2: hatırlanmayan anlar

195 23 66
                                    

Başımın ağrısıyla uyanmıştım öğlene doğru

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başımın ağrısıyla uyanmıştım öğlene doğru. Ne olduğunu az çok hatırlıyordum sanki. Odamın siyah perdesiyle göz göze geldiğimde arasından sızan güneş ışığı gözümü almış ve bu da elimle gözlerimi kapatmama neden olmuştu. Bugün de hayattaydım mucizevi bir şekilde.

Yavaşça yatağa oturdum. Hayatı sorguluyordum aynı zamanda. Bugün için bir şey vardı ama asla aklıma gelmiyordu, zaten beynimde hiçbir şey yerinde yoktu.

Odadan çıktığımda sevgilim masada bilgisayarının başındaydı. Telefonum ise ondaydı ve ben mutfağa gidip su içmiştim. O da peşimden gelip "Bugün sınavın mı vardı?"dedi.

"Bana bir şey sorma. Bilmiyorum. Hatırlamıyorum."

"Eunhwa. Saat dokuzdaki sınava neden girmedin? Sınıfındaki kızlar seni defalarca aramış. Birini açınca ögreniyorum bugün sınava gitmediğini."

"Aaa siktir... Sanatsal anatomi sınavı bugün müymüş?"

Bunu dedikten sonra sakince oturma odasına döndüm. Sevgilim de gelince "Tamam. Bu konu neyse, diğer dönem alttan verirsin. Ama dün neydi?"diye sordu. Kanepeye uzandığımda bacaklarımı kendime çektim. "Ne olmuşu düne?"

"Nereden buldun? Meti."

"Bilmem. Hatırlamıyorum. Birisi verdi."

"Sana oraya gitmeyeceğiz demedim mi? Niye böyle yapıyorsun?! Sen bana bir söz verdin ama yerine getirmiyorsun!"

Sesi yükselmeye başlayınca kanepeye oturdum, o da tam karşımdaki sehpaya oturmuştu. "Sözümde durmayan bir insan olduğumu çok iyi biliyorsun."

"Kimden aldın?"

"Bir önemi var mı?"

"Ne demek var mı?!" Onun için bir önemi vardı tabiki de ama benim için maddenin kimden ve nasıl geldiği hiçbir şekilde umrumda değildi.

"Sen oraya nasıl gittin? Evi nasip buldun? Ve en önemlisi de kimden aldın?"

"Beni boğma! Soruların çileden çıkarıyor beni! Kimden nasıl aldığımı hatırlamıyorum! Sadece takip ederek oraya gittim. Beni o götürdü!"

Hızlıca odaya yeniden girdiğimde Jaehyun da geldi. "Kim götürdü? Eunhwa dün ölüyordun neredeyse. Aşırı dozdaydın! Sana bir şey ols-"

"Ölseydim! Keşke ölseydim! O zaman senin bu sorularınla boğuşmak zorunda kalmazdım."

İkimiz de sustuk. Jaehyun saçlarını geriye sıyırıp derin bir nefes aldı, ben de yataktaki yerime yatmıştım yeniden. Bacaklarım kendime çekilmiş bir halde gözyaşlarım akıyordu bir yandan.

"Bebeğim. Bana söylersen eğer kimden ve nasıl bulduğunu bu sorunu çözebiliriz."

Onu duymamak için ellerimle kulaklarımı kapattım. Konuşmak bile istemiyordum, çünkü konuştukça aklım karışıyordu. Yorganı başıma çektiğim an Jaehyun yeniden konuşmaya başladı, bu kez sesi daha yakından geliyordu. "Okula gideceğim. Benimle gelmek ister misin?"

heaven and back | jung jaehyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin