■14■

167 15 0
                                    


mintimdemintim

jin:
jimin
iyimisin?
*görüldü*

jin:
niye görüldü atıyon

jimin:
yazma şu gruba
merak ediyorsan özelden
yaz

jin:
siz hala konuşmuyormusunuz ?

jimin:
neden konuşayım onunla?

jin:
arkadaşız?

jimin:
arkadaşSINIZ

jin:
abartma sende tamam
sinirlisin felan da

jimin:
pardon?
benmi abartıyorum beyfendiye
bana zarar veren biriyle konuşma dedim.
bana onu savundu, savunduğu kişiyle arkadaşlık
etsin benimle değil.

jin:
iyide onun konuştuğu kişilere karışmasak

jimin:
tabi, sonuçta kaç yıllık arkadaşı jungkook .

jin:
bilmiyorum ki jimin. saçma sapan niri yüzünden tartıştınız.
yoongii
*22.56*

jimin:
bırak ya
cevap vermeye tenezzül bile etmiyor
beyfendi
*01.27*

jin:
uyumıştur jimin bu saatte.

jimin:
ne yaparsa yapsın umrum da bile değil.

jin:
sen ne yaptın?

jimin:
aynı hala amcamlardayım🤡

jin:
iyimisin orda

jimin:
kendi evim gibi değil ama
en azından annemi çekmiyorum.

jin:
ee ne olacak kaç gün daha
amcanlarda kalıcaksın

jimin:
bir kaç güne döneceğim ya
annemle konuştular.
biraz karışık oralar

jin:
anladım
daralırsan ara
konuşuruz, buluşuruz.

jimin:
tabi olum😀

jin:
😊

jimin:
neyse yarın okul olduğunu
unutmayalım
yat zıbar

jin:
sende hadi bb

...

jimin:

sabah jinle birlikte okula gittik. bir 10 dk kadar erken gelmiştik. yoongiyle 1 haftayı geçkin konuşmuyorduk, sadece ben değil jinde konuşmamıştı. Biraz merak etmedim değildi, arasa bike açmamış geride dönmemişti. yani 2 haftaya yakın bir süredir görüşmüyorduk.

sınıfa girip sıramıza oturduk. yine jungkook ve arladaşları burdaydı. biz gelince kendi aralarında gülüp konuşmaya başladılar.

jine baktığımda omuz silkip karışma hareleti yaptı.
akşam annemle amcamlar tartışmıştı, bir kaç güne eve dönerim diyorum ama annem hala ikna olmuş değildi. dayım tutturmuş yanımıza gelsinler diye.

dayım bana bayağı bir sinirliydi.

hoca geldiğinde hepimiz ayağa kalktık. oturun faslı felan derken derse geçtik. dersten gram birşey anlamıyordum. jin de öyleydi, onun pek bir şeyden sıkıntısı olmasada ders konusunda onunda ailesi katıydı. o yüzden derslerini yüksek tutmaya çalışıyordu.

jungkooklarda sürekli konuşuyorlar sınıfa bir gürültü hakimdi . ve bu çok rahatsız edici.

"artık susacakmısınız? ders başladı fark edemediyseniz söyliyeyim dedim." jin en sonunda sinirlenmiş olmalıki jungkooklara hitaben konuştu. "oyyşş bak sen sınıfın çalışkanı sinirlenmiş. sen yeterki iste paşam biz hemen susarız bak hatta sustuk" tae dalga geçerek söylendiğinde jin başını sabır ver anlamında salladı.

önümüze dönüp tahtadaki yazanları not tutmaya devam ettik. tenefüs olduğunda hocada sınıftan eşyalarını toplayıp çıktı. bende arakama yaslanıp öylece tahtaya baktım. jin yanımda hareketlenince ona baktım. "nereye" ayaklanmış bana sesleniyordu. "gel kantine gidslim çok açım." güzel ama benim üstümde para yok. neyse bunu jinin bilmesine gerek yok. "iyi tamam yürü" bende kalkıp peşinden gitmeye başladım.

kantinden o poğaça ve meyve suyu almıştı. "sen almicakmısın?" başımj hayır anlamında salladım "yok aç değilim" sen bilirsin dercesine omuz silkip poğaçasını yemeye başladı. sınıfa çıktığımızda jungkookla taenin sıraya başlarını koyduklarını gördük. genelde o ikisi uyurdu zaten.

takmayıp yerimize oturduk. "yoongiyle hiç konuşmadınmı?" jin konuşunca ona baktım. "benmi tabikide hayır, nedenki?" poğçasının son lokmasınıda ağzına sokup konuştu. "2 haftaya yakındır ulaşamıyorum. hani cesaret edip evinede gitmedim.merak ettim"

"bilmiyorum."

başını sallamıştı.

...

20 gün sonra bir bölüm geldi.
sınır yok.
zaten çok geç attım birde kısa bölüm.
bundan sonra sık sık bölüm gelir.

prend du tempsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin