Final

95 8 15
                                        

Kaç yıl geçmişti? Her şeyi arkamda bırakıp gideli, bu ülkeyi görmeyeli kaç yıl olmuştu? İnanın ki bilmiyorum. Buradaki olan herkesi her şeyi unutmak için çok çabaladım, bir süreliğine de olsa başarmıştım ama artık bazı şeyler içimde büyüyüp taşıyamacağım bir yük olunca mecburen geri dönmüştüm. Herkesi unuttum desem de bunca yıl benimle iletişimini asla koparmayın şimdi bile havaalanından beni almaya gelen Chan hyungun silüetini görünce bir anda unuttum dediğim her şey zihnimde canlandı.

Yanıma gelip elimdeki valizi aldı, beni her ne kadar özlediğini bilsem de bunca zaman yaptığımın yanlış olduğunu savunduğu için bana sarılmadı bile. Çıkışa varana kadar ikimizde asla konuşmadık ama en sonunda arabaya binince daha fazla beklemek istemedim. Ne olacaksa olsun.

"Nasıl oldu?"

Sesimi duyunca bana dönmüştü ama sorduğum soruyla kaşlarını çatarak tekrar yola doğru döndü.

"Onu görmek ister misin?"

İstemediğimi söylesem bile yaptığım yanlışla yüzleşmemi isteyeceği için mecburen kafamı sallayıp onayladım onu ve ben de tekrar önüme döndüm. Gökyüzüne baktığımda sanki hiçbir şey değişmemiş gibiydi, giderken arkamda bıraktığım gri yağmur bulutları hala aynı yerde gibiydi. Ama o bulutlar dahil herkes hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını biliyordu.

Önce havaalanından daha sonrada şehir merkezinden çıkıp Chan hyungun beni yüzleşmem için getirdiği yere varmıştık. Şuan bir suçluluk hissetmiyordum ama oraya gidince ne olacağını bilmediğim için benimle gelmesini istedim.

"Kocaman adam oldun Seungmin. Yıllarca tek başına bambaşka bir ülkede yaşadın, bunun üstesinden de tek başına gelebilirsin. Kendin git."

Beklediğim cevabı alınca hızlıca arabadan inip mezarların arasında tanıdık ismi aramaya başladım.

Ben o sabah hızlıca ülkeyi terk ettikten bir hafta sonra Amerika'da yakalanmıştım ama Hyunjin çoktan bütün suçu kendi üzerine almıştı bile.

"Olay yerine gittiğimde o adam Seungmin'e saldırıyordu. Gerekeni yaptım ve onu öldürdüm."

Hyunjin'in ifadesinde söylediği şeylerdi bunlar.
Uzun bir süre boyunca Chan hyung ve Jisung bana geri gelip en azından onu bir kere görmemi söyleselerdi yapmamıştım ve en sonunda onun kendini hapishanede astığı haberini almıştım.

O an hiçbir şey hissetmemiştim. Gerçekten hiç bir şey. Sadece derin bir nefes alıp yaptığım işe devam etmiştim.

En sonunda aradığım ismi görünce yavaşça o mezara ilerdim ve yerin çamurlu olmasını önemsemeden yanına oturdum.

Benim güzel Huunjin'im de artık herkes gibi olmuş bir avuç toprağın altında yatıyordu. Sadece bir saniyelik de olsa ellerimle çamuru kazıp onu oradan çıkarmak istedim ama çoktan bir iskelet olduğu aklıma geldi.

10 yıl. Dilekolay 10 yıl olmuştu ben bu ülkeden gideli. Hyunjin kendini asalı 9 yıl olmuştu, bensizliğe sadece 1 yıl kadar bir süre dayanabilmişti.

Elimi çamurlu mezara sürttüm Sarışınımın tenini eskisi gibi hissetmek istercesine.

"Hyunjin bu yaptıklarım için asla pişman değilim. Şimdi olsa yine aynısını yaparım o yüzden benden bir özür bekleme. Bu özürü kendinden bekle çünkü benim gibi bir adama bu kadar aşık olmak sadece senin suçundu. Her ne kadar beni kurtarmak uğruna ölsen de bazen keşke diyorum. Keşke beni sevmeyip hayatını yaşasaydın ve ben senin hayatında eski bir anı olarak kalsaydım."

Yüzüme inen ıslaklıkla yağmurun yağmaya başladığını anlamıştım, yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu.

"Dediklerim bunca zaman sonra hala ağır mı geliyorsa ağlamaya başladın?"

Gülerek onaylamaz bir şekilde kafamı iki yana salladım.

"Bunca zaman sonra diğer tarafta bile hala bir çocuksun ve bu canımı sıkıyor."

Daha fazla ıslanmak istemiyordum. Hyunjin için bu kadarı bile yeterdi.
Yavaşça oturduğum yerden kalkıp pantolonumun en küçük bölgesine bulaşan çamuru sanki silebilecekmişim üzerimi silkeledikten sonra tekrar mezara baktım.

"Büyü artık Hyunjin."

Ruby Red / Hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin