HALİN'DEN
"Mert bu o adam bak hadi gel gidelim nolur bişi olmasın"
"Hangi adam halin ne diyorsun"
"Bak söz veriyorum anlatıcam ama şimdi değil bak hem Miran ege de içerde tek başına dün geceden beri görmedin bile onu"
Beraber içeri doğru yöneldik Mert ile.
Arkama baktığımda komutanın arkadaşı ona bişiler söylüyordu.MİRAN'DAN
Serdar beni onlardan uzaklaştır dı.
"Lan ne yapıyorsun daha kızı kazanmadan kaybedeceksin sonra zırlama tepemizde bak"
Sanki boşa konuşuyor du benim de aklımda halinin 'bu o adam' dediği kalmıştı.
Beni nerden tanıyordu bu kız ben niye onu hatırlamıyorum.
"Lan ben boşamı konuşuyorum burda alo dinlesen ya beni azıcık"
"Ne bağırıyorsun lan karı gibi ne Oytun tepemde"
"Hiçte bile kadınlar ancak ve ancak doğru konuşurlar mesela benim dileğim bak ağzı var dili yok masum ağzını bıçak açmıyor"
"Halin de öyle sanki o da çok konuşuyormuş gibi yapma"
"O Zaman kadınlara laf yok aga"
"Lan halin beni tanıyor galiba"
"Harbimi lan"
"Emin değilim ama az önceki ne dedi işte bu o adam diye"İçimde bir şüphe vardı artık kimdi ki o adam.
"Tamam kardeşim sen artık git ben bugün izinliyim"
"Tamam kardeşim"
Serdar Arabaya doğru gitti ben de hastaneye girdim.
Danışmadaki kadına yeni doğan ünitesinin yerini sordum ve merdivenlere doğru yürüdüm.
Son basmaktan sonra köşeyi döndüm ve duvarlarında bir sürü bebek resmi ilan bir koridora girdim.
Biraz daha ileri gittikten sonra halini gördüm.
Yanında o dallama vardı ve elini omzuna atmıştı.
Kendi kendime telkinde bulunmaya başladı.
Tamam izin vermez ama yani şimdi düşününce yabancı olsa.
Ama ya yabancı değilse onun gerçeği oysa.
En iyisi gidip öğrenmek.
"Halin"
Diye seslendim ve ikisinin de bakışları bana döndü.
Halinin gözleri buğluydu ağlamak üzereydi sevdiğim.
Yanlarına yürüdüm.
"Niye gözlerin dolu senin ne söyledin kıza da böyle oldu bu kız"
"Ben bişi yapmadım komutan ama senin varlığın onu zaten üzüyor"
Ben onun hayatındaki üzüntü sebebi olmak istemiyorum.
Ben onun yüzündeki gülümsemenin sahibi olmak istiyorum.
"Seninle konuşmuyorum ben ona sordum sana değil atlama hemen"
"Bişi yok komutan kardeşimi gördüm ya ondan oldu hep olur böyle şeyler"
Kafamı saklamak ile yetindim.
Camın önüne geçtim bende.
"Hangisi kardeşin" diye sordum.
"Bak baştan 3'üncü"
Kafamı söylediği yere çevirdim ve solunum cihazına bağlı daha küçücük bir canla karşılaştım.
Gözleri kapalı solunum cihazına bağlı daha yeni dünyaya gözlerini açmış bı bebek.
Ama uyandığı gibi hayatın zorlukları ile karşılaşmış bi bebek.
Büyüdüğü zaman kendini suçlar mı bilmem ama eğer yanıda olursam onun bunu kendisine yapmaması için elimden ne gelirse yapıcam.HALİN'DEN
Bir yanım da komutan bir yanımda mert karşımda kardeşim.
Dünyaya geldiği anda yanlız kaldı o.
Annesi öldü babası onu suçluyor.
Ni ben varım yanında ama ben daha annesine muhtaç bir çocukken ona nasıl bakıcam bilmiyorum.
Ben ona anne sevgisini vere bilir miydim ki.
Ona bakmak için önce çalışmam gerekiyor.
Ama ben ne iş yapıcam.
Daha önemli soru babam ne yapmayı planlıyor.
Ben ne yapıcam onu geçtim zaten beni sevmiyordu ama ya Miran Ege ona ne olucak.
Bütün bu olanlardan onu sorumlu tutamazdı.
Bizim annemiz ölmüştü daha bir hafta önce ama babam şimdiden ortadan kaybolmuştu.
Amcaların haberi yoktu nerden olduğuna dair.
Ne ara gözlerim ıslandı bilmiyorum ama bu yaşananlar zihni deki düşünceler hepsi çok fazla burdan bir kaç gün sonra belki kardeşim ile çıkıcaz ama benim ne ona bakıcak param vardı nede maddi gücüm.
Benim şimdiden bir iş bakmam gerek.
Ben çalışırken halam yada teyzem Ege'ye bakarlar dı bende eve gelince onu geri alırdım.
Bne bu düşünceler ile boğuşurken bir el kolumu sarstı.
"Halin doktor"
Mert bana doktor dedi ve doktor yanımıza geldi.
"Halin kızım biliyorsun Miran ege yeni doğdu ama buna rağmen hayatı bırakmamak için çok çalışıyor.
Ciğerlerinde ki problemde çok kısa bir sürede geçti erken doğan diğer çocuklara göre çok güçlü aynı senin gibi. Senin varlığın onu güçlendiriyor bunu bil olur mu güzel kızım sen ayakta olucaksın ki kardeşin ayakta olsun sen güçlü olucaksın ki kardeşin senden güç alıp bir an önce sağlıklı bir şekilde büyüsün."
Doktor Ahmet amcanın sözleri ile ağlamaya başladım.
Benim kardeşim çok güçlü bir bebekti.
"Ahmet amca lütfen içeri girip en azından onu biraz göreyim beni görünce yada ne bilim hissedince daha iyi olur belki lütfen"
Ahmet amca bana üzülerek baktı ve ben bu bakışların hayır cevabı getireceğini biliyorum.
"Kızım bu mümkün değil bunu sende biliyorsun anneden"
Ona kırgın gözler ile bakmaya devam ederken
"Biliyorum Ahmet amca ama lütfen sadece 5 dakika onu göreyim"
Ahmet amca bana ne yapacağını bilmez gözler ile bakıyordu.
Sırtımda ise iki kişinin Keskin bakışlarını hissediyorum.
Biri Mert diğeri de komutan dı.
Ahmet amca bıkkın bir soluk verip
"Peki kızım ama sadece 5 dakika hemşireye söyliyeyim seni hazırlasinlar"
Ona minnet ve yaşlar ile dolu gözlerle ile baktım.
"Çok teşekkür ederim Ahmet amca"
Dedim ve Ahmet amca ile beraber hemşirenin yanına ilerledik.
Hemşire bana gerekli hijyenik elbiseleri verdi ve beni içeri aldı.
İçeri girince bir kaç makinanın seni vardı sadece.
Gözlerimde akmayı bekleyen yaşlar ile Ege'nin yanına yürüdüm.
Yanına gelince sanki oda hissetmiş gibi küçücük gözlerini araladı ve bana baktı.
"Benim minik mucizem sen çok güçlü bir bebeksin bunu herkese kanıtladın en çokta seni bu dünyada istemeyenlere"
Küveze doğru biraz eğildim ve ordaki iki boşluktan elimi uzattım içeri ve onun minicik parmaklarını tuttum.
O da sanki bunu bekliyormuş gibi baş parmağımı kavradı.
Gözümden yaşlar akıyordu ama bu sefer ki hüzün den değil mutluyum hemde çok mutluyum.
Kafamı kaldırdım ve karşıma baktım.
Camın diğer tarafında komutan ve Mert bana hulen gözler ile bakıyordu.
Küveze doğru eğildim ve yanlız Ege'nin duyabileceği bir şekilde onunla konuştum.
"Bak şimdi küçük savaşçım benim bu camın arkasında iki kişi var biri benim süt abim mert yani bizim halamızın oğlu.
Diğeri de komutan bende daha tam inu hakkında tam bişi bilmiyorum ama o benim yani bizim kurtarıcımız tamam mı küçüğüm benim. Onlar seni çok seviyor sende onları sev olur mu" kafamı kaldırdım ve yüzümden inen yaş ile karşıma baktım.
Ama orda artık iki kişi yoktu üç kişi vardı.
Babam gelmişti bana bakıyordu hemde.
Şaşırdım çünkü cenazeyi gömdükten sonra kimse ondan haber alamamıştı.
Miran Ege'nin elini öpüp ordan çıktım.
Üzerimdeki kıyafetleri oradaki çöpe attım ve babamların yanına gittim.
"Baba sen burda"
Demeye kalmadan babam sözümü kesti.
"Bitek şey sormaya geldim annenin altınları nerde eve baktım ama yoktu"
Ben yüzümde gizleyemediğim şaşkınlık ile ona bakıyordum ama onu suratında bı ifade yoktu.
"Baba sadece bunun için mi geldin. Çocukların için değil ama altınlar için öylemi"
Babamın bu tavrına karşın sesimi biraz yükselerek konuştum ama oda sesini yükseltti.
"Bana ne lan sizden ben size bakıcak değilim bu saatten sonra"
Daha yeni akmayı bırakan yaşların yerine yenileri eklendi.
Ama ben kendime kızdım çünkü onu karşısında kendimi küçük gösterdim ağlayarak.
"Ee nerden altınlar söyle hadi işim var"
"Yok altınlar bilmiyorum ben neredeler"
"Sen bilmiycen de ben mi bilcem lan bağırtma beni"
Babamın sert çıkışı ile bir adım geriledim ama o da geri durmadı ve üzerime gelmeye başladı.
Bana elini kaldırdı ve tam vurucak iken biri babamın kökünü tuttu.
Elin sahibine baktığım Zaman komutan dı.Okurcanlarım umarım iyisinizdir tamı tamına 1174 Kelime kendim için yazıyorum artık hani belki beli bir kitle beğenerek okuyordur ama bundan sonra kendime göre yazıp aticam nasıl istersem o zaman atıcam bilginize neyse okuyup lütfen beğenin emeğe karşı sizleri seviyorum iyi okumalar canlarım lütfen yorum yapın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALİN'İM
Romancebir yüzbaşı düşünün aşka İnanmayan hayatında ki tek sevdiğim dediği kişiler ailesi ve vatanı olan zoru seven ve sevdikleri için her şeyi göze alan bir adam Miran KARAMAN. Bir kız düşünün ailesinin tek kızı babasının hor gördüğü annesi tarafından...