Birkaç dakika sonra mutfağa Onur girdi. Elinde ekmek vardı. Ekmek almaya gitmişti. Onuru beklemek için geç saatlere kadar uyanık kalmıştım. Aslında pek de geç saatler değildi, saat akşam 9'du. Gece ve Güneş'in odalarından hala sesler geliyordu. Bu kadar konuşacak ne bulduklarını çıkartamıyorum bir türlü.
Onur eve geldiği gibi Gece ve Güneş'in odasına gittim. Yatağın üzerine oturmuş, birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Kapıyı açığım zaman direk bana döndüler. Onlara gülümsedim.
"Gece,Güneş ben yatıyorum. Sizde birazdan yatın."
"Tamam anne!"
"İyi geceler anne!"İkiside birbirlerine baktılar. Onlara gülümseyip yanaklarından öptüm. Odalarının kapısına yönelip kapıyı açıp odadan çıktım.
Koridorda yürümeye başladım. Mutfağın ışıkları hâlâ yanıyordu. Onur hâlâ mutfaktaydı. Yanına gitmeye üşendim. Direk yatak odasına geçtim. Üstüme mor çizgili pijama takımını giyip, yavaşça yatağa uzandım.
(...)
Yaklaşık 12-13 dakika sonra odaya Onur girdi. Seslerden üstünü değiştirdiğini anladım.
Yavaşça yanıma uzandı. Kolunu belimde hissettim önce. Sonra beni yavaşça kendine çekti. Daha uyumadığım için yaptığı herşeyi hissedebiliyordum. En sonunda sessizce fısıldadım.
"Onur, ben uyanığım. Hissedebiliyorum."
"Biliyorum Zeynep..." dedi ve hafif ama sessiz bir gülme sesi çıkardı. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Bir anda nefesini boynumda hissettim. Sonra dudaklarını boynumda hissetmeye başladım, yavaş bir şekilde gezdiriyordu dudaklarını...
Beni kendine doğru yavaş yavaş ve soğukkanlı bir şekilde çevirdi. Gözlerim onun ela gözleriyle buluştuğunda gözlerini faltaşı gibi açmış olduğunu fark ettim. Bana gülerek ve gözlerini açmış bir şekilde bakıyordu. Nedensizce gözlerim açık bir şekilde ona gülümsedim.
Gülüşümden etkilenmiş gibi baktı bana... Sonra yüzünü yüzüme yaklaştırdı yavaşça. Dudaklarını dudaklarıma değdirmeye başladı. Dudakları dudaklarımda, omuzlarımda, boynumda gezdi. Sonra bir anda tüm hareketi kesildi.
Yorgunluktan uyuyakalmış olmalıydı. Bari benden ayrı uyuyakalsaydı, yapışık ikiz gibi kaldık böyle ! Hareket ettiğim an uyanacağını biliyordum. Sonra benim gözlerim de yavaş yavaş kapanmaya başladı...
(...)
Sabah gözüme vuran güneş ışınlarıyla uyandım. Kalın perde açıktı ama tül kapalıydı. Yataktan yavaşça kalktım, banyoya doğru yürümeye başladım.
Banyoya girip aynaya baktığımda boynum hafif kızarmıştı.
Dün Onur'un dudakları altında biraz ezilmiş olmalıydılar. Bunları düşünerek ellerimi ve yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Evin koridorunda yürüyerek mutfağa doğru gittim. Gittiğimde mutfaktan takır tukur sesler geliyordu. Geceile Güneş mutfakta konuşuyorlardı. İçten, başka konuşacak yer yokmu ? Dedim... Ben mutfağa girdiğimde ikiside mutfaktan koşar adım çıktılar. Onlar gittikten sonra nedenli nedensiz gülmeye başladım. Dolaptan her zamanki gibi 2 yumurta alıp orta boydaki tavayı çekmeceden çıkardım.
Bir anlık arkamı döndüğümde "Töbe Bismillah !" Diyerek yerimden sıçradım. Arkamda Onur dikiliyordu. Dikiliyordu demeyelim , daha çok dikizliyordu!! Bem yerimden sıçradığım kahkahalarla bana gülmeye başladı. Koluna hafifçe vurup sofrayı hazırlamaya devam ettim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Eeee, e ediyonuz?
Bu bölüm için sizi çok beklettiğim için sorry ama sürekli ödevler, cartlar curtlar derken kaldı... AMA ATTIMMI ATTIM BAĞANE!
Ender hala ölmediyse ölmesi dileğiyle görüşürüz!