Bazen uyanmak istemezsin hatta sonsuza kadar uyumak istersin , güzel rüyalar görmek...
Bazense tam bir kabusa uyanırsın ve ölmek istersin , hiç canın yanmadan ölmek...
Uyandığımda her bir tarafım ağrıyordu sanki dün değilde az önce uyurken dayak yemişim gibi. Uyandığımdan beri düşünüyodum. Şimdi ne olacak? diye . Hakkatten şimdi ne olacaktı? Dün bu adama güvenmiştim sözleri , bakışları , ses tonu herşeyiyle etkilemişti sanki beni . Bundan sonra kimseye güvenmem dediğim an kalbime güven duygusunu nakşetmişti . Ama bana nasıl yardım edebilirki? Birkaç plan gelmişti aklıma hepsi birbirinden saçmaydı ama hepsinin içinde hem intikam hem özgürlük vardı ama okadar uçuk kaçık hayaller kurmamalıyım sonuçta bu adam bu gün var yarın yok... Yine de aklımda kalsın bu planlar.
Sonunda yataktan çıktım ve elimi yüzümü yıkamak için odanın kişisel banyosuna girdim . Elimi yüzümü yıkarken aynada kendimi gördüm kaşım patlamış , alt dudağım patlamış . Yaraların olduğu yerleri iyice yıkadım kurumuş kanları temizledim , şimdi daha bi insana benziyordum. Odaya girdiğimde yatakta duran kıyafeti görmemle şok oldum . Kim getirdi bunu? Personeller odaya istediği gibi girebiliyormu yani ? Etrafa bakındım kısaca odada kimse yoktu kıyafetin hemen yanında küçük bir not kağıdı vardı ve üstünde şunlar yazıyordu :
' Lütfen kusura bakmayın Derin Hanım fakat Semih bey sizlere bu kıyafetleri getirmemizi istedi . Kapıyı tıkladığımızda siz ısrarla açmayınca biz yedek anahtarlarla içeri girdik sizi banyoda görüncede rahatsızlık vermek istemedik . İstediğiniz vakit otelimizin restorant bölümüne gelip dilediğiniz gibi yemek yiyebilirsiniz'
Vayy be şuan vip ayrıcalıklarım mı var? Kendimi ilk defa özel hissettim . Tamam belki de bunların hiçbiri hakkım değil ama hayatımda belki de ilk defa şımarmak benim de hakkım değil mi.
Mavi üzerinde küçük beyaz papatyalar olan diz üstü bir elbise getirmiştiler . Giydiğimde tam oldu . Odadan çıkıp aşağı indim gerçekten çok açtım şu restorant neredeyse hemen bulmak istiyorum. Resepsiyondan yardım alarak restorana gittim bir güzel karnımı doyurdum . Dışarıdan biraz küçük görünüyordu bu otel ama şimdi hiç de küçük olmadığını anlıyorum labirent gibi mübarek. Galiba otelin içerisinde kayıp oldum . Resepsiyondaki kadın bana yukarıdaki katta bir kütüphane olduğunu söylemişti fakat ben kütüphaneyi bir türlü bulamıyordum . Sağa sola biraz daha bakınınca kütüphaneyi buldum . Kapısını açıp içeriye girdiğimde içeride çok loş bir ortam vardı ve galiba benden başka kimse yoktu. İçeride gezinmeye başladım binbir türlü kitap vardı burada hepsini incelemeye başladım. Kitaplıkların arasında dolaşırken birden birine çarptım ve yere düştüm . Kafamı kaldırdığımda onu gördüm Semih'i...
Neden kalbim bu kadar hızlı çarpmaya başlamıştı ki şimdi ? Biran da karşıma çıktığı için mi?
Elini bana uzattı ve kalkmama yardımcı oldu. Ayağa kalktığımda baştan aşağı beni süzdü.
Semih-"İyi misin ? Canın yandı mı?"
Derin-"iyiyim sorun yok"
Elini çeneme uzattı ve kafamı hafifçe yukarı kaldırdı.
Semih-"Yaralarına pansuman yaptırsaydın keşke mikrop kapabilir."
Ne olur elini çenemden çek ! Çek ki nefes alabileyim .Allahım ne oluyor böyle kalbime ?
Derin-"Yok ben alışığım çabucak geçer benim yaralarım."
Tabi kalbimdekiler hariç...
Sanki iç sesimi duymuş gibi elini hızlıca çekti çenemden.
Semih-"Ne işin var burada canın mı sıkıldı?"
Derin-"Aslında evet . Ama seninle konuşmakta istiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAPATYA SOLARKEN
Ficção AdolescenteDepresyon ile baş etmeye çalışan Derin en sonunda çareyi intahar etmekte bulur . Gittiği bir otelin terasından atlamak üzereyken hayatını değiştirecek kişi olan Semih ile tanışır ve yeni hayatı başlar....