2.9

11.6K 1.3K 2.9K
                                    

Hayatım boyunca hep korktuğum bir şeyler olmuştu, hiç kendimi tamamen ifade edebildiğimi ya da insanların hakkımda ne düşüneceğini takmadığımı hatırlamıyordum bile. Korkak biriydim, bunu biliyordum. Ve şu an hayatımda hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum.

Arkadaşlarımın bile annemle denk gelmesinden özenle kaçınmıştım bu zamana kadar. Hatta tek onlar değil, kendim de annemle denk gelmemek için çırpınırdım. Sadece Jisung bende kalmaya geldiği bir gün onunla denk gelmişti ve o gün bile benim için büyük bir travmaydı.

Yine annemin habersiz çıkıp geldiği ve bana sormadan bende kalmaya karar verdiği bir gündü, sonrasınıysa aklıma getirmek bile istemiyordum çünkü birazdan o günkü yaşananların aynısını yaşayacağıma çok emindim.

Tek farkla, bir arkadaşım yerine sevdiğim adamın önünde olacaktı bu.

Annemi seviyordum, her çocuk ailesi ne yaparsa yapsın içten içe bir sevgi beslerdi ailesine sonuç olarak ve ben de benim travmalarımın neredeyse hepsinin sebebi olan abim ve anneme karşı içten içe bir sevgi besliyordum. Ya da belki de sadece varlıklarını hissetmek istediğim için onları hayatımda tutuyordum, bir fikrim yoktu ama bir annem olduğunu söyleyebilmek bile iyi hissettiriyordu işte.

"Seungmin?"

Ben yaşadığım şoku atlatamamış, karşımdaki minyon kadına bakarken annem sessizliği bozan kişi olmuştu.

Söylediğine dikkat edemiyordum çünkü yanındaki küçük bavulu gördüğümden beri şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Güçlükle mırıldandım.

"Anne? Senin burada ne işin var?"

Annem benim dediğimi hiç umursamazken çatılı kaşlarıyla konuşmaya başladı. "Neden aramalarımı açmadın? Evin adresini babandan almasam sokakta kalacaktım!"

Beni aylardır görmediği hâlde ilk cümlesi azarlama içeriyordu. Yine de anlamadığım için sordum. "Aradın mı?"

Kafasını hızla olumlu anlamda sallayıp anlatmaya başladı. "Hee Ra Unnie'nin düğünü var, hatırladın mı mahalleden?" İsim bana hiçbir şey çağrıştırmasa da o, onu onaylamışım gibi devam etti. "Hah, işte düğünü bu şehirde. Ben de gideceğim abine belki bir kısmet bulurum, sana da bulmak lazım aslında da seni hangi kız alır..." Hızlı hızlı konuşmasıyla geldiği gibi beni yerin dibine sokması bir olmuştu. Oysa o bunu bir rutin hâline getirdiği için normal bir şekilde devam etti cümlelerine. "O yüzden iki üç gün sende kalacağım."

Bana sormuş muydu? Tanrım kafayı yiyecektim, kendimi bulduğum ilk yerden atmak istiyordum. Arkamdaki koltukta oturan Chan'ın varlığı aklımdan bir saniye bile çıkmazken şu an ne bok yiyeceğimi düşünüyordum sadece. Anneme bende kalamayacağını söylersem saatlerce susmayacağını bilsem de şansımı denemek istedim, bende kalmaması gerekiyordu.

"Ama anne-"

"Bu üzerindeki ne Seungmin?" İtiraz cümlem başlamadan susturulduğumda anlamayarak kirpiklerimi kırpıştırdım. Annem bana aldırış etmeyerek üzerimdeki ayıcıklı pijamanın kol kısmından tuttu ve kıstığı gözleriyle mırıldandı. "Çocuk musun sen? Kaç yaşında adam oldun hâlâ saçma sapan şeyler giyiyorsun!"

Nefes alışlarımın bile hızlandığını hissederken üzerime kaydı bakışlarım, gerçekten bunu neden giymiştim? Çok aptal hissediyordum, haklıydı. Çocuk muydum ben? Chan da böyle düşünmüş müydü? Aklımda binbir tane kötü düşünce dolanıyordu tek cümlesi yüzünden.

"Üzgünüm, yanlışlıkla almış olmalıyım." diye mırıldandım içimden gelen ağlama isteğini bastırırken. Annemse pijamanın tuttuğu kol kısmını hafifçe çekelerken söylendi.

sleep with me | chanmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin