Ölüm

9 3 0
                                    

Biri beni uyanmam için sarsıyordu, sonunda gözlerimi açabildiğimde bunun percy olduğunu gördüm. O da yeni uyanmış gibi gözüküyordu.

Percy-Hadi şimşek uyan, tyson la annabeth yukarıya çıkmış bile.

Maria-Tamam.

Diyebilmiştim sadece. Kendimi çok halsiz hissediyorum ama yine de zorla kalktım.

Maria-Percy ceketin var mı?

Evet anlamında başını salladı.

Maria-Şey ben galiba denizin rüzgarına alışamadım ve üşüyorum ayrıca ceketimde yok ceketini alabilir miyim?

Percy-Tabii.

Deyip çantasından ceketini çıkarttı. Hızla alıp üstüme giydim ama yaz ayında bu kadar üşümem normal değildi. Muhtemelen grip olmuştum. Çok takmamaya çalışarak percyle merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım ama percy birden durdu.

Maria-İyi misin percy?

Percy-Galiba bir tanıdığım şu an gemide.

Deyip havalandırma boşluğuna girip bana "Gelmek istiyorsan gelebilirsin." Demişti. Ne kadar halsiz de olsam hızlıca percynin arkasından havalandırma boşluğuna girdim. Kazan dairesine gelmiştik ama içerde clarissse ile konuşan birisi vardı.

Adam siyah deri motorcu kıyafetleri giymiş, saçları asker gibi kesilmiş, kırmızı camlı güneş gözlükleri takmıştı ve clarisse ye "bana mazeret sıralama, küçük kız" diyordu.

Percy ye döndüğümde ellerini sıktığını ve kaşlarını çattığını gördüm koluna dokunup "ne oldu?" Anlamında başımı salladım. Sadece adamı gösterip "Ares" demişti.

Onların aralarının kötü olduğunu hatırlayınca sinirlenme konusunda ona hak verdim.

Sonunda havalandırma boşluğundan çıkmış ve beth ile tyson nın yanına gelmiştik.

Bir yere doğru  yaklaşıyorduk ama kapalı hava yüzünden göremiyordum.

Tyson-Pistonların üstünde çok baskı var, bunlar açık denize dayanamaz.

O an içimi bir korku kapladı ya bu gemide ölüp gidersek? Ne kadar korkak olduğumu sizde biliyorsunuz. Herneyse bu düşünceleri kafamdan atarak onları dinlemeye devam ettim.

Clarisse ile tartışıyorduk çünkü canavar denizine girmek üzereydik ve o bu yoldan gitmenin daha mantıklı olduğunu savunuyordu.

Üçümüzde clarisse ye karşı çıksakta geri adım atmıyordu. Ayrıca bu halimle konuşmaktan boğazım acımaya ve daha fazla üşümeye başladım.

Percy nin ceketinin fermuarını çektim ve şortum ceketin altında kaldı ama yine de ceket bacaklarımı örtemezdi. Soğuğu ve bacaklarımın titremesini düşünmemeye çalışarak konuşmaları dinledim.

Clarsse yi ikna edememiştik ve son sürat kharybdis e doğru gidiyorduk. Buhar kazanı çok fazla ısınmıştı bu benim için iyiydi ama gemi için berbet bir şeydi resmen gemi patlıyacakdı.

Gemi dalgalarla boğuşuyordu ve  o an skylla da  o yamaçlarda ölmek gözüme daha cazip gelmişti.
(Evet karakterin mental sağlık çöktü arkadaşlar hayırlı uğurlu olsun)

Bu düşünceyi aklımdan attım.

Annabeth-Bu motor dayanmaz, bir plan yapmalıyız.

Maria-Percy sen dalgaları kontrol edebilirsin.

Percy gözlerini kapadı ve odaklanmaya çalıştı.

Percy-Yapamıyorum.

Annabeth-Yedek bir plana ihtiyacımız var, bu işe yaramayacak.

Tyson-Bu motor dayanmaz, çok fazla basınç var. Pistonların değişmesi lazım.

Bir anda gemi clarisse nin emriyle tam gaz geriye doğru gitmeye başladı. Bir tane asker buhar kazanının patlıyacağını söyleyince hemen percy nin elini tuttum. Ellerimize baktı ve sonra bana dönüp diğer elini anlıma koydu.

Percy-Sen resmen yanıyorsun mary! Neden hasta olduğunu söylemedin.

Dedi tam cevap verecekken, percy tyson nın aşağı inmek istediğini duyunca elimi bırakıp tyson nın koluna yapıştı. O an başım patlıyacak gibi ağrımaya başladı hem sesten hemde soğuktan başım çok ağrıyordu.  Dengemi kaybetmemek adına bir direğe tutundum.

Şu an gemi bir şeye ateş ediyordu ve benim tek yapabildiğim direğe tutunarak percy ye bakmaktı. Bir anda güvertedeki zangırtı azaldı, tyson başarmıştı. Ama bir anda yaratık ağzından bir şeyler çıkarmaya başladı ve biri bize isabet etti gemi son sürat yamaçlara doğru uçtu.

Kaptan geminin patlayacağını söylerken yukardan bir şey gelip onu kaptı.

Artık ayaklarım beni taşıyamıyordu direğin yanına çöktüm ve skylla nın ölümümü getirmesini bekledim. Hayatım bu kadarmış diye düşünüyordum. Uzaktan percy ve annabethi zar zor görebiliyordum galiba botlara binip gideceklerdi.

Ama percy bota binmek yerine buraya gelmeye çalışıyordu, çalışıyordu dedim çünkü skylla nın kafalarından biri annabeth percy yi çekmeseydi percy yi alacaktı. Annabeth zorla onu bota oturttu.

Güverte daha çok zangırdamaya başlayınca patlayacağını anladım. Percy lere yetişemezdim o yüzden gemiden kalan son gücümle kendimi soğuk denize attım.

Denizle boğuşuyordum resmen, büyük ihtimalle dışardan da suda çırpınan aptal bir balık gibi gözüküyordum. İçimden poseidon nun beni kurtarması için dua ederken gemi patladı ve kulaklarım sesin etkisiyle çınladı. Yine de gözlerimi açık tuttum, kapanırlarsa bir daha açılmayacaklarının bilincindeydim.

Büyük bir dalgayla beraber denizin içine girmek zorunda kaldım son çare olarak şimşek şeklindeki kolyeyi tuttum ve babama yalvardım. Lütfen, lütfen hayatımı bağışla.

Sonra daha fazla nefesimi tutamadım ve belkide bir daha hiç açılmayacak olan gözlerimi kapattım.

Hatırlıyor musunuz "sanki gözlerinin içindeki okyanusta kaybolmak istiyordum" demiştim ve dediğim gibi de oldu o okyanusun içinde kayboldum...

711 kelime umarım beğenmişsinizdir ♡

Percy Jackson FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin