Altın post

8 1 0
                                    

Uyandığımda denizde sırtüstü yatmış bir vaziyette sürükleniyordum. Denizin soğuğundan resmen donmuştum, titreyerek o pozisyondan kurtuldum ve bedenim donmasın diye hareket etmeye başladım.

Elimden geldiğince yüzüyordum ve gidebileceğim bir yer arıyordum sonunda ada gibi bir şey gördüm. Hızlıca oraya doğru gitmeye çalıştım ama sanki kulağıma çok güzel bir melodi geliyordu.

Daha ben ne olduğunu anlayamadan gözümün önüne görüntüler geldi.

Babam ve annem vardı yanımda, bana gülümsüyorlar ve bir yandanda doğum günü şarkısı söylüyorlardı.

Annem pastayı üflememi söyledi. Hızlıca bir dilek tutup üfledim. Babam bana bir hediyesi olduğunu ve gözlerimi kapatmam gerektiğini söylemişti. Dediğini yaptıktan sonra boynumda soğuk bir zincir hissettim. Gözlerimi açtığımda bunun bir kolye olduğunu gördüm. Babama sarılıp teşekkür ediyordum.

Ama bir anda görüntü gitti, gözlerimi açtığımda beni belimden tutup denizin içinde sürükleyen percy i gördüm. Suyu kontrol ettiğinden hızlıca gemiye vardık.

Beni güverteye çıkardığı an sıkıca bana sarıldı bende titreyerek ona sarıldım. Üşüyordum ve üstümde sadece onun ceketi vardı.

Percy-Beni çok korkuttun (boynuma titrek bir nefes verdi) ö-öldün sandım ve suda seni öylece görünce...

Maria-Merak etme iyiyim yosun kafa.

Çekilip üstüme baktı, galiba yaralı bir yerim varmı diye bakıyordu. Sonra beth i gördüm o da bana sıkıca sarıldı. Percy bizi yalnız bırakmak adına geminin en ucuna gidip dalgaları kontrol ederek gemiye yön vermeye devam etti.

Annabeth-Seni kurutacak bir şeyde yok ki, hasta olacaksın. İstersen kazan dairesine inelim orası sıcaktır.

Maria-Hayır teşekkürler beth.

Kazan dairesine tekrar adımımı atmazdım ama üşüyordum, annabeth güverteden aşağı indiğinde kendimi ısıtacak bir şey aradım ama yoktu. Son çare geminin en ucunda oturan percy nin yanına gittim.

Maria-Sana sarılabilir miyim?

Percy-Ne?

Maria-Üşüyorum yosun kafa, sana sarılabilir miyim?

Kıkırdadı ve bir kolunu açtı. Ama bir saniye düşünmediğim bir şey var eğer o oturuyorsa ben nereye oturacaktım. O an yanaklarımda kırmızının her tonunun olduğuna emindim. Percy de galiba neden kızardığımı anlamıştı ve şakaya vurarak.

Percy-Libidon mu yükseldi diana?

Deyip gülmüştü. Ama ben hala mal gibi onun önünde duruyordum çünkü çok utanmıştım. Hızlıca arkamı ona döndüm, gözlerine bakmak istemiyordum çünkü bakarsam daha çok kızaracağını biliyordum.

Percy-Sadece şaka yapmıştım gel buraya.

Dedi ve beni belimden tuttu. Tekrar ona döndüğümde bacaklarından birini oturmam için açtığını gördüm. Utancımı soğuk hava bastırdı ve açtığı ayağına yan bir şekilde oturdum.

Hızlıca boynuna sarıldım ve kafamı göğsüne gömdüm. Bu hareketime kıkırdadı ve mırıldandı galiba "Aferin, uslu kız" demişti. Bu dediğini duymamazlıktan gelmeye çalışarak kokusunu içime çektim, çok mayıştırıcı bir kokusu vardı.

Gözlerimi kapatmadan önce bir elini saçımda hissetmiştim.


Gelen seslerle uyandım. Galiba bu sesler annabeth ve percy ye aitti. Gözlerimi açıp nerde olduğumuza baktım, nerdeyse kıvırcıkın olduğu yere gelmiştik.

Percy Jackson FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin