YANILGI

202 25 0
                                    


Tabağım da ki yemekle bakışmak hiç adetim değildi. Ne yazık ki son zamanlarda benim için bir ritüel olmuştu. Karşımda oturmuş dikkatle yemeğini yiyen o adamla sayısız yemek yediğimiz anlardan birini yaşıyordum.

"Kanını akıtırım" diyen adam ile karşılıklı yemek yiyordum. Biri bana bunları yaşayacağımı söyleseydi.
"Ne güzel senaryo yazıyorsun"derdim.
İnanılır gibi değildi.

Yemek yemesinde bile bir düzen ve vakarlılık vardı.

"Beni öldürmeye bile kalkışmadın?"

O yemek yerken konuşmazdı ki.

Sanki başka biri daha varmış gibi "Ben mi?" diye bir soru yöneltmiştim.

Sırf beni suçlu yerine koyduğu için onu öldürmeye kalkışacağımı mi düşünmüştü. Birini öldürmek mi?
Bu düşünce aklımın ucundan bile geçmemişti. Hem Allah'ın verdiği canı  ondan başka kim alabilirdi ki?
Durgun çehresi inanmıyormuşcasına beni süzüyordu.
Sanki güzel bir fikirmiş gibi konuştum.

"Birini öldürme fikri hiç aklıma gelmemişti. Hem sizi neden öldürmeye kalkışayım ki?"

Tek kaşı havalandığında çatalını masaya koymuştu.

"Fazla mı masumsun yoksa çok iyi rol mü yapıyorsun Ahu gözlü kız?

Ne!
Ahu gözlü kız mı?
Biran yutkunamadım, masada su da yok, bir yudum alsam çok iyi gelirdi.
Sakin ol Nur!

Beni öldürmeye kalkıştığı ve suçlu olduğumu düşündüğü için doğal olarak benimde onu öldürmem için bir teşebbüste bulunmam gerekiyordu.
Bunu düşünmesi çok normaldi.

"Suçsuzum, o yüzden de masumum gerçekler er ya da geç ortaya çıkar."

Tabağında ki bakışlarım tekrar karanlık girdaplarını bulmuştu.

"Gerçek, belki de senin sonun olacak."

"Kimse kimsenin sonunu bilemez. Sizde benimkini."

"Doğru tespit, ama benimki sadece bir varsayım."

Varsayımmış!

Bakışlarını hâlâ üzerimden çekmemişti. Bu durumun beni fazlasıyla rahatsız etmesine rağmen bitirmeye çalıştığım tabağımdan bir çatal aldım.

"Benden korkuyorsun Nur Barlas."

"Ne kadar korkutucu olduğunuzu bilmeniz ne güzel."

Sanki söylediklerim hoşuna gitmiş gibi sert yüzüne yumuşak bir ifade yayıldı.
Ayağa kalktığında tabağını tezgaha koyup tekrar bana döndü.

"Gerçek ortaya çıkana kadar korkmaya devam et!"

Sanırım bu bir uyarıydı. Umursamadım.

"Gerçek ortaya çıksında geriye sadece benim korkmam kalsın."

Tabağını yıkayıp mutfağın penceresinden dışarı bakmaya başlamıştı. Düşünceli duruyordu.

"Yemeğini bitirmelisin, gerçi sen bitirine kadar bayatlarlar."

Bu adamda gerçekten başka bir şey vardı. Her zaman "Yemeğini ye!"derdi ve yemek boyunca kurduğu cümle sadece bundan ibaret olurdu.
Dayanamayarak konuştum.

FİZÂNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin