4

134 9 24
                                    


Katsuki yavaşça gözlerini açarken yüzündeki ıslaklığı hissedebiliyordu. Muhtemelen rüyasında olduğu gibi gerçekte de ağlamıştı. Etrafına bakındı, vagonda tanımadığı birkaç kişi vardı ancak hepsi uyuyordu. Dışarıdan ise kılıç sesleri geliyordu. Hemen ayağa kalktı. Cama doğru ilerleyip dışarı çıkacakken bacaklarına yapışmış olan balçığa benzer et parçalarını gördü.

"Iyyy!"

Kılıcını hemen kınından çıkardı ve eti kesmek için eğildi. Tam o sırada yanından pembe kimonolu bir kız geçti. O geçerken etler kesilmişti. Koku duyusu dokunma duyusu kadar iyi olmadığından kızın iblis mi yoksa insan mı olduğunu ayırt edememişti ama ona yardım ettiğine göre kötü biri değildi. Yine de bunun üzerinde durmayarak karşıdaki cama koştu ve hızla tekme atıp kırdı. Daha sonra duvara tutunarak kolayca trenin üstüne çıktı.

Bir süre önce abisinin yanında gördüğü kızıl saçlı çocuk iblisin hamlelerini zar zor savuşturuyordu. Katsuki ona neler olduğunu sormak istiyordu ama şuan daha acil olan iblis meselesini halletmeliydi.

"Hüzün Nefesi, 5. Şekil: Karanlık."

Tam konsantrasyon nefesi sayesinde saniyesinde öne atılıp iblisin kafasını uçurmuştu. Ancak iblis toz olmak yerine trenle birleşip ortadan kayboldu.

"Ana beden o değil. Rengoku-san ben ve abinden onu bulmamızı istedi."

"Beni nereden tanıyorsun?"

"İnosuke senden bahsetti Katsuki-chan, seninle konuşmak için gelmiştik ama iblis kan sanatı seni uyutmuştu." Katsuki ona pis pis baktı, sonra konuşmaya başladı.

"Abim kimseye kendinden bahsetmez. Kimseden özür dilemez ya da onu dinlemez. Onun hakkında adından başka bir şey bilmiyorsunuz." Dedi Katsuki bir nefeste. Tanjiro ne diyeceğini bilememiş, öylece kalakalmıştı. "Ayrıca ben senin ahbabın değilim, chan da ne demek? Rengoku-san'a da bana da sama ekini kullanacaksın."

"Sen de mizunoto değil misin?"

"Altın düğmeyi görmüyor musun salak?" Tanjiro, onun bu söylediğinin üzerine kızın gerek olmamasına rağmen altın düğme takılı olan üstüne baktı. Hafızasını biraz zorlamasıyla altın düğmeyi daha önce nerede gördüğünü hatırladı.

"Sen bir hashirasın!"

"Günaydın." Dedi kız alayla. Tanjiro onun aslında İnosuke ile ne kadar benzedoginin farkına vardı. Görüntü olarak ondan daha sakin birine benzese de insanları aşağılama yeteneği ve fiziksel güç açısından abisinin kopyasıydı. Yüz hatlarında da ürkütücü bir benzerlikleri vardı.

"İyi de ben seni hashira toplantısı sırasında görmedim."

"Diğerlerinden daha sık görevlere çıkıyorum ve toplantı çok aniydi." Dedi Katsuki. "Sen ve kız kardeşin fazla mesaiden başka bir şey değilsiniz. Oyakata-sama bizden iblisleri tek tek sorgulamamızı istiyor."

"Az önce hiç de onu sorgular gibi bir halin yoktu."

"Ölmek mi tercih edersin yoksa bir iblisi sorgulamadan öldürmemi mi?" Tanjiro cevap vermedi çünkü kızın öyle bir hali vardı ki sanki biraz önce iblise yaptığı şeyi şimdi ona yapacakmış gibiydi.

"Beni sen mi uyandırdın?" Dedi Katsuki kısık sesle, onun yüzüne bakmadan. Tanjiro onun sesinde bir anda beliren hüznün kokusunu gayet rahat alabiliyordu. "Evet, kardeşim ve ben uyandırdık."

"Bir daha uyursam, bu defa uyandırma."

Tanjiro onun neden bu kadar sert davrandığını tahmin edebiliyordu. Sonuçta henüz on yaşındayken abisinden ayrılmış ve bir iblis avcısı olmuştu. Üstelik şuanda kendisinden bile küçük olmasına rağmen bir hashira idi. Çok erken büyümek ve duygularını gizlemek zorunda kalmıştı ve bunun için en iyi yol da insanları kendinden uzak tutmaktı.

"Uyandıracağım!" Dedi Tanjiro yüksek sesle. Kızı teselli edercesine omuzlarından tutup salladı. "Hatta daha çabuk uyandıracağım! Rüyanda ne gördüğünü tahmin ediyorum Katsuki-chan. Emin ol abinle barışacaksınız, hatta sizi ben barıştıracağım!"

Katsuki başını yukarı kaldırarak -boyu Tanjiro'dan kısaydı- birkaç saniye onun yüzüne boş boş baktı. Sonra Tanjiro'nun kasıklarına tekmeyi geçirdi. Dengesi bozulan çocuk az kalsın trenden düşüyordu ki onu tuttu. "Asla bir kıza izinsiz dokunma ve bana sama de." Dedi kız ona sinirle bakarken. "Ayrıca sakın ölmeye kalkışma, ölürsen abimle beni barıştıramazsın."

***

Katsuki, Tanjiro'ya bunları söyledikten sonra insanları korumak için trene geri döndü. Toplamda sekiz vagon vardı, dördünü o dördünü Rengoku-san koruyordu ve Zenitsu ile Nezuko da aralarda dolanıp azar azar bütün vagonlarda iş yapıyorlardı. Açıkçası yardımları da dokunuyordu.

"3. Şekil, Öfke!"

Katsuki vagonu ikiye bölen bir duvar oluşturan iblis etini parçalara ayırdı. Tam o sırada yanından bir rüzgar geçti. Zenitsu, lokomotife en yakın vagona doğru ilerliyordu. Katsuki daha az önce o vagondan gelmişti, Nezuko orada gayet güzel savaşıyordu. Yoksa başına bir şey mi gelmişti?

Zenitsu aynı hızda kucağında Nezuko ile yanında belirdi. Kızı yavaşça indirdi, sonra Katsuki'ye döndü. Hala uykudaydı ama bir yandan da bilinci yerindeydi. "Rengoku-san seni çağırıyor."

"Benden çok daha güçlü, kendi başının çaresine bakabilir. Hem onun ayağına gidecek değilim."

"Ben götürürüm o zaman."

Katsuki bir şey diyemeden Zenitsu onu kucakladı ve az önceki hızıyla Rengoku'nun kontrolünde olan diğer vagonlardan birine götürdü. Zenitsu onu indirdiği sırada Rengoku kılıcını kınına yerleştirmişti. Adam, öncesinde hiçbir şey demeden direkt konuya girdi. "Birkaç kilometre uzakta başka bir iblis var. Siz hissedemiyorsunuzdur ama kokusu çok az belli oluyor. Buradan hissedebildiğime göre çok güçlü bir şey olmalı." Kızın sırtını patpatladı. "Mizunotolar henüz onu öldüremez. Bu konuda sana güveniyorum Katsuki-chan."

Katsuki başını salladı. Ona abisinin yaşadığını söylemediği için Rengoku'ya kızgındı ancak o ona iblis avcısı eğitimi alırken en çok yardımcı olan hashiralardan biriydi. Onu böyle karşısında görünce de ister istemez içinde bir sempati oluşuyordu. Düşününce, şuan ondan özür dilemenin tam sırasıydı. Hele de bu kadar güçlü bir iblisin yanına gidecekken.

"Kyojuro-san?"

"Evet Katsuki-chan?"

"Size öyle söylediğim için özür dilerim." dedi Katsuki, özür dilemek konusunda o kadar da tecrübeli değildi ama iyi bir başlangıç yapmıştı. "Size yaşlı moruğun tekiymişsiniz gibi davrandım."

"O kadar önemli değil Katsuki-chan. Hem ben de bildiğim bir şeyi sana tereddüt etmeden söylemeliydim." dedi Rengoku. "Hem kendi yaşını düşünürsen ben gerçekten de yaşlı moruğun teki olabilirim."

"Çok havalı bir moruksunuz ama."

"Tamam, yeter." dedi Rengoku o güneş gibi gülümsemesini sunarken. "Şakanın da bir sınırı var." Rengoku böyle söyledikten sonra Katsuki ona kısa ama kocaman bir sarılma sundu, sonrasında da hemen camı kırıp dışarıya, iblisi bulmaya çıktı.

Katsuki kızım cam kırma fetişin mi var sewxcgewfhljufbsıgb

Bölümü nasıl buldunuz?

Rengoku'nun Akaza'nın kokusunu o uzaklıktan alması krallığı peki? Bence animede de öyle olabilirdi çünkü Rengoku fiziksel güç açısından Gyomei ile yarışır ve duyuları da zaten baya gelişmiş

Tanjiro effect Katsuki'yi de etkiledi biraz ama ona aşık olmayacak merak etmeyin. Yani bir aşk üçlüsü olacak zaten, dörtgene çevirmeye gerek yok.

Sınav haftasında ve bok gibi geçen bir günün ardından yine de bölüm yayınlayan yazarınıza teşekkür yorumları yapmak için bu kısmı kullanabilirsiniz :D

PC'den yazıyorum yani mor kalp yok ama yine de iyi akşamlar <3<3<3



Kayıp Kız Kardeş (ZenitsuxOC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin