Krem rengi ahşap masada duran, üzerinden duman çıkan kahvemi alıp odaya çıktım. Duvarı boydan boya kaplayan cam kenarına oturup dışarıyı seyretmeye başladım. Işıklı İstanbul manzarası oldukça güzeldi. Yargın hastaneden çıkalı birkaç gün olmuştu. Beni, bizi o kadar korkutmuştu ki arada aklıma gelince gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Ona bir şey olacak diye korkuyordum. Beni yalnız bırakacak diye çok korkuyordum. Uzun zaman sonra kendim hariç birisi için korkuyordum. Korku içimi kemiriyordu. Elimle gözümü ovuşturup, esnedim. Uykum gelmişti ama Yargın gelmeden uyumakta istemiyorum. Yanımda duran mindere başımı koyup uzandım. Gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı ve uyku tüm bedenimi esir almak üzereydi. Ayağa kalkıp yatağa yattım. Üzerimi örtmeme bile gücüm kalmamıştı ki uykum gelince zaten her şekilde uyuyan bir kişiliğim vardı. Gözlerimi tekrardan kapayıp uykuya daldım.
Gece kapı sesiyle gözlerimi araladım. Arkadan bir el belime dokunduğumda korkuyla arkamı döndüm. Hızlı nefes alışverişlerim odaya ses katıyordu.
"Korkma benim" Yargın'ın sesi korkumu süpürürken bana sarılan eline kaşlarımı çatarak baktım.
"Neredeydin?" derin bir nefes alıp saçlarımı okşamaya başladı.
"Dışarıda işlerim vardı." bir an duraksadı "Seninle uyusam sorun olur mu?" çocuk gibi sorduğu soru beni gülümsetmişti. Başımı hayır anlamında salladım. Yargın'a arkamı dönüp gözlerimi kapadım. Elini belimden karnıma doğru getirip beni kendine çekti. Karnımda duran elini tutup uzun zaman sonra rahat bir şekilde uykuya daldım.
Telefonumun zil sesini duyduğumda hızla elime aldım. Yargın sabahtan beri yoktu ve ne zaman arasam açmamıştı. Abartıyor olabilirdim ama korkuyordum. Mesajın ondan olduğunu umarak hızla kilidi açtım. Yargın'dan geldiğini görünce içime dolan korku gitmişti.
'Yarım saat içinde konum attığım yerde ol' ardından bir mesaj sesi ile konum gelmişti. Okuduğumda ise İstanbul'un çıkışında ormanlık bir alan olduğunu fark etmiştim.
Siyah montumu alıp üzerime geçirdim. Evden çıktığımda ise taksi bulmanın zorluğunu çekiyordum. Yoldan geçen taksiyi durdurup hızla içeri girdim. Adresi söyleyip heyecanımı bastırmaya çalıştım. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra küçük bir evin önünde durduk. Krem rengi duvarları eve sadelik katarken siyah pencereleri güzel görünmesini sağlıyordu. Taksiye ödemeyi yapıp evin kapısına doğru ilerledim. Zili çaldığımda hoş bir melodi sesi kulağıma ulaşmıştı. İçeriden gelen ayak seslerini duyduğumda derin bir nefes alıp kendimi toparladım. Kapı yavaşça açılınca Yargın'ın yüzüyle karşı karşıya kaldım. Çekingen adımlarımla içeri geçerken bir yandan da salona göz atmayı unutmamıştım.
"Neden beni bu eve çağırdın?" salonda duran gri koltuklar dikkatimi çekince yakından bakmak adına salona giriş yaptım. Beyaz duvarlar salona sadelik katarken aynı zamanda siyah halılar da görünümünü tamamlıyordu. Siyah halılar, gri koltuklar ve beyaz duvarlar renk geçişini andırıyordu.
"Yeni evimiz" dediğinde gözlerimi gereğinden fazla açarak ona baktım. Ne yani bu evde sadece Yargın ve ben mi yaşayacaktık? Kalbim bu gidişle bu kadar heyecana dayanamayacak gibiydi.
"Evlilik yalanımız süresince bu evde ikimiz yaşayacağız. Yalan bittiğinde ev senindir" söylediği cümle beynimin içinde yankılanırken içimden birkaç kere tekrar ettim. Şaşkınlıktan açılan gözlerim normal haline dönerken kaşlarım çatılmaya başlamıştı.
"Senden ev istemedim veya herhangi bir şey " konuşmak için ağzını açtığında onu durdurup sözüme devam ettim. "Bana yardım ettin, onun karşılığında sana yardım ediyorum. Eğer bir şey isteyecek olsaydım daha önce isterdim. Bu evde yaşarım ama yalan bittiğinde giderim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOKAK GÜZELİ
Teen FictionEvren ve Yargın, Küçük bir karşılaşma onların başlangıcıydı. Sırlar vardı, yalanlar, tutkular ve arzular. Ölüm vardı kimsenin bilmediği, acılar vardı iki gencin peşini bırakmayan. Aşk vardı yalanların üstüne kurulan saf bir aşk vardı. Fakat yal...