3.BÖLÜM 'HASTA'

163 18 2
                                    

Korku, endişe ve acılar. Şuan o kadar çok duygu yaşıyorum ki ne anlatacak satırlarım, ne de söyleyecek gücüm var. Karanlık bir dünyada kimseyi görmeden yaşamak nasılsa, bende öyle yaşıyorum işte. Gözümün önünde öyle büyük bir perde vardı ki iyiyle kötüyü seçemez oldum ve sanki inadıma kötüye gidiyordum. Tıpkı anneme gittiğim gibi. Babam öldüğünde anneme gitmiştim. Yarım kalan sevgiyi onda bulmak istemiştim. Annemdi işte, kokusu bir ayrı güzeldi. Bana sevgisini göstermese bile biliyordum beni sevdiğini, gözlerinde görüyordum. Ama ne oldu anlamadan onunla yaşamaya başladıktan yaklaşık bir yıl sonra çok değişti. Eve bir kaç saat geç gelsem merakından ölen kadın, beni evden kovmaya başlamıştı. Aslında alışmıştım. Tıpkı şuan olduğu gibi, karanlık bir odada, duvar dibinde, ciğerlerim parçalanırcasına ağlama alışmıştım. Kabus görmüştüm. Buna kabus demesi saçma olurdu kabusun boyut atlamış haliydi. Tanrım, o neydi? O kadar gerçek duruyordu ki, kan kokusunu hissetmiştim. Çığlık atarak uyanıp bu duvar dibine çökmüştüm. Başımda dayanılmaz ağrı, boğazımda yanma vardı. Hasta olmaya meyilli bir bünyem yoktu, sabaha iyi olurdum hep öyle olmuştu çünkü. Oturduğum yerden kalkıp yatağıma yattım. Gözlerimi kapattım uyumaktan başka yapacak birşeyim yoktu.

Sabah alnımda bir elle uyandım. Gözlerimi zorlukla açtım. Yargın başımda eliyle alnıma bastırıyordu. Onun yüzünü görünce sinir katsayım yine arttı. Bir çocuk gibi küsmek istemiyordum ama dün yaptığına da kayıtsız kalamazdım değil mi? Ayrıca çok uykum vardı uyumak istiyordum. Yargın'ın elini tutup yavaşca geri attım.
"Ateşin var bakmama izin ver"

"Doktor musun?" dedim dalga geçer bir sesle.

"Hayır ama bir doktor adayıyım" deyince şaşkınlıktan bir şey diyemedim. Gözümün önüne beyaz önlüklü ameliyata giren bir Yargın geldi. Doktor olmak için fazla yakışıklıydı.
"Tıp mı okuyorsun?" sorduğum sorunun saçmalığını iş işten geçince anladım. Yargın yüzüne alaycı bir gülüş ekledi. O da anlamıştı sorunun saçmalığını. Bakmasına izin verdiğimde ateş ölçerle bakmıştı. Sıcak çorba içirip ilaç vermişti. Ama ateşim onca şeye rağmen düşmeyince soğuk suyla yıkanmaya zorladı. Karşı gelmek istemiştim ama başarılı olamadım. Zar zor banyoya girdim.
Yeşil ambalajlı şampuanı alıp saçıma sürdüm. Ferahlatıcı bir kokusu vardı. Bir defa saçımı yıkayıp iyice duruladım. Üzerime havlumu alıp odaya gittim. Tam giyinmeye başlayacaktım ki kapı hızla açıldı. Yargın elinde asker yeşili bir kazakla odaya girmişti. Kazağı yatağa atıp gitmek üzereyken benim kazağım olmadığını fark ettim.
"Hey bu benim kazağım değil!"
"Kıyafetlerine baktım hepsi fazla ince. Onu giy." sinirden yumruklarımı sıkmaya başladım. Bir kızın çantası açılıp bakılmazdı.
"Sen benim kıyafetlerime..." gerisini getiremedim. Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştım. Beni odaya kapatıyor. Çantamı kurcalıyor. Yargın'a baktığımda sinsice gülümsediğini gördüm. Eğer o kasları olmasa ona yumruk atardım. Kapıdan çıkmadan önce bu kez o konuştu.
"İç çamaşırların güzelmiş"

Yargın'ın verdiği kazağı giyip altına siyah taytımı da giymiştim. Ev sıcak olmasına rağmen soğuk geliyordu bana. Üzerimde duran kahverengi battaniyeye daha sıkı sarılıp, akan burnumu sildim. Karşımda televizyon çalışıyordu fakat benim dikkatim onda değilde, dışarıda yağan kardaydı. Usulca öyle güzel yağıyordu ki hasta olmasam çıkar oynardım. Küçük bir çocuk gibi yere yatıp gökyüzünü izlerdim, soğuktan donacağımı bilsem bile bunu yapardım. Ayağa kalkıp salondan çıktım. Tuvalate gitmek istiyordum. Tuvalete girip aynaya baktım. Kahverengiye yakın kumral saçlarım kıvırcıklaşmış at kuyruğu yaptığım için hoş görünüyordu. Gözlerim baygın bakışlarla süslenmiş ve kızarmıştı. Cildim çok solgundu açıkçası umurumda değildi solgun olup olmaması. Saçımı daha düzgün yapıp tuvaletten çıktım. Koridordan mırıltılar geliyordu. Mutfaktan olduğunu düşünüp mutfak kapısına yaklaştım. Yargın telefonla konuşuyordu. Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla sinirliydi. Siyah saçları dağılmıştı. O tapılası yüzü sinirden renkten renge giriyordu.

"Ona zarar vermeyeceğim bunu sende biliyorsun. Bana yardım etmesi lazım" karşı tarafı dinledi. Kaşları daha da çatıldı. Yumruklarını sıkıyordu.
"Özgür, o gün anlattığım kıza en çok benzeyen bu. Kumral dedim gidip esmer bir kız alırsam çok fazla dikkat çekerim." karşı tarafı dinledi. Gözleri bir yere daldı. Kısa süre sessiz kaldı.
"Çünkü bu kısa süre içinde Evren beni mutlu eden tek kişi" 


SOKAK GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin