*This book series belongs to its own author, Sarah J. Maas.*
P A R T O N E
Through the Darkness.
EPISODE THREE | Truths in the Dark.
Velaris.Rowena uykusundan uyandığında, saat çoktan öğlen vaktini geçmişti.
Kendine küfrederek hızla ayaklandı. Üzerindeki örtü bir anda ayaklarına dolanırken örtüye takılıp düşmemek için yanındaki komodine tutundu, ama komodinin üzerindeki eşyaların gürültüyle yere düşmesine engel olamadı. Nefes nefese, çıkardığı sesten dolayı dudağını ısırarak yarattığı karmaşaya baktı. Ya da en azından bakmaya çalıştı.
Bedeni ona ihanet ederek bir anda yalpaladığında yatağın kenarındaki oyuğa tutunmak zorunda kaldı.
Baş dönmeleri, genel olarak yaşadığı bir problemdi. Bu... gölgelere sahip olduğundan beri daha da artmış, hatta dayanılmaz bir hale gelmişti. Artık ani bir hareket yaptığı zaman bir süre kendine gelemeyecek duruma geliyor, bazen günün yarısı geçene kadar dinlenmek zorunda kalıyordu. Bu sırada etrafında bir hortum gibi dönüp görüşünü bulanıklaştıran gölgelerde hiç yardımcı olmuyordu doğrusu.
Sadece biraz alışması gerekiyordu. Yeni yeteneğinin onda yarattığı yan etkiler çok fazlaydı ama bunun üstesinden gelebilirdi. Her şeyin üstesinden geldiği gibi bunun üstesinden de gelebilirdi. Bunu biliyordu.
Kafasını aşağı eğerek derin derin nefesler almaya çalıştı. Gözleri başı döndüğünden beri kapalıydı. Ama bir süre sonra gözlerini de açtı. Karşısına çıkan ilk şey, kahverengi parke zemin oldu. Kendi kanıyla ıslanmış kahverengi tahta parçası...
"Ah, hayır." diyerek elini burnuna ve ağzına götürdü Rowena. Ağzına doluşan metalik tadı hissedebiliyor ve bu da midesinin bulanmasına sebep oluyordu. Hızla misafir odasının lavabosuna doğru koşturdu. Kapıyı arkasından kapatma gereği bile duymadan lavaboya eğildi ve suyu açarak ağzına su doldurdu. Bir an önce ağzındaki bu tattan kurtulmak istiyordu; bu yüzden hızla ağzındaki suyu çalkaladı, suyu tükürdü ve tekrar ağzını suyla doldurdu. Bu arada lavabo uğursuz, kızıl bir renge boyandı.
Kendini sakinleştirmeye çalışarak son bir kez ağzındaki suyu tükürdü ve artık suyun kırmızı rengini kaybettiğini görünce derin bir nefes aldı. Eline bir miktar su alarak burnunun ucundaki ve dudak çizgisindeki kanları da temizlemeye koyuldu. Burnu da kanamış olmalıydı ama şu anlık kanama durmuş gibi görünüyordu. Buna sevindi. Bir de burnuyla uğraşmak istemezdi.
En sonunda elindeki bezleri çöp kutusuna atarak banyodan çıktı. Neyse ki çıkardığı sesler yüzünden kimse odaya dalmamıştı.
Üzerindeki geceliği çıkararak siyah boğazlı kazağını ve siyah dar pantolonunu üzerine geçirdi. Bağcıklı botlarını giyip kenarları bıçaklarla dolu kemerini taktıktan sonra pelerinini odada bırakmaya karar verdi. Düz, kuzgun karası saçlarını bir tokayla tutturma gereği duymadı. Onların salık olmasını ve omuzlarında ağırlık yapmasını seviyordu çünkü.
Odanın kapısını açtı, tablolarla dolu koridora çıktı ve herkesin toplandığını düşündüğü yemek odasına doğru yürümeye başladı. Karnının acıktığını şimdi fark ediyordu. Kulaklarına kadar yükselen gurultular kendisini bile rahatsız ediyordu. Bu gurultular bu kadar gürültülü müydü yoksa koridor sessiz olduğu için mi bu kadar duyuluyordu? Rowena ikincisi olması için içinden dua etti.
Uzun koridoru aştıktan sonra fısıltı seslerinin geldiği yere, yemek odasına doğru yürüdü. Ve içeri girdi. Gözleri önce tıka basa doldurulmuş yemek masasında, sonra da yemek masasının etrafına sıralanmış kişilerde gezindi. Onun için de bir sandalye ayrılmıştı. Amren'in karşısındaki sandalye. Cassian'ın tam sağındaki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Court of Shadows || ACOTAR SERIES FANFICTION
FanfictionGölgeler bir araya gelmezse, karanlık ölecek. Yaralı, suskun kahramanın karanlığı kurtarma şansı olmayacak; aşkını kurban etmediği sürece. ACOTAR FF Original story by Sarah J. Maas Not: Bu hikayenin, Sarah J. Maas tarafından yazılan gerçek seri 'G...