3

157 14 31
                                    

"Kotoha-chan? Çocuklar hala daha uyanmadı mı?"

"İnosuke kalktı ama Katsuki hala uyuyor."

Katsuki'nin uyanmasına sebep olan şey annesi ve babasının odadan odaya olan bağırışlarıydı. Bir dakika, ebeveynlerden mi söz etmişti o?

"Uyandın mı tatlım?" Annesi, büyük yeşil gözleri ve güzel sesiyle onun başını okşarken böyle söylemişti. Katsuki ne olduğunu anlayamamıştı, kadının siması çok tanıdıktı ama onu hatırlayamıyordu. Tek bildiği şey Kotoha'nın onun annesi olduğuydu.

"Evet, anne." Katsuki, sesinin daha ince olduğunu fark etti. Ellerine baktı, sanki birkaç yıl öncesine gitmiş gibi nasırsız ve küçücüklerdi. Kadın, onu yataktan kaldırdıktan sonra dolaptan bir kimono çıkardı. Sonra kızına gülümsedi. "Bugün Tokitoların evine gidiyoruz, unutmadın değil mi?"

"Unutmadım tabii ki."

"Ben kahvaltıyı hazırlayacağım, sen de giyinince abin ve babanın yanına in olur mu?"

Küçük Katsuki başını salladı. İlk başta durum garip gelse de her haftasonu yaptıkları bir rutindi işte. Kalk, hazırlan, kahvaltı ve bir gece kalıp sabahleyin Tokitoların yanından eve dön. Annesi odadan çıktıktan sonra güzelce katlanmış kimonoyu eline alıp karmaşık kıyafetini giyinmeye başladı.

***

"Günaydın!" Dedi coşkulu bir sesle. Koşarak gördüğü ilk kişi olan babasına sarıldı. Adamın gökkuşağı rengi gözleri ona şefkatle bakıyordu ki bu sadece ailesinin yanında olan bir durumdu. "Günaydın tatlım."

"Günaydın abi!"

"Gün bana hiç aymadı." Dedi küçük İnosuke gözlerini ovuşturarak. "Her haftasonu niye o veletlerin yanına gitmek için erkenden kalkıyoruz ki?"

"Çünkü aileleri bizim de dostumuz." Dedi Kotoha onun saçlarını karıştırırken. "Hem Muichiro ve Yuichiro hakkında öyle konuşma. Kızkardeşin ile yaşları aynı sonuçta."

"Katsuki de velet."

"Yaaa! Demesene öyle." Dedi küçük kız onun omzuna vururken. İnosuke de onun ensesine bir tane yapıştırdı. "Bulaşmasana bana kızım! Senden büyüklerle nasıl konuşacağını öğrenemedin mi?"

"Daha 11 yaşındasın sen, ne büyüğü?"

"Sen 10 değil misin?"

"İkiniz de küçüksünüz." Dedi Douma olaya noktayı koyarak. "Ama bir şeyler yerseniz daha hızlı büyüsünüz. O yüzden şimdi sofraya." (Bilmeyenler için Douma, Kotoha'yı öldürmeden önce bir süre onunla birlikteydi. Dolayısıyla İnosuke'nin üvey babası oluyor.)

***

Vardıklarında gün batmak üzereydi. Kapıyı çalar çalmaz açan Mrs Tokito onlarla selamlaşıp hemen içeri aldı. Katsuki, abisi ve ebeveynlerini onların yanında bırakıp hemen ikizlerle oynamaya gitmişti. Onlar ilk ve tek arkadaşlarıydı.

"Ben ebe olayım mı?"

"Sen otuza kadar saymayı bilmiyorsun ki Yuichiro!"

"İyi ben ebe olayım o zaman." Dedi Muichiro hemen ağaca geçerek. Zaten kendisi saklanma konusunda iyi olmadığı için ebe olduğunda daha çok keyif alıyordu. O saymaya başlar başlamaz Yuichiro, Katsuki'nin kulağına fısıldadı.

"Yeni bir yer buldum, birlikte saklanalım mı?"

"Kural dışı olmayan her yeri biliyoruz sanıyordum." Saklambaçta normalde olmayıp da kendileri eklediği tek kural saklandığın yerin bahçenin içinde bir yer olmasıydı ve bu yüzden her yeri ezberlemişlerdi.

"Benimle gel." Yuichiro onu kolundan tutup çekiştirince Katsuki onunla beraber koştu. Evin arka tarafına geldiklerinde Katsuki, duvara dayanmış merdiveni gördü. Yuichiro onun şaşkın yüzünü görünce güldü. "Çatıya saklanmak hiç aklına gelmemişti değil mi?"

"Çatıda hemen görünmez miyiz?" Dedi Katsuki, kısık sesle. Aslında yüksekten korkuyordu ama söyleyemiyordu.

"Çok soru soruyorsun. Ama merak etme, arka tarafta duracağız ve görünsek bile oradan atladığımızda hemen ağaca koşarız." Kızın tereddütlü bakışlarından neler olduğunu anlamıştı. "Merak etme, düşmeyeceksin. Düşecek olursan seni tutarım."

Katsuki ona güvendi ve çatıya çıktılar. Güneş daha onlar ebe seçmeye çalışırken baktığından etraf karanlıktı. Bu gece ay da hiç görünmüyordu.

Kiremitlerin üstünde otururlarken Katsuki korkusundan Yuichiro'ya yakın duruyordu. Çocuk da kızın dengesini kaybetmesi ihtimaline karşı tedbirliydi. Yıldızlarla dolu gökyüzünü izlerken oyun oynuyor olduklarını unutmuşlardı bile.

"Bu gece ay çok güzel değil mi?"

"Yuichiro," dedi Katsuki gözlerini çocuğa çevirerek. "bu gece ay görünmüyor ki?"

"Ben senden bahsediyorum." Dedi Yuichiro gülerek. "Katsuki adının anlamı ay değil mi?"

Katsuki ne diyeceğini bilemedi, başını çocuğun omzuna koymakla yetindi. Henüz çok küçüklerdi ve bunun için çok erkendi. Katsuki düşüncelere dalmışken başını kaldırıp tekrar çocuğa baktı. Ama karşısında gördüğü Yuichiro artık bir çocuk değildi.

Onu av olarak gören bir iblisti.

"Ne yapıyorsun?" Dedi Katsuki üzerine çullanan çocuğu zar zor tutarken. Bir anda etraflarını pembe bir duman sararken üzerine yerleşen iblis avcısı kıyafeti ve büyüyen bedeniyle bunun bir rüya olduğunu anladı. Uyanması gerekiyordu.

Ama uyanmak istemiyordu ki...

Bir anda duyduğu çığlıkla üzerine çullanan iblis çocuğu bir kenara ittirdi ve çatıdan aşağıya atladı. Tam evin önünde, küçük Muichiro duruyordu. O pürüzsüz yüzüne kan sıçramıştı.

"Anne? Baba? Hashibira-san?"

Katsuki evin içine baktığında kanlar içinde yatan annesi ve Tokito çiftini görebiliyordu. Başlarındaki beyaz saçlı adam, elindeki kanı kıyafetinin üzerine silerken Katsuki onun da bir iblis olduğunu anladı. Neler oluyordu burada?

"Muichiro!" diye seslendi çatıdan atlarken. Çocuk bir tepki bile vermeden öylece duruyordu, Katsuki onun küçücük bedenini hemen kucakladı. Arazinin dışına doğru hızla koşmaya başladı. Çitlerin önüne gelmişti ki Muichiro, onu ittirerek kendini yere attı.

"Yapma." Dedi çocuk, bu defa onun da üzerinde iblis avcısı kıyafeti vardı. Rüya alemi gittikçe bozuluyordu. "Buradan tek başına çıkmak zorundasın."

"Neden?" Dedi Katsuki, gözleri yaşlarla dolmuştu. Ailesini hiç tanımamıştı ama cesetlerini görmüştü, bu evrende abisiyle birlikte büyümüştü. Yuichiro ve Muichiro sıradan çocuklardı, tıpkı kendisi gibi. Geri dönmek zorundaysa en azından onları da yanına alabilmeliydi. Neden yapamıyordu?

"Oraya dön." Dedi Muichiro onun omuzlarından tutarak. "Savaş. Bana ve Yuichiro'ya dön. Sözünü tut. Ama ilk önce, geçmişte yapmaman için seni engellediğim şeyi yap."

Katsuki kılıçlarından birini çekerken yapması gereken şeyden emin değildi. Ya gerçek hayatta da ölürse, o zaman Tokitolara nasıl sözünü tutacaktı? Yine de hayalindeki Muichiro'ya güvenmek istedi, çünkü ondan başka kimsesi yoktu.

Ve kendi boynunu kesti.

Bu hafta bir sebepten dolayı hiç Wattpad'e giremedim, büyük oranda bitiriyor olduğum bu bölümü de yayınlayamadım. Bir yandan defterde yazmaya devam ettiğim için de Ruhlar ve Bedenler bölümünün de yarısını yazmış bulunuyorum, mümkünse onu da pazartesi atacağım.

Bölüm nasıldı?

Katsuki'nin rüyasının masumluğu peki 😞

Rüyasında Douma ve Kotoha da var çünkü bebekken ikisini de görmüştü ve biliyorsunuz ki anılar hep kalıyor, sadece hatırlayamıyoruz ya da rastgele bir zamanda hatırlıyoruz.

Sonraki bölüm için tahminler?

İyi akşamlar guzularım 💜💜💜

Kayıp Kız Kardeş (ZenitsuxOC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin