•Yazılış tarihi: 19/10/2023•Uyarı: Hikaye fazla yaş farkı, argo, küfür, oldukça açık yazılan cinsel diyaloglar ve oldukça aşırıya kaçan cinsel sahneler barındırmaktadır. Lütfen bunu göz ardı alarak okuyunuz. Rahatsız olanlar, hassas olanlar, iğrenecek olanlar okumasın. Aksi takdirde kitaba, kitap karakterlerine, şahsiyetime dair hiç bir kötü yorum görmek istemiyorum.
• Bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.
• Tüm hakları saklıdır çalınma ve kopyalanma gibi durumlarda yasal işlemleri başlatacağım.
♠️
Gökyüzünden süzülen ince kar taneciklerini seyrediyordum. İnce kar tanecikleri gökyüzünden yavaşça süzülüyor, yere çarptığında ise eriyip su oluyordu. Dalgın bakışlarımla pencereden dışarıyı izlemeyi sürdürürken kulaklarımı dolduran şarkı sesiyle yutkundum.
"Benden çekiniyormuşsun
Bana göre değil hiç diyormuşsun
Çok baskın çok iddaalı
Fazla popüler buluyormuşsunPeki benim de bi' kalbim olduğunu
Senin aşkınla dolduğunu
Göz göze gelince mahvolduğumu
Gerçekten mi görmüyorsun"Kalbimin ritimleri düzensizleşti. Henüz adlandıramadığım, adlandırmaya korktuğum duygularım bedenimi ele geçirdi. Bir yaprak gibi titretti narin bedenimi. Onun varlığını hissettim odanın içerisinde, aşinası olduğum o koku damarlarıma bir panzehir gibi yayıldı. Arkamı dönmekten korktum, yüzüne bakmaktan korktum.
Eğer arkamı dönersem, yüzüne bakarsam bir kez daha vurulacaktım kalbimin tam orta yerinden. Arkamı dönmek istemedim, durduğum yere mıhlandım. Onun kokusu tüm odaya yayılırken, ben sessizce durmaktan başka bir şey yapamadım.
"Gelincik çiçeğim..." diye mırıldandı kalın çatallaşmış sesiyle, onu duydum ancak duymazlıktan gelmeye çalıştım.
Gelincik çiçeği...
Gelincik çiçeğini özel kılan ve diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri arasında zarifliği gelmekteymiş. Özellikle de narinliğiyle ön plana çıkan gelincik çiçeği burada önem arz ediyormuş.
İnce bir dal yapısına sahip oluşundan ötürü en ufak bir rüzgar bile gelincik çiçeğinin savrulup gitmesine sebep olabilmekteymiş. Bu yönüyle de hassas kalpli insanları tanımlamak için kullanılırmış. Genellikle bir çiçeği koparıp farklı bir yere ekmek, yeniden yetişmesini sağlamak mümkünmüş. Ancak gelincik çiçeği o kadar hassasmış ki toprağından ayırdıktan birkaç dakika sonra bile artık ölme noktasına gelirmiş.
Benim toprağım sensin Ilgaz, ne olursun beni kendinden mahrum etme.
Bu durum pek çok kişi tarafından sevgisine sadık insanlara benzetiliyormuş. Bir sevgiliden ayrıldığında adeta öldüğünü hisseden bir şair gibi gelincik çiçeği de o andan sonra yaşamaya devam etmezmiş. Kırmızı yapraklara sahip olan gelincik çiçeğinin yaprakları o kadar ince ve yumuşak dokuluymuş ki hassas kalpli bir insanı tanımlayabilecek en güzel çiçekmiş.
Her ne kadar kıpkırmızı yaprakları canlılığı sembolize etse de bu yaprakların üzerinde var olan siyah damarlı yapı sevgiden baskın gelen hisleri tercüme edermiş. Daha doğrusu insan hayatında yaşanılan hüznün, acının ve kederin aslında doğada yansıma bulmuş halidir diyebiliriz. Bazı çiçekler duyguları anlatmaya gerek kalmadan ifade edebilirler. Örneğin sevgiyi göstermek için gül alınması bunun en net göstergeleri arasındadır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutkunun binbir tonu | TAŞINDI
Teen FictionKemikli parmakları uyluklarımda geziniyordu, aralanan dudaklarımın arasından hızlı nefesler çıkarken gözlerim tahrik olmanın hissiyle kapandı. Öpüşmemiz için dudaklarımızın arasında milimler varken, pantolonumun üzerinden kadınlığımı avuçlamasıyla d...