu biliyordum ama gerginlikten tüm alt dudağımı dişlemiştim ve ne yapacağımı bilemiyordum.

sleep with me | chanmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin