Derin'in Anlatımı :
Sabah'ın saat 06:00'sında yine uyanmak istemediğim bir güne gözlerimi açıyorum . Yine nefret ettiğim okuluma gitmek zorundayım yine o sevmediğim suratları görmek ve sinir bozucu sözler duymak zorundayım . Tek tesellim bu senenin son senem olması .
Zorbalık gördüğüm insanlar - anlamakta zorluk çektiğim dersler - kızgın ve kibirli öğretmenler - sürekli herşeyden beni sorumlu tutan ve üzerime çok gelen ailem ve bir türlü mutlu olamayıp depresyondan çıkamayan ben . İşte benim hayatımın kadrosu malesef ki bu şekilde .Yine zorlu ve sıkıcı bir okul günü beni bekliyor...
-HIZLI GEÇİŞ-
İşte önündeyim . Bana göre kocaman bir taş yığıntısı olan o Karaalp Meslek Lisesinin tam önündeyim . Okulun içine adımımı attığım an kendimi bin kat daha kötü hissediyordum .Sadece derse giricem ve etrafıma bile bakmayacağım böylece kimse bana bulaşmaz . Anlamadığım nokta bana neden zorbalık yaptıkları . Tamam kimse zorbalığı hak etmez ama zorbaların illa saçma da olsa bi nedeni olmaz mı? Ben uzun sarı saçlı , kısa olsa da zayıf olan , yeşil gözlü ve beyaz tenli bir kızım . Aslında güzel bir kızım fakat o kadar herşeyden bıktırdılar ki bunun bile hiçbir önemi yok . Tamam derslerim çok zayıf olabilir , arkadaş çevrem olmayabilir ama bu benim sevilmeyi hak etmediğimi mi gösterir . Ahh gerçekten artık bunları düşünmekten yoruldum . Sınıfa sessiz sedasız girip yerime oturdum kafam okadar doluydu ki dersin nasıl başlayıp bittiğini bilmiyorum. Tenefüste sırama bir erkek gelip yanıma oturdu . Bu da kim şimdi? Ona bakmamaya çalıştım ama o bana bakıyordu . En sonunda kafamı ona çevirip "ne için bana bakıyorsun?" dedim . O da gülümseyerek "okul çıkışı bir yerlere gidelim mi?" dedi . Garip hissettim genelde bana bu tip teklifler hiç gelmez ama niyeyse kabul etmek geldi içimden nede olsa bu teklifler bana normalde hiç gelmez hem kim bilir belki bu bana iyi gelir diyerek kabul ettim teklifi .
-HIZLI GEÇİŞ- OKUL ÇIKIŞI -
Nihayet okul bitmişti ve bende şu yeni arkadaşım Ümit'le takılmaya gidecektim . Ne kadar sorsamda bana nereye gideceğimizi söylemedi.En sonunda vardığımızda burası boş bir arsa gibiydi anlam veremedim niye buradayız biz?Belki de bu soruyu daha önce sormalıydım çünkü burası aslında o kadar boş bir arsa değildi çünkü burada neredeyse 4 yıllık lise hayatımı mahveden kişide vardı . MELİSA..
Onu görmemle olduğum yere çivilenmem bir oldu . Bu Ümit denen adi Melisa'nın oyununun bir parçasıydı demekki . Ahh salak kafam ahh . Ne diye güveniyorsun daha adını bile birkaç saat önce öğrendiğin birine. Melisa tam karşımda bana bakıp sırıtıyordu şuan onun o sevimsiz yüzüne bir tokat atabilmek için herşeyimi verirdim lakin bunu yapamayacak kadar yüreksizim.MALESEF Kİİ...
"Demek sümüklü böcek Derin kendine bir arkadaş edinebildiğini sanmış" diyerek kahkaha attı ve sözüne devam etti "ahh aslında sana çok üzülüyorum biliyor musun ? Yani bir insan nasıl olabilirde bu kadar ezik olabilir ki değil mi ?" diyerek arkasındaki çetesine bir bakış attı . Onlar da hep bir ağızdan "aynen" dedi. Gerçekten böyle durumlarda ağızımı bıçak açmıyor aslında çok şey demek istiyorum ama hiçbir şey diyemiyorum. Ben yine boş boş düşünürken Melisa'nın arkadaşlarından biri gelip kolumu sıkmaya başladı ve "hadi Melo ben sıkılmaya başladım biraz oyun oynayalım" dedi ve beni yere fırlattı . Kafa kaldırıp onlara baktım gülüyorlardı bense yerde kanayan dizimi ovuşturarak kıvranıyordum onlara karşı gelemem onlar benden daha güçlüler hemde her bakımdan anca kaçabilirim ama bu dizle onu yapamayacak gibi görünüyorum . Daha ben yerden kalkamamışken bir tekme sağdan bir tekme soldan gelmeye başladı. En son kafama aldığım darbeyi ve artık suratımdan akan kanlardan ötürü kırmızıya boyanmış okul gömleğimi hatırlıyordum ve gerisi karanlık..
Muhtemelen saatler sonra gözlerimi açtım etrafımda tekbir insan dahi yoktu ve hava kararmıştı . Zor bela ayağa kalktım ve yürümeye başladım gözlerimden yaşlar bir bir intahar ediyordu adeta ve benim yapabilecek pek birşeyim kalmamıştı bu hayatta yolda yürüken bir arabanın camından yansımamı gördüm. Resmen YÜRÜYEN BİR ÖLÜ gibiydim kendimi öyle görünce daha da çok ağlamaya başladım . Ve beraberinde gökte ağlamaya başladı . Şakır şakır yağmur yağıyordu , oda dayanamamıştı belli ki benim acılarıma eve gitmek cehenneme gitmekten daha kötü bir fikir gibi gelmişti o yüzden çantamda kalan son 250 tl yi bir gecelik kalabileceğim en ucuz otele yani Yeşil Otel ismindeki küçük bir otele verip konaklıyacaktım. Otelin içine girmeden önce üstüme başıma çeki düzen vermeye çalıştım . Tabi ne fayda. İçeri girdim ve resepsiyona boş bir oda istediğimi söyledim tek geceliğine . Yemek ve su kullanımı olmadan tek gece kalmama izin verdiler . Neyseki bu son gecem olacaktı . 48 no'lu odanın anahtarını alıp yukarı çıktım . Odaya girdiğimde aslında fena değildi ama ne işe yarar artık kararlıydım gideceğim bu dünyadan , varacağım yıldızlara belkide cehennemin kor ateşlerine ama kalmayacağım bir dakika bile burada . Çantamı odanın içine bırakıp otelin terasına çıktım . Neyse ki kimse yoktu ve neyse ki manzarası güzel bir yerde ölecektim. Terasın demirliklerinin üzerine çıktım ve içimden dedim ki 'vayy be orada sümüklü bir kızın suratına tokatı basamadım ama burada kendimi kaldırım taşına yapıştıracaktım şimdi' üşüyordum hemde çok bilmiyorum korkudan mı ? Yoksa kötü hava şartlarından mı ? Neyse umurumda değil artık bu işi bitirmeliyim . Gözümden düşen son damlalardı bunlar artık . Çünkü artık üzülmek yok , artık gözyaşı yok , artık kimse yok...
Kendimi bıraktığım an birinin el bileğimi tutup kendine çektiğini hissettim....
-BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA SOLARKEN
Ficção AdolescenteDepresyon ile baş etmeye çalışan Derin en sonunda çareyi intahar etmekte bulur . Gittiği bir otelin terasından atlamak üzereyken hayatını değiştirecek kişi olan Semih ile tanışır ve yeni hayatı başlar....