Gözlerim iflas etmiş durumdaydı. Artık içime doğru ağlıyordum. Ahsa'ya tüm yaşadıklarımı anlatmıştım akşam üzeri evine tek başıma gelip umutsuzca iç çektikten sonra kendimi tutamayıp ağlamıştım. Hiçbir şey anlatmamak gibi bir seçeneğim kalmamıştı. Çoğu şeyi gizleneminin vermiş olduğu yorgunluğu artık taşıyamaz hale gelmiştim. Olanları anlatmakla doğru mu yoksa hata mı yapmıştım çünkü anlattıklarımın üzerine Ahsa hiç de güzel bir tepki vermemişti. Amir abi engel olmasa gecenin bir vakti onun kapısına dayanacaktı.
Sabah güneşi odayı aydınlatırken getirmiş olduğu bitki çayından bir yudum aldım. Mahzun bakışlarım yatak örtüsünün desenlerin de gezindi. Yorgunca nefes aldığımda odanın kapısı sertçe açılmıştı. Başımı çevirdiğimde onu görmemle kaşlarım çatıldı. Öfkeli bakışlarından anladığım kadarı ile Ahsa'ya söylediğimi öğrenmiş olmalıydı. Öfkeli bakışlarına karşılık nasıl baktığıma dair en ufak bir fikrim yoktu."Ahsa'ya ne anlattın.!"
"Dün yaşadığım her şeyi anlattım."
Öfkeli bakışları yüzümde gezindikçe yumuşar gibi olmuştu.
"Herşeyi... olayları nasıl bir çıkmaza sürüklediğini bilseydin bu kadar rahat olmazdın."
Umursamadım. Bakışlarımı evin tahta duvarına sabitledim.
"Makul bir açıklama yapmış olsaydın şuan bana bunları söylüyor olmazdın.Cevaplarını aldığına göre gidebilirsin."
"Sorduğun soruların cevabını alamaya alışık olabilirsin ama burada her sorunun cevabını istediğin zaman alamazsın! Aynı dünyadayız fakat burada ki yaşam senin bildiğin ve yaşadığın hayat gibi değil! Söylediğin bir kelime bile hayatının sonu olabilir. Sadece kendini düşünerek hareket ediyorsun!"
Bana bencilsin dedi. Şımarık bir kız çocuğu gibi davrandığımı ima etti. Farklı yaşam tarzına sahip olduğumuzu biliyordum ama burada aynı yaşam tarzını paylaştığımızı düşünmüştüm. Yanaklarımdan süzülen yaşı görmediği için silme gereksimi duymadım. Suçsuzken beni suçlu duruma düşürmüştü. Ne yapmaya çalışıyordu her ne yapmaya çalışıyorsa gayet başarılıydı.
"Yine kendi açından bakıp kararını ver fakat dün söylediklerimi onaylayarak yeterince açıklayıcı olduğunu da bil."
Birkaç saniye sonra kapanan kapıyla gittiğini anladım. Bir kez daha beni harabeye çevirip gitmişti. Yüreğim daha ne kadar kaldırabilirdi onun tarafından hiç sayılmayı. Aşık olmak insanı bu denli zavallı biri mi yapıyordu.Sevmenin bedeli bu kadar ağır mı oluyordu? Kırgın bakışlarım oda da gezindi. Ne yapacağımı bilmez halde öylece bakıyordum.
Oturma odasından gelen seslerle odanın kapısını araladım."Seni de Hamza ve Said gibi kaybetmemi istiyorsun! Beni sonsuz bir acıya hapsedip bir başımamı bırakacaksın!"
Ahsa'nın sesi sitemden ziyade hüzün barındırıyordu. Aynı candan aynı kandan olan erkek kardeşleri de Akadistan'nın özgürlüğü için şehit olmuşlardı. Oturma odasını kaplayan suskunluğu yine Ahsa bozdu.
"Beni geçtim karının suçu ne? Böyle bir risk alarak onu ve hepimizi nasıl bir çıkmaza sürüklediğinin farkında mısın? Sakın tüm bunları bizi korumak için yaptığını söyleme !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZÂNİ
SpiritualAkan kanı hissedebiliyordum. O akan kanın bütün bedenime bir hastalık gibi yayıldığını. O kadar zorla gülümsedim ki, dudaklarım kanadı ama o görmedi. Sessiz bir gülüş dudaklarından firar ettiğinde bu gülüşü canımı yakmıştı. ... Bu çoğrafya umutla h...