➷ 2. BÖLÜM ➷

5.5K 309 126
                                    


Beğenilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızları yakmadan geçmeyelim lütfen..

❦ Bölüm Şarkısı :Sezen Aksu/Sertap Erener; Yavrucanım.

🌾Keyifle okuyun..

"Sana söz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sana söz. Bu dünya iyi bir yer olacak illa."

     
  
                               ☽

    Çakırbey'in kurallarında pek esneklik söz konusu olmazdı. Tolerans gösterirdi ki o da çoğunlukla gözü gibi büyüttüğü kızına olurdu. Ama bu akşam hiç birine ne tolerans ne de anlayış yoktu. Herkes yemek saatinde büyük masanın başındaki yerini almıştı.

Çatal bıçak sesleri dakikalardır sessiz salonda yankılanırken Poyraz Çakırbey daha fazla uzatmanın manası yok diyerekten elindeki çatalını ve bıçağını nazikçe tabağının kenarına bırakarak dirseklerini masaya dayadı ve önünde birleştirdi. Yalandan temizlediği boğazıyla herkesin gözleri kendisine döndüğünde o sadece kızına bakıyordu.

"Sen bize başarını kanıtlayalı çok oldu kızım. Üniversite birinciliğinle olsun, birçok dili su gibi biliyor olmanla olsun, annenin yönlendirmesiyle bale derslerinde piyona derslerinde olsun, hele hele bizzat sana öğrettiğim dövüş teknikleri ya da silah derslerinde olsun çoktan bize ne kadar akıllı, azimli bir evlat olduğunu kanıtlayalı çok oldu."

Çakırbey hemen yanında oturan karısının dolu gözlerle elini elinin üzerine koymasıyla bakışlarını saniyelik ona çevirdi. Ve buruk bir tebessüm ederek tekrar bakışlarını kızına döndürdü. Kara harelerinde acıma, şefkat duygusu yoktu. Tamamıyla gururdan oluşuyordu gözlerindeki parıltılar.

"Başına gelen bu olayın gelmemesi için canımı bile.."

"Babaaa.." Asya, babasının sözlerinin nereye gideceğini anladığında ağlak ses tonuyla müdahale etmek istedi ama babası hala yüzünde devam eden buruk tebessümüyle elini kaldırarak onu susturmuştu. "Kalbindeki acının muhatabı ben olmayabilirim. Ama gözlerindeki hayal kırıklığının, acizliğinin muhatabı benim Asya'm. İstemeden de olsa benim ve buna şahit olmamayı dilerdim. Bunun yaşanmamış olması için ise canımı bile verirdim."

Asya'nın çenesi çoktan titremeye başlamıştı ki abisinin kolunu omzunda hissetmesiyle başını düşünmeden onun göğsüne yatırdı. Göz ucuyla karşısında oturan ikizine baktığında ise kalın kollarını huzursuzca önünde bağlamış gözlerinde fırtınalar kopan bir adam gördü. Susmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden ki. Çünkü çok utanıyordu.

"Sana yakışmayacak şeyi yapmana izin veremem Asya. Vazgeçmene razı gelemem. Hem de daha Yirmi dört yaşında hayatının başlangıcındayken." bakışlarını babasına odaklayan Asya bu konuşmanın nereye varacağını anlayamıyordu. Sabırsızca beklemeye devam ederken Çakırbey, derin bir nefes alarak parmaklarını karısının parmaklarına doladı içini sakinleştirmek ümidiyle. Dört bir yandan kızını saran bu uğursuzluklara bir son vermeliydi. Daha da dibe batmasına mani olmalıydı. Bunu o'na borçluydu. Kızına mutluluğu borçluydu.

A Y  I Ş I Ğ IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin