11

468 36 13
                                    

"Eğer istersen sana özel ders verebilirim."

Ne?

"Anlamadım?"

"Özel ders vermeye yetkim var. Biliyorsun." dediğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Kim Taehyung ve özel ders mi? O ve ben mi? Sadece ikimiz...

"Ben... Bilemiyorum."

"Konu sizlerin geleceği ise her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu biliyorsunuz. Biz öğretmeniz Jungkook, bazen öğrencilerin anne babası, bazen arkadaşları oluruz. Bizler sizin için varız."

Doğru ya, öğrenci...

"Düşüneceğim." deyip ayaklandım.

Tam önümde duran öğretmenim beni çıldırtmak istercesine daha da dibime girdi. Heyecandan terleyen avuç içlerimi kot pantolonuma sürttüm.

"Jeon," derken bir adım daha yaklaştı. Ayakkabılarımızın ucu birbirine değiyordu. Titrek bir soluk aldım.

"E-Efendim?" titreyen sesimle sırıtır gibi oldu.

"Hiç," dedi. "Adını söylemek hoşuma gidiyor."

Kalp...

Bir organ olsa dahi içinde her şeyimizi barındırırdı. Kalbim içinde her şeyimi barındırıyordu, Kim Taehyung'u barındırıyordu.

Kim Taehyung, kalbime yuva yapmıştı.

Kim Taehyung, benim ve kalbimin her şeyiydi.

"Bay Kim." dedim.

"Efendim?"

"Hiç, adınızı söylemek hoşuma gidiyor."

Deja vu...

Dudaklarının kenarları yukarı kıvrıldı. Gülümsemesi öyle güzeldi ki... Bakışlarımı dudaklarından çekemiyordum.

"Her neyse Jeon," dedi. "Dersine geç, hadi." diyerek anı bozdu. Alt dudağımı aşağı sarkıttım. Gözleri bir anlık dudaklarıma takıldı.

"Pekala, gidiyorum."

Bakışlarını dudaklarımdan çekmemişti. Öyle efsunlu bir şeymiş gibi bakıyordu ki dudaklarıma...

Elini kaldırıp kolumu kavrayıp beni yakınına çekti.

Kolumu tuttu.

Kendine çekti.

Ne?

Vücudumun bütün kanı elmacık kemiklerime topladığını hissediyordum. Bir yandan da kalbim göğüs kafesimi acımasızca yumrukluyordu.

"Bay Kim-"

"Şşşhh..." Boşta kalan elini saçlarıma çıkardı ve okşadı. Dudaklarının iki yanı da yukarı kıvrıldı. Gülümsemesine takılı kaldım.

Bir gülümseme bu kadar efsunlu olabilir miydi?

Olabiliyordu.

Akabinde, yüzünü kulağıma yaklaştırdı ve fısıldadı derin sesiyle.

"Jeon, garip hissettiriyorsun..." Baştan sona ürperdim.

Hızlanan nefeslerimle öylece kaldım. Öyle heyecanlanmıştım ki. Kalp krizi geçireceğime neredeyse emindim. Ne ara bu kadar sevmiştim ben bu adamı?

"Kokun ayrı güzel hissettiriyor." dediğinde ciddi anlamda zamanın durduğunu hissettim.

"N-neden bunları söylüyorsunuz?"

"Söylemememi mi isterdin?"

"H-Hayır, yani evet- Aslında... Her neyse..." heyecandan dilim bile işlevini yitirmişti.

Kıkırdadı. Kolumu bırakıp, "Sınıfına git, hadi geleceğim ben de birazdan." dedi.

Başımı sallayıp koşarak odadan çıktım. Kapıyı kapattığım gibi kapıya yaslandım ve kalbimi tutup soluklandım.

Bu adam kalbime iyi gelmiyordu...

***

Öğle arasındaydık fakat aç hissetmediğim için çocuklarla yemek yemeye gitmemiştim ve sınıfta şu an tek başıma oturuyordum. Canım çok sıkılmıştı.

Aklıma gelen fikirle heyecanla ayağa kalkıp sınıftan çıktım ve Bay Kim'in odasına yürüdüm. Aralık olan kapıdan içeri baktım. Baktığım an da başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki...

Bay Kim, ingilizce stajyeri olan Elena'yla karşılıklı oturmuş yemek yiyorlardı.

Öylece kalakaldım. Bay Kim yüzünde oluşan gülümsemeyle tesadüfen gözlerini kapıya çevirdi. Gözgöze geldiğimde yüzündeki gülümseme öyle bir hızla soldu ki.

Tam o anda arkamdan birisi sarıldı. İrkilerek arkamı dönüp kimin sarıldığına baktım. Victoria'ydı.

"Jiminler tek olduğunu söyledi ben de canın sıkılmıştır diye gelmek istedim, bebeğim."

***

nolayyy??

daş gibi çiftimizin artık yakınlaşması gerekiyordu.

neyse yazıcam biseler

diger bolumu en kısa zamanda atmya calısıcam, gorusurukk🎀

my teacher | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin