Belirsizlik

29 3 0
                                    

*Nixie*

Rachel ile konuşuyordum, onu seviyordum çünkü... Melez kampında ilk geldiğimde "Tanrıların çocuğu" olduğunu iddia etmeyen tek kişiydi. Ben daha olayları hazmedememişken herkes birbiriyle kılıç talimi yapıyor, pegasuslara biniyordu. İnsanların hayat normalmiş gibi davranması beni deli ediyordu. Benim hayatım tepetaklak olmuştu. Annem neredeydi, ben neredeydim? New York'ta yaşadığımı biliyordum ama bu kamp belki başka ülkedeydi. Bir anda yok olan beni annem aramış mıydı? O teknede baygın ne kadar zaman geçirmiştim? Hiç bir şey hatırlamıyordum.

Derken Annabeth geldi yanımıza

-Rachel, Nixie'yi almam gerekiyor.
-Tamam, Annabeth.

Bu ikiliye şöyle bir baktığımda pek de sıkı fıkı olduklarını söyleyemezdim.
Bunun sebebini tahmin etmek bile zordu ama, sormaya da cesaret edemiyordum doğrusu.

Annabeth beni aldı ve dışarı çıkardı.

-Noldu? Bir problem mi var?
-Bak, uzatmayacağım. 4 aydır kamptasın. Ama hala ve hala baban seni sahiplenmedi. Genelde 1 ay içinde sahiplenilir... Düşünüyorum da...

-Acaba melez olmayabilir miyim?

Annabeth duraksadı.

-Sanmam. Hiperaktiviten, disleksin olmasa bile antik Yunanca kelimeleri anlayabilmen...

-Anladığımı da nereden çıkardın?

Annabeth iç çekti.

-Percy'nin kılıcının adı ne?

-Dalgakıran?

-Ama biz sana o kılıcı hep "Anaklusmos" diye tanıttık...

Duraksadım. Evet, öyleydi. Ayrıca melez kampındaki tabelaları anlayamadığım bir şekilde okuyabiliyordum. Tabelalardan birine baktım. Annabeth bir tabelaya bir de bana baktı.

-Daha fazla kanıta gerek var mı?

İç çektim.

-Ne diyecektin o zaman?

-Belki de... Ortaya çıkmaman gerekiyordu?

-Nasıl yani?

Annabeth arkasını döndü.

-Elimde pek bir kanıt olmadan bir şey söylemek istemiyorum.

Yavaşça yürümeye başladı.

-Nereye?
-Kheiron'a.
-Beni bunun için mı çağırdın?

Arkasını döndü.

-Belki bir şey hatırlarsın diye konuştum.
Hatırlayamayacağını tahmin etmiştim ama...

Yürümeye devam etti ve uzaklaştı. Ben de Rachel'ın yanına geldim.

-Kehanette bulunacağında yanında sadece ben olursam ve kehaneti unutursam ne olur?

Rachel güldü.

-Sanmam.

Ben de güldüm

-Ben kılıç talimi arenasına gidiyorum. Görüşürüz.

-Dikkat et de kamp tişörtünü mızraklama.

Gülümsedim ve kılıç talimi arenasına gittim.

*İki*

Arena'da kılıcımla alıştırma yapıyordum. Bu kılıçta bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum, ama bu güç bir türlü ortaya çıkmıyordu. Kılıcın ortasındaki gümüşi çizgiye baktım. İlahı Bronz'la karşılaştırınca daha saf gibi duruyordu sebebsizce.

Percy Jackson Ve Titanların İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin