JİMİNDEN
annemin evine dönmüştüm. ama nerden döndüysem, dayım hala gitmemişti. saatlerdir annemle üstüme geliyorlardı daralıp amcamı aramak istediğimde telefonumu almıştı dayım elimden.
"jimin, bak orda daha rahat ederiz. oğlum sen niye böyle yapıyorsun?" gıcık kadın.
"sen bana iyi davranacaklarınımı düşünüyorsun. Baban olacak adamda dahil hiçbiri sevmiyor anne beni" dayım sinirle kolumu tutup sıktı. korkmuyorum desem yalandı. "sesinin tonuna dikkat et jimin"
"ne kadar nankör evlatsın sen, baban böylemi yetiştirdi seni" cidden bu kadına katlanamıyordum.
"nankör mü? anne sen her babanlara gittiğinde benide götürdün. ne zaman iyi davrandılar ha? ben bütün dayılarımdan dayak yemişimdir, asıl nankör sensin babamın sana bırkatığı anılara sahip çıkmak yerine satıp parasını yemek istiyorsunuz. buna bu dayılarım olacak adilerde dahil. hepsi para göz köpeklerin teki sende onlara kanan pislik bir kadınsın ne yapmak istiyorsanız bensiz yapın. şurda ne kaldı reşit olmama o zaman sanada o iğrenç sülalenede muhtaç kalmam."
yüzüme yediğim tokatla susmak zorunda kaldım. sadece tek tokatlada kalmadı dayım saçımdan tutup bir kez daha tokat attı. "sen haddini fazla aşıyorsun! kimsin sende bize hakaret ediyorsun. amk çocuğu!" yediğim üçüncü tokatla geri sendelenmiştim. Dayım çok fazla sinirlenmişti. dördüncü tokatı attığında sinirle dayımı geri ittim. anneme bakarak "al şu pislik köpeğini üzerimden. pislik defol evimizden, si*tir git lan evimden hala neden burdasın sen ha. kalma hakkını kimden aldın sen. defol lan defol." dayımı o anın siniriyle dış kapıya itiyordum. bana dönüp vurucakken, kapının yanından aldığım yangın söndürme tüpünü koluna vurdum. annem o anın adrenaliniyle elimdeki tüpü almaya çalıştı.
bendeki inat kimsede olmadığı için tabiki bırakmıyordum. tüp birden elimden kayınca ayağıma düştü. acıyla bağırdım. tabi acıdan evin içinde oraya buraya gidiyordum.
sinirin üstüne birde bu acı eklenince ağlamaya başladım. annem bana bağırarak üstüme gelmeye başladı. iyice yaklaştığında omuzlarından ittirdim.
dayım annemi ittirince yüzüme yumruğu geçirdi. yere öyle bir düştüm ki düşünce dizlerimde acımıştı. acıyla ağlamam şiddetlenmişti. "haddini fazla aşıyorsun jimin birdaha bana karşı annene karşı böyle bir terbiyesizliğinde yediğin iki tokatla kalmaz"
yerdeki ellerimin üstüne başımı koyup hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. tabi kimsenin umrunda değildi. burnumdan akan sıvı kanmı yoksa ağladığım için su mu anlamadım. yanağımla burnum arasında bir yere denk gelmişti yumruğu, eli ağrıdıda.
"yazık. yetiştirdiğimiz çocuğa bak. baban görse utanırdı senden biz böylemi yetiştirdik seni? baban ölünce niye böyle oldun sen. senin yüzünden babanın ölümüne bile üzülemedim be çocuk! hep sorun hep sorun. başka ne işe yararsın sen? yordun cidden şu 3 yılda yordun beni"
konuşmasıyla olduğım yerde omuzlarım sarsıla sarsıla ağladım. ama o yılan gibi olan diliyle konuşmaya devam etti. "burda ne yapıcaz ha? sana mı bakıcam. babanın kazandığı parayı okulda orda burda çarçur mu ediceksin? başarı denen bir şeyinde yok. sorunsun anladınmı orda en azından dedenlere yardım edersinde bir işe yararsın. böyle direnerek gitmeyeceğini sanıyorsan sanma! bir kaç güne hazıe ol gidicez. yeter bu kadar yüz sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prend du temps
RandomBabası yüzünden yürüme engelli kalan yoongi ve onun arkadaşlarının nefret ettiği jungkook