13.Bölüm

1K 110 13
                                    

Selam Minnaa! Arada sırada böyle yeni bölümler gelececek bu bölüm ciddi ciddi içime sinmedi ama sizi bekletmekte istemedim bir daha yeni bölüm ne zaman gelir bilemiyorum bu arada bugün doğum günüm kutlayan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ^^

kardelensinemcolak

-Doll_Girl-

Nyuu-chan_ZeyZey

Aklıma gelen bu kadar teşekkür ederim ^-^

----------------------------------------------------------------

''Ben Natsu Dragneel,öldürmeyi zevk için yapan ama genelde nedeni olan ve senden hoşlanan hayır sırılsıklam aşık olan kişiyim'' dedi ve göz kırptı.

''Ama'' dedi ve sözüne devam etti.

''Ben kim olursam olayım benime geliyorsun Lucy Dragneel''

---------------------------------------------------------------

Natsuyla konuşalı tam tamına bir hafta geçmişti.Bu bir hafta içinde Natsuların sarayına taşınmış ve Natsuyla sadece yemek masasında konuşmuştuk.Daha doğrusu konuşuyorduk.Onun haricinde hala gizli hayranım ile mesajlaşıyordum. Cidden iyi biri ama uyuzdu. Yatağıma yattım ve tavanı izlemeye başladım. Çok sıkıcı geçiyordu. Tavanı izlemeye devam ettim zaten hep böyleydi sanırım sadece bir tavanla iyi anlaşabiliyordum.Kıkırdadım. Kapının çalması ile hızlıca ayağa kalktım.

''Girin''

''Şey Lucy'' Odaya giren Graye baktım.

''Ah Gray sen miydin gelsene'' dedim ve içeriye girmesini bekledim. Gray içeriye girdi ve çalışma masasındaki sandalyeyi alarak yatağın önüne sandalyeyi koydu ve oturdu.

''Nasılsın üç gündür odadan çıkmıyorsun'' Ah birde bu vardı artık bıkmıştım bir eşya gibi oradan oraya gitmekten ve bende kendimi odaya kapatmıştım. Natsuda benimle uğraşmamıştı.

''İyiyim''

''Aç mısın ?istediğin bir şey var mı?''

''Gray beni merak etme ben sadece Juviayı düşünüyorum onu en son anlattığım gibi seçmelerde gördüm'' Gray beni ilk gördüğünde çok duygusalla bağlamıştı. Bende onunla konuştum ve her şeyi anlattım.

''Bende merak ediyorum'' biraz sessizlikten sonra Gray ayağı kalktı.

''Benim Natsunun yanına gitmem gerekiyor biliyorsun''

''Ölüm saati biliyorum bu alışkanlığını bıraksa keşke'' Gray elimi destek verircesine tuttu.

''Biliyorsun bir keresinde yedi yıl ortadan kayboldu dönüşte ise böyle oldu kimseye ne olduğunu anlatmadı ve öldürmeye başladı''

''Biliyorum...'' Gray elimi bıraktı bana gülümsedi ve odadan çıktı.İşte yine yalnız kalmıştım.Balkona çıktım ve bana doğru gelen güvercini görünce sevindim. Güvercin elime kondu içeriye girdim ve kağıdı alarak okumaya başladım.

'Yani toplam üç gündür odandasın ve arada sırada Gray isimli biri odana gelip kontrol edip gidiyor' Mürekkep ve kağıt alarak cevap yazdım.

'Evet çok sıkıcı tahmin bile edemezsin tüm gün odada tıkılıyorum bir Plue var o olmasa daha kötü olurdum sanırım ama o da şimdi bir hizmetçiyle bahçeye çıktı ve ben daha da sıkılıyorum bana bir tavsiyen var mı Gizli Hayran?' kağıdı güvercine verdim ve pencereden uçurdum. Odama geri döndüm çok sıkılmıştım.Balkona geri çıktım aşağıdaki Plueya baktım. Aynı bir çocuk gibiydi oradan oraya koşuyor ve dans ediyordu gülümsedim bir süre daha Plueyu izledikten sonra karşıma baktım.Tüm şehir buradan görünüyordu.

-Akşam Saatleri-

Plueyu kucağıma almış ve şehiri izliyordum.Bir sürü renkli renkli ışık yanıyor sanki birileri bana şölen yapıyormuş gibi.Yan taraftan gelen kanat sesiyle yan tarafa döndüm.Güvercin gelmişti bu kadar erken mi?Acaba köyden biri miydi? Ama yan taraftan gelmişti saraydan olabilir miydi?Güvercin yanımdaki masada durdu. Plueyu yere koydum ve elime kağıdı aldım.

'Sana tavsiyem Natsuyu karşına alman ve 'benden ne istiyorsun?' demen ama bu benim tavsiyem Natsu ne der bilemiyorum birde odaya tıkılmayı kesip şehire falan inebilirsin

Sevgilerle Gizli Hayranın'

İçeriye geçtim ve cevap yazmaya başladım.

'Bilmiyorum...Dediğim gibi bu bir tür eylem odadan çıkma gibi bir düşüncem yok hem Natsuyu karşıma alsam cevap vereceği ne malum? Bilemiyorum Gizli Hayran kaderim belki budur bir eşya gibi taşınmak?' Güvercine iple kağıdı bağladım ve yanıma gelen Plueyu kucağıma aldım.

''Plue çok sıkılıyorum belki cidden biraz dışarıya çıkmalıyım ne dersin?''

''Plue plue''

''Ya da hayır dediğim gibi bu bir eylem değil mi?''

''Plue plue'' Kapının tıklanma sesi ile kapıya döndüm.

''Lucy?''

''Natsu?''

''Seninle konuşmak istiyorum...''Dedi hayattan bezmiş bir sesle

''Birilerini bu saatlerde öldürmen gerekmiyor muydu?''

''İki gündür yapmıyorum öldürmüyorum kimsenin kılına bile dokunmuyorum''

Natsunun yüzüne baktım. Gözleri uykusuzluktan kızarmış göz altı morarmıştı. Aslında eylemim Natsuya değildi. Benim eylemim sözünü tutmayan babamaydı.

''Tamam gel'' dedim ve Natsunun yavaş adımlarla içeriye girmesini izledim içeriye girdi ve kendini yatağıma bıraktı.

''Senin gibi kokuyor'' dedi ve yastığa sarıldı. Yatağımın başına gittim.

''Ne konuşacaktın?'' Natsuya baktım.

''Natsu?'' Natsuya doğru eğildim. Uyumuştu çok tatlı görünüyordu. Yüzünü inceledim gözlerinin altı morarmıştı çok bitkindi yüzü solmuştu sanki günlerdir uyumuyormuş gibi görünüyordu.Plueyu yere koydum. Natsunun anlına öpücük kondurdum aslında Natsu bir çocuktu. Sanırım küçükken bir olay yaşamış ve kendini olgunlaştırmaya çalışıyordu ama Natsu hala bir çocuktu kıkırdadım. Belki biraz sarayı gezmeliydim.Plueyu kucağıma aldım ve kapıdan dışarıya sessizce çıktım. Gray neden bana haber vermemişti ki? Bu sabah geldiğinde her şey normalmiş gibiydi.

''Prensesim?'' bana doğru gelen hizmetçiye baktım.

''Bir isteğiniz mi var efendim?''

''Acaba beni Grayin odasına götür müsünüz?''
''Plue plue'' Plue sanki onay vermişçesine başını salladı.

''Tabi beni takip edin lütfen'' dedi ve ilerlemeye başladı tabi bende arkasından.Bir süre yürüdükten sonra koyu mavi bir kapının önüne geldik.

''Burası prensesim başka istediğiniz bir şey yoksa izninizle'' dedi ve eğildi.

''Hayır yok teşekkürler'' dedim ve hizmetçi gidince kapıyı çaldım.

''Buyurun?'' işte şimdi hesap zamanı Gray.

PRENS VE PRENSES FAİRY TAİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin