1: hayal ve gerçekliğin karışımı

241 26 31
                                    

Hayal mi görüyordum? Yoksa başımın etrafında duran veya dönen çizgiler birleşerek bir şekil mi oluşturuyordu bana? Yüzümdeki gülümseme iyice büyüdüğünde kahkaha atmaktan kendimi alıkoyamamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayal mi görüyordum? Yoksa başımın etrafında duran veya dönen çizgiler birleşerek bir şekil mi oluşturuyordu bana? Yüzümdeki gülümseme iyice büyüdüğünde kahkaha atmaktan kendimi alıkoyamamıştım. Gülmemin nedeni ise karşımda duran kocaman bir şey yüzündendi. Kafası kedi, gövdesi ise köpek gibi bir şey karşımda duruyordu. Eğilip yanımdaki sehpada duran tozu burnuma çektiğimde başımı kaldırıp ona bakmak istemiştim ama gitmişti. Komik görünmüştü bir anlığına ve bu da beni kahkahalara boğmuştu. Etrafıma baktığımda ciddi anlamda kaybolmuştu. Yere baktım bir anlığına, gri bir kediye dönüşmüştü bu kez de ve ben onu tanıyordum.

"Mia?"

Ayağa kalktığım anda kaçmaya başlamıştı. Ben de dengesiz adımlarımla onu takip etmeye çalışıyordum. O her zaman saklambaç oynamayı severdi, şu anda da benimle saklambaç oynuyordu. İnsanlara çarparak Mia'ya yetişmeye çalışırken kızlardan biri beni düşmekten kurtarmıştı. Çok gürültülüydü ve beynimde o kadar çok şey dönüyordu ki aklım başımda değildi. Kızdan kurtulup evin üst katına çıkmıştım. "Mia! Annen seni çok özledi! Baban eve dönmeni bekliyor!"

Odaları gezerken koridorun ortasında durup ellerimle saçlarımı geriye sıyırdım. Gitmişti ama şu an oyun oynamanın sırası değildi, onu alıp evimize götürmem gerekiyordu. Cebimdeki haplardan çıkarıp ağzıma attım, ellerim titriyordu; onu yine kaybetmiştim.

Yanımdan geçen insanlara gri kediyi sormaya başlamıştım ama beni umursamıyorlardı bile. Etrafımda dönmeye başladığım sırada Mia köşede görünmüştü ve içeriye girmişti. Yüzümdeki gülümsemeyle peşinden gittim, içeriye girdiğimde ise her şey kapkaranlık olmuştu birden.

******

"Burnu kanıyor! Kızın burnu kanıyor! Ağzından köpükler geliyor!"

Başımdaki sesleri duyuyor gibiydim ama umrumda değildi. Ne kadar süredir buradaydım bilmiyordum bile. Gökyüzünde bulutların üzerinde geziyordum şu an. Saçlarım hafif rüzgarla vücudumu serinletip beni titretmişti.

"Tanıdığı birine ulaşmaya çalışın! Kimse tanımıyor mu bu kızı!"

"Bizim bölümden Jung Jaehyun'un sevgilisi bu! Güzel sanatlarda okuyor."

Öksürdüğümde dudaklarıma değen kanı hissettim ama bu bulutların üzerinde gezebilmeme asla engel değildi. Gökyüzünde çok mutluydum çünkü. Gözlerim geriye doğru kayarken yüzüme hafifçe vuran eli hissetmiştim anında. "Eunhwa!"

Eunhwa kimdi? Doğru! Biri bana sesleniyordu. Ensemden tutup beni kaldırdığı anda sırtımdan da biri beni desteklemişti. "Bebeğim bana bak! Buradayım! Uzak durun erkek arkadaşıyım!"

Burnumdan akan kanlar bu kez durmak bilmiyordu. Ağzımdaki köpük gittikçe doluyordu ve en sonunda klozet olarak düşündüğüm yere kusmuştum. Sevgilim saçlarımdan tuttuğunda klozete akan köpüklerle kanları daha net görmeye başlamıştım. Başımı kaldırdığımda Jaehyun ile göz göze gelmeyi beklemiyordum. Gözlerindeki siniri ve korkuyu bir arada okuyordum resmen.

"Nerdeyiz biz?"

"Sana sormalı."

Tuvalet kağıdıyla burnumu sildikten sonra çöpe attı. Ayağa kalkıp etrafıma bakmıştım. Yüzümdeki suçluluk ifadesiyle "Ben bilmiyorum. Burası neresi?"demiştim. Üşüyordum, hatta bacaklarım tir tir titriyordu. Sevgilim ayağa kalkıp sweatini çıkardı ve benim başımdan geçirmişti. Çocuk gibi kollarımı kaldırınca giydirmişti.

Dışarıya çıktığımızda onun arkasındaydım, elini tutuyordum bir yandan da. Herkes fısır fısır benim hakkımda konuşuyordu.

"Hayatta kalması ilginç değil mi? O kadar aşırı doza iyi dayandı yine de. Kendi kendine konuşuyordu zaten geldiğinden beri. Deli midir nedir?"

Evin kapısından çıktığımızda arabaya binmiştik. Sessizlik vardı aramızda ve Jaehyun'un telefonunun çalması bu ortamı bozmuştu.

"Buldum kanka. Yanımda. Evet gidiyoruz eve şimdi. Sabah görüşürüz."

"Hwa! İyi misin?"

En yakın arkadaşımın sesini duyduğumda "İyiyim. Sızmışım bir yere."dedim. Akina her zaman yanımda olan tek ve en yakın arkadaşımdı.

"Hem evden kaçıyor hem de kriz geçiriyordu gittiğimde."

"Jaehyun tamam. Üzerime gelme."

"Kendine gel konuşacağız seninle daha."

Akina ve Jungkook aynı anda "Sakin ol sen de!"diye bağırmıştı bir anda. Jaehyun hâlâ söylenmeye devam ederken başımı arabanın camına yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Saat sabah dörde geliyordu ve dışarıda kimse yoktu. Jaehyun "Sabah görüşürüz. Çok sinirliyim şu an."dedi. Telefon kapandığında sessizlik bastırmıştı yeniden. Sadece motorun ve rüzgarın sesi yankılanıyordu etrafta.

Jaehyun tek eliyle direksiyonu tutup yolu kontrol ederken boşta kalan kolunu cama dayadı ve saçlarını geriye sıyırdı. Ona baktım, elleri titriyordu, ve sonrasında da yerleştirecek bir yer bulamayınca eliyle boynunu kaşımıştı saniyeler içinde. Ayrıca bacaklarını da sinirden yerinden duramıyordu.

"Kenara çek de bir kendine gel istersen. İyi değilsin."

Bunu söylediğimde "İyiyim ben. Az kaldı eve."dedi. Hiçbir şey söylemeden eve gelmiştik. Arabadan indim. Onu beklemeden apartmana gitmiştim. Merdivenlerden çıkıp evin önüne geldim ama anahtarım yoktu. Jaehyun da arkamdan gelince anahtarla kapıyı açtı ve kendimi içeriye atmıştım direkt. Odaya girdiğimde üzerimi bile değiştirmeden yatağa yatıp gözlerimi kapatmıştım.

Jaehyun peşimden geldi. Gözlerimi sıkıca kapattım benimle konuşmaması için ama o "Duş al da öyle yat."demişti.

"Uykum var."

"En azından üzerini değiştir o zaman. Eunhwa."

Cevap vermedin, uyumak istiyordum sadece. Başım o kadar çok ağrıyordu ki hiç kalkmak istemiyordum. Ayrıca uyanık kalırsam Jaehyun ile tartışacaktık.

"Boşuna arama yok bende. Kalmadı. Hepsi kafamda." Gülmüştüm bir de bunun üzerine. Ne dediğimin farkında bile değildim.

"Tamam."

Ellerini saçlarımda hissettiğimde gözlerimi açtım ve karşımda görmüştüm. Ürktüğümde Jaehyun kolunu uzattı. "Sorun yok. Uyuyalım."

Sevgilime iyice sokulmuştum anında. Üşüyordum ve o beni her zaman ısıtıyordu. Başımı göğsüne yasladığımda hemencecik uyuyakalmıştım.

Dediğim gibi benim huzur bulduğumu iki şey vardı. Bunlardan birisi Jung Jaehyun, ikincisi ise kullandığım haplardı.

✨✨✨

ilk bolum geldiiii umarim sevmissinizdir :') sahalara yeniden donmeye calisiyorum bakalim ne kadar olabilecek ama beklediginiz icin tesekkur ediyorum, sizleri cooooook seviyorum💗💗💗

heaven and back | jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin