5

797 60 9
                                    


"Birlikte girelim." dediğinde kemerimi çıkaran elim bir anlık duraksama yaşadı.

"Pekâlâ." dedim. Kemerimi çıkarıp kapıyı açtım ve kendimi dışarı atıp kapıyı kapadım.

Taehyung hoca da şoför koltuğundan inip kapıyı kapattı. Anahtarın düğmesine basıp arabayı kilitledi ve hemen yanıma geldi. "Girelim." dediği gibi hastanenin giriş kapısına yöneldik.

İçeri girdiğimizde danışmanın yanına gidip, "İyi günler. Jeon So-Hee isimli hasta hangi numaralı odada acaba, öğrenebilir miyim?" dedim. Danışman kadın bana gülümseyip, "Hemen bakıyorum. Yakınlık derecenizi öğrenebilir miyim?" dedi.

"Annem."

Kadın bilgisayar da bir şeyler yazıp bana döndü. "7. kat 769 numaralı oda."

"Teşekkürler." diyip gülümsedim.

Ardından asansöre yönelip bindik. 7. kat düğmesine basmak için elimi uzatmıştım, ancak Taehyung hoca da düğmeye basmak için elini uzatmış ki ellerimiz birbirine değdi. Gözlerine baktığımda sıcak bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.

Ardından hızla elimi çekip onun basmasına izin verdim. 7. Kata tuşladığında beklemeye başladık.

Sonunda kata vardığımız da kapılar açıldı. Asansörden inip etrafa bakındım 769 numaralı kapıyı bulabilmek için.

769 numaralı oda gözüme takıldığında hemen oraya yöneldim. Kapının önüne vardığımız da derin bir nefes alıp verdim. Annemi nasıl bir hâlde göreceğimden epey korkuyordum.

Titreyen ellerimle kapıya tıklayıp açtım. İçeriye girdiğim anda yatakta kolu seruma bağlanmış, oturarak ağlayan annemi gördüm.

Kollarında hem morluklar hem de birkaç çürük vardı.

Gözlerim doldu taştı.

Koruyamadım,

Koruyamadım onu.

Ve onun... Canı yanıyordu belki de.

"Anne..." Sesimi duymasıyla duraksadı. Ağlamaktan şişmiş ve kızarmış olan gözlerini gözlerime çevirdi.

Yüzünü gördüğüm anda zaten birikmiş olan gözyaşlarım birer birer yanağımdan firar etti.

Sağ yanağında koca bir morlukla beraber yüzünün bazı yerlerinde hem yara hem morluk vardı.

Hıçkırıklarım eşlik etti sonra gözyaşlarıma.

"J-jungkook..." dedi annem deli gibi titreyen sesiyle.

Çantamı yere fırlatıp koşarak anneme sarıldım. O da kollarını etrafıma sarıp şiddetli ağlayışına devam etti.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim. Sözümü tutamadım, koruyamadım seni. Çok özür dilerim anne..." dedim.

"Özür dileme oğlum..."

Tam o sırada kapının açılma sesini duydum. Kimin geldiğine bakmak için kafamı hafif çevirdiğimde gördüğüm bedenle duraksadım.

O adamdı.

"Sen..." dedim kollarımı annemden ayırıp ona doğru yürürken. Bütün öfkem onu görür görmez vücuduma hücum etmişti.

"Görüyor musun! Görüyor musun annemin hâlini?! Görebiliyor musun yaptıklarını!" Bağıra bağıra dibine geldiğim anda yüzüne sertçe yumruk attım.

Yumruğun etkisiyle birkaç adım gerilediğinde öfkeyle yüzüme baktı.

"Sakin ol Jungkook." diyerek kollarımdan tuttu Taehyung hoca.

"Dokunma bana!" diyerek bağırıp kollarımı hızla çekerek onu ittim. Öfkem çok fazlaydı. Ve bu etrafımdaki kimse için hiç iyi değildi.

"Babanım ben senin. Nasıl bana yumruk atarsın?!" O benim babam değildi.

"Sikeyim senin babalığını! Sen benim babam değilsin seni şerefsiz!" Sesim odayı inletirken o adama yaklaşıp yumruklamaya başladım. Yere yığıldında üstüne çıkıp yumruklarımı yüzüne indirmeye devam ettim.

"Senden nefret ediyorum! O evde cehennemi yaşattın bize her gün. Ve hâlâ devam ediyorsun seni pislik!" Delicesine bağırdım yüzüne doğru.

Fakat aniden atik bir hamleyle o beni altına alıp yüzüme sağlam bir yumruk geçirdiğinde kafam yana düştü.

"Sen kimin ki bana bağırıyorsun! Terbiyesiz." dedi ikinci yumruğu da yüzüme vurunca. Sağlam vuruyordu.

"Durun artık, yalvarırım.." dedi annem.

O adam üstümden kalkıp kanayan dudağını sildi. Ben ise hâlâ yerde yatıyordum.

"Beyefendi lütfen dışarı çıkabilir misiniz?" dedi Bay Kim.

O adam ilk bana sonra da anneme bakıp odadan çıktı.

"Jungkook, iyi misin?" Bay Kim beni omuzlarımdan tutup doğrulmamı sağladı.

"Yüzüne pansuman yapacağım. Bekle biraz." diyip koşarak odadan çıktı.

Anneme baktım. Zorda olsa doğrulup annemin yanına adımlayıp yatağa oturdum. Elimle akan gözyaşlarını sildim.

"Ben küçükken hep sen silerdin gözyaşlarımı. Ama bak, şimdi ben siliyorum." dediğimde gözyaşlarının arasından gülümsedi. Ben de gülümseyerek karşılık verdim.

"Acıdı mı canın?" dedi eliyle onun vurduğu yeri okşayarak.

"İyiyim ben." Yanağında ki elini tuttum.

"Beni merak etme olur mu? Ve eskisi gibi kafana takma bu olayları. Biliyorsun, yeni düzeldin." Küçüklüğümden beri bozulan psikolojimi atlatmak pek kolay olmamıştı. Sma yanımda annem varken bunu da aşmak bana yük olmamıştı.

O sırada kapı açıldığında oraya baktım. Bay Kim elinde pansuman malzemeleri ve buzla içeri girmişti.

"Jungkook yan oda boşmuş pansumanı orada yapacağım, gel." İtiraz etmek için dudaklarımı aralamıştım ki annemin "Git oğlum. Hocan pansumanını yapsın sonra yine gelirsin yanıma, tamam mı?" demesiyle susmak zorunda kaldım.

"Bayan So-Hee,bu arada çok geçmiş olsun. Sizi böyle görünce üzüldüm, çabuk toparlanın." dedi Taehyung hoca gülümseyerek anneme doğru.

"Çok teşekkür ederim. Hemen toparlanacağıma emin olabilirsiniz."

"Hadi Jungkook, gidelim."

"Off, tamam geliyorum." derken yataktan kalktım. Kapının oraya varınca anneme dönüp havadan öpücük attım. O da kıkırdayarak bana öpücük yolladı. Ardından Bay Kim'i takip ederek yandaki boş odaya girdik.


oha cus yuh 300'u gecmisizz cok tesekkurler

oylarinizi unutmayin lutfen

diger bolumde gorusurukk✊🏻🤠

my teacher | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin