14.11.2023
Leya'dan:
Ninjalar potansiyelini bulduğundan beri bir kaç hafta geçmişti.Kai ve Lloyd dışında diğerleri daha güçlerimi öğrenmemişti.Şimdi de köprüde son diş bıçağını konuşuyorduk ve babam da yanımızdaydı.Lloyd ve babam güzel anlaşıyordu fakat ben ona hala alışamadım.Ne zaman yanıma yaklaşmaya çalışsa ondan kaçıyordum.
-Bir dakika,neden Pythor'un son diş bıçağını almasını engellemeye çalışıyoruz,onun yerine ilk üçünü almaya çalışsak.
-Lloyd haklı, Pythor hepsini yanında taşıma riskini göze alamaz.Dördüncüyü almaya giderken diğerlerini saklamış olmalı.
-Bu çok doğru,Leya ve Lloyd doğru söylüyor.
-Nasıl aklıma gelmedi?
-O kadar kolay olamaz.
-Kolay mı,benim algoritmalarım diğer üçünü almanın daha tehlikeli olacağını söylüyor.Pythor kesin onları en iyi generallerine emanet etmiştir.
Kai heyecanla zıpladı.
-Sonunda onlarla savaşabileceğim.
-Diğer üçünü çalabilirsiniz ama yerini bilmiyorsunuz.
Usta Wu iç çekti.
-Her ne kadar bunu söylemek istemesem de Garmadon doğru söylüyor.Son birkaç haftadır hiç yılan görülmedi.Nasıl hareket ediyorlar?Adeta hayalet gibi hareket ediyorlar.
-Ya da yılan gibi.
Nya,Ninjago'nun yer altı haritasını açtı.
-Peki ya yer üstünde değilde yer altında olsalar.
Kai eliyle haritanın ortasını gösterdi.Orada bir sürü kırmızı nokta vardı.
-İşte burada olabilirler.
-Bu işaretler nedir?
-Yer altında bulunan yeni kazılmış yerler ve burası daha önce yoktu.
-O zaman plan basit yarın oraya gidip,baskın düzenliyoruz ve diş bıçaklarını alıyoruz.
-Aynen öyle
Ertesi gün bir milyon basamak dağının önüne geldik.Onlar dağın içine girerken Lloyd,ben ve babam da gemide kalacaktık. Üçümüz de köprüye geçtik.Lloyd mutfağa gidince Garmadon köprünün tuşlarına basıp,bazı bilgileri aktarmaya başladı.Tam bu sırada Lloyd geldi ve şaşkınlıkla babama bakmaya başladı. Açıkçası ben onun böyle bir şey yapmasını bekliyordum ama o tabiki beklemiyordu.
-Baba sen ne yapıyorsun, onların bilgilerini çalıyor musun?Arkadaşlarım Ninjago'yu kurtarmak için canlarını tehlikeye atıyor ve sen çıkar sağlamak için onların arkasından iş çeviriyorsun.
-Çok üzgünüm evlat ama elimde değil.Yılan beni ısırdığı zamandan beri kanımda bir şeytan dolaşıyor.
Kafamı iki yana salladım ve kitabı masaya bıraktım.
-Her zaman ki gibi yine aynı bahane.Sen bizi bırakıp gitme sebebin de ısırılmış olman değil miydi?
-Leya biliyorsun ki bu konuyu konuşmuştuk.
-Evet ama biz daha altı yaşındaydık ve ne annemiz vardı ne de babamız.Altı yaşındaydık ve ben kardeşime bakmak zorundaydım.Çünkü o daha ne olup,bittiğini anlayabilecek kapasite de değildi.Aradan dört sene geçmiş ve sen karşımıza geçip aynı bahaneleri tekrardan mı kullanıyorsun?Söylesene beni gerçekten kurtarmak için mi geldin yoksa altın silahları almak için mi?
-Altın silahları ne kadar istediğimi biliyorsun ama siz ikiniz de benim için çok değerlisiniz.
Aynı şeyler falan,filan
-Neden şimdi gitmiyorsun?
Şaşkınlıkla bana baktı.
-Ne?
-Doğru duydun,altın silahları almana gerek yok her nereden geldiyse oraya git.
-Gerçekten ikiniz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Lloyd tepki vermedi.O muhtemelen babama alışmıştı ve şu anda gitmesini istemiyordu.
-Lloyd'u bilmem ama ben öyle düşünüyorum.Altı yaşında iki çocuğunu da nasıl yalnız bırakıp gitmişsen eğer,şimdi de öyle git.
-Böyle düşünüyorsan,gideyim.
Gitmeden son kez bana baktı ve gitti.Acaba olması gerektiğinden çok fazla mı tepki gösterdim.Bu sırada bilgisayardan ses geldi.
-Çocuklar beni duyuyor musunuz?
-Evet Nya,seni duyuyoruz
-Yardıma ihtiyacımız var?
-Size nasıl yardımcı olabiliriz?
-Garmadon nerede?
Lloyd ile birbirimize baktık.Konuşmayacağını anlayınca söze girdim.
-Ona gitmesini söyledim çünkü sizin bilgilerinizi çalmaya çalışıyordu.
Kai şaşırmamış bir ses tonuyla tepki verdi.
-Aman ne büyük sürpriz,size o adamdan söz etmiştim ama beni dinlemediniz.
-Birazdan yardıma geliyoruz.
Lloyd odaya gidip,geldi.Üstünde Yeşil Ninja kıyafeti vardı.Benimkisini de elinde tutuyordu.
-Neden bunları giyiyoruz?
-Çünkü biz en önemli Ninja'larız unuttun mu?
-Her neyse,sen bu kıyafeti giyebilirsin ama ben giymeyeceğim.Üstümde ki zaten ninja kıyafetine benziyor.
Genellikle üstüme mor renkte şapkası olan tişörtler giyerdim.Bu isteğim dışında oluyordu tabiki.
Gemiden inip,dağın üstüne atladık.Ardından sessiz bir şekilde içeri girdik.Daha çok ben sessiz gibiydim.Lloyd bir anda merdivenlerden aşağı koşmaya başladı.
-Lloyd bekle,hey dikkat et!
Daha lafımı bitirmeden merdivenden inerken ayağı takıldı ve bütün merdivenleri yuvarlanarak indi ve tüm yılanların önüne düştü.
-Bu canını acıtmış olmalı.
-Yeniden karşılaştık Pythor, Ninja'ları serbest bırak çünkü seni halkının önünde perişan edecek bir Yeşil Ninja var.
Yılanların hepsi gülmeye başladı.
-Öylemi peki bunu hangi orduyla yapacaksın bakalım?
Ben sessizce aşağı inip,Ninjaların bulunduğu kafesi açmak için ilerliyordum.
-Yumruklarımdan oluşan orduya ne dersin?
Yılanlar hala gülüyordu.Bir anda babamın sesini duydum.
-Birde bu ordu var.
Kafamı kaldırdığım zaman babamın yanında iskelet ordusu duruyordu.Onları nereden bulmuştu ki?Efsaneye göre yıllar önce altın silahları ele geçirmek için onlara ihanet etmişti.
-Burada Ninjago'yu tehdit edebilecek biri varsa o kesinlikle benim.
-İskelet ordusu mu?Yıllar önce onlara ve SamuKai'a ihanet ettin.
İskeletlerden biri bağırmaya başladı.
-Çünkü herkes yılanlardan nefret ediyor.
İskeletler gülmeye başladı. Gerçekten,nereye düşmüştük biz böyle?
-Saldırın
İki tarafta birbirine saldırmaya başladı.Tam Ninjalar asit suyunda ezilecekken onların kapılarını açtım.
-Sizi kurtaracağımı söylemiştim.
-Başla Ninja,başla!
Ben iki tane yılanla dövüşüyordum.İskeletlerden biri gelip,bana yardım etti.
-Teşekkürler.
-Rica ederim,sen Garmadon'un kızı olmalısın.
-Evet, neden ki?
-Onun çocuklarını hep merak ediyorduk,sonunda tanışma fırsatımız oldu,ben Jinx.
-Memnun oldum.
Jinx ile beraber bir kaç yılan ile daha dövüştük.Tam bu sırada Pythor diş bıçaklarını alıp,kaçacakken önüne bakmadığı için Cole'a çarptı.
-Bir yere mi gidiyorsun?
-Eyvah.
Cole dört diş bıçağını Pythor'dan aldı fakat Pythor yine görünmez olup kaçtı.
-Nereye gitti bu?
-Kimin umurunda,hadi çıkalım buradan.
Biz giderken iskeletlerden biri bize bağırdı.
-Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama "Başla Ninja,başla!"
Gemiyi de alıp,oradan ayrıldık.Akşam üstü babam eşyalarını topluyordu.Lloyd merakla ona baktı.
-Gidiyor musun?
-Siz burada güvende olacaksınız.Hem Ninjalar diş bıçaklarını aldı ve artık bana ihtiyaç kalmadı.
-Sana ihtiyacım var ama gitmen gerektiğini biliyorum.Şunu unutma,tekrar karşılaştığımızda seni yenilgiye uğratmak için her şeyi yapacağım.
Babam, Lloyd'un saçlarını okşadı ve güldü.
-Bende,senden bunu beklerdim.
Daha sonra benim yanıma geldi ve saçlarımdan öptü.
-Bana hala alışamadığını biliyorum ama seni çok sevdiğimi unutma kızım.Sizi yeniden yalnız bıraktığım için üzgünüm.
-Gitmene gerek var mı?
-Kendi yaşadığım yere geri döneceğim.
-Tekrar karşılaşır mıyız?
-Kesinlikle...kesinlikle karşılaşacağız.
Daha sonra benden uzaklaştı ve eline çantasını alıp,kapıya ilerledi ve açtı ardından bize baktı.
-Evlat,siz ikiniz iyi birer çocuklarsınız.Yakında harika birer kadın ve adam olacaksınız.Karşı taraflarda olmamıza rağmen,sizinle gurur duyuyorum.
Bizimle gurur duyuyordu, sanırım uzun zaman sonra duymak istediğim en iyi cümle buydu.Lloyd, Garmadon çıkacakken seslendi
-Hey,bekle eğer bir şey olursa diye sana Jay'in planörünü vereyim.
Lloyd dolaba ilerledi.Babam bana bakınca göz göze geldik ve ikimiz de gülümsedik.Beklemeyeceğini çok iyi biliyordum.Kapıyı açtı ve odadan çıkıp,gitti.Lloyd ise planörü eline alıp,arkasına döndüğünde gittiğini gördü ve sadece arkasından baktı.
-Hoşçakal baba...hoşçakal.
Yanına ilerleyip,elimi omzuna koydum.
-Hadi gel,diğerleri ne yapıyor bakalım.
Lloyd ile birlikte diğerlerinin yanına gittiğimizde dans ediyorlardı.Nya yeni bir elbise giymişti,kırmızı ona gerçekten yakışıyordu.Elinde içecekle yanımıza geldi.
-Gitti,değil mi?
Lloyd kafasını salladı.
-Hadi gelin,sizde meyve suyu için.Cole yaptı ve hiç fena olmamış.
Elindeki bardağı havaya kaldırdı.
-Garmadon için.
-Şerefe.
-Babama.
Hepimiz içtiğimiz içecekleri havaya kaldırdık.
-Yarın Meşale Dağı'na varınca bu bıçakları ateşe atacağız ve sonsuza dek onlardan kurtulucağız.Bu işi babanızın yardımı olmadan yapamazdık,onu özleyeceğim.
Lloyd ile birlikte gülümsedik.
-Bizde öyle,amca.
Ertesi gün Meşale Dağı'na doğru yola çıkmıştık.Yolda sürekli şimşekler çıkıyordu ve gemi sallanıyordu.Jay,Nya ve Kai ile beraber yemek masasındaydık. Onlar bir şeyler yiyor bense karnımın ağrısını dindirmeye çalışıyordum.
-Leya sen iyi misin?
-Evet,Biraz karnım ağrıyor.
-Leya benimle mutfağa gelir misin?Sana ilaç vereyim.
-Tabiki gelirim.
İkimiz de mutfağa gittik.Ben onun ilaç aramasını beklerken,tezgaha yaslandım.Arka arkaya birkaç kez hapşurdum.
-Çok yaşa,muhtemelen grip oldun.
Sabah yağmurun altında güçlerimi ve odaklanmamı geliştirmek için güverteye çıkmıştım ve çalışmıştım.Muhtemelen iki saatten fazla durmuşumdur.
-Bir dakika sabah yağmurun altında antrenman yapmıyormuydun sen?Özellikle kimse dışarı çıkmasın diye uyarmama rağmen.
-O konuda aslında...
Bir anda elime sıcak su torbasını tutuşturdu.Ardından grip için birkaç ilaç verip,bana suyu içirdi.Daha lafımı bile bitirememiştim.
-Her neyse hadi gel,diğerlerinin yanına gidelim.
Jay ve Kai'ın yanına geri geldik.Cole'un yüzü yemyeşil olmuştu.
-Cole,miden mi bulanıyor?
-Hem de çok fena.Lütfen bana yemekten bahsetmeyin.
-Şu sülüklü sandviçten mi bahsediyorsun?
Cole koşarak lavaboya gitti.Jay kendi kendine gülmeye başladı.
-Yeşil demişken,Lloyd Garmadon'un Yeşil Ninja'ya dönüşeceğini kim tahmin edebilirdi ki?
-Haklısın, başlarda çok yaramaz bir çocuk olduğu için ilerde gelmiş geçmiş en iyi Ninja olacağına inanmak zor.
Kai bir anda yalandan öksürmeye başladı.
-Nerede o küçük haylaz?
-Aşağıda antrenman yapıyor ona çalışması gerektiğini söyledim,çünkü hiç bir şey bilmiyor.
-En azından sen öğreniyorsun?Onu da sen çalıştırırsın.
-Bakarım,daha Spinjitsu'yu öğrenemedim.
-Yakında Leya,çok yakında.
Bir kaç saat sonra Meşale Dağı'nın tepesine gelmiştik,Ninjalar diş bıçaklarını ateşin içine atacaklardı.Bir anda hiç beklemediğimiz bir şekilde gemi yana doğru kaymaya başladı.
-Neler oluyor?
Amcam tam aşağı düşecekken Ninjalar onu tuttu.Tam bu sırada mikrofondan Lloyd'un sesini duyduk.
-Pythor gemide!
Arkama baktığımda Pythor vardı.Pythor gelip diş bıçaklarını yerden aldı.
-Yardım edemediğim için çok üzgünüm,ama gerçekten çok acelem var.Serbest bırakmam gereken biri varda, görüşürüz.
Tam bu sırada Pythor'un karşısına çıktım.
-Yine mi sen?
-Kesinlikle
Duvara doğru koşup,havaya zıpladım ve yüzüne ters tekme attım.
-Gözlerim,sen şimdi görürsün.
Tam koşup,yüzüne yumruk atacakken,Pythor ayağımdan tutup beni bir köşeye fırlattı.Kuyruğu ile kafama tahtalardan birkaç tane attı.Ayağa kalkacakken kuyruğu ile kafama tahtalardan birkaç tane atınca kafama geldi ve kalkamadım.Çünkü tahtalar hem canımı acıtmıştı hem de kenarlarında çiviler vardı.Hareket ettiğim anda boğazıma biri saplanabilirdi.Bu sırada Lloyd elinde sopayla geldi.
-Dur bir dakika,nereye gittiğini sanıyorsun?
-Artık bu klişe oldu değil mi?
-Klişe mi?
-Bu yaşta bir çocuk bunu anlayamaz tabi.
-Hayır,ben o kadar küçük değilim.
Lloyd elindeki sopayla ona saldırmaya çalıştı.
-Kaba kuvvet,temel bilgi yok,ayaklar çalışmıyor.Kardeşin bile senden daha iyi dövüşüyordu, gerçekten beni yenebileceğini mi sanıyorsun?
-Seni yenmeye çalışmıyorum,sadece destek ekip gelene kadar oyalama taktiğini uyguluyorum.
Samuray'ın robotu gelip, güverteye indi.Eğilip kılıçları almaya çalıştı ama çok uzundu ve bu sayede Pythor bir şekilde aradan sıyrılıp kaçmıştı. Bu sırada Ninjalar tam aşağı düşecekken Lloyd, Samuray'a seslendi.
-Nya onları kurtarmayı unutma.
Samuray yani Nya, gidip onları kurtardı ve buraya getirdi.Çivilere dikkat ederek konuşmaya çalıştım.
-Çocuklar,acaba gelip bu tahtaları alsanız mı? Hareket ettiğim anda çivilerden birkaç tanesi bana zarar verecek gibi görünüyor.
Zane ve Cole yanıma geldi.
-Üzgünüm seni görmemişim.
Zane ve Cole dikkatli bir şekilde tahtaları üzerimden aldılar.
-Teşekkür ederim.
-Şimdi Pythor'un peşinden gitmeliyiz.Lloyd sen gemide kalıp,arkamızdan gemiyle gelirsin.
-Peki ya ben?
-Sen de güçlerinle bize yardım edebilirsin?
-Kai,o daha potansiyelini bulmadı.
-Şey,evet ama dövüşebilir değil mi?O yüzden Cole'un yanında gitsin.
-Bana uyar,sırtıma tutun Leya.
Cole'un sırtına tutundum.
-Ebelemece oynamaya ne dersiniz?
-En sevdiğim oyundur.
Cole ile beraber aşağı atladık.Sırtına tutunduğum için altın silahlar arabaya dönüşünce arka koltuğa geçtim ve Pythor'un peşinden ilerlemeye başladık.Bir treni durdurmuşlar ve içindeki insanları indirip kendileri binmiş bir şekilde ilerliyorlardı.Birden vagonun tepesine birkaç yılan çıktı ve treni ısırıp,yılan şekline benzettiler.Tren yeşil renkteydi ve hatta arka tarafında kuyruğu bile vardı.
-Nedir bu kamyon mu?
-Kamyon değil,hareketli bir savaş kulesi.
Jay ile Kai kendi aralarında tren ile ilgili şakalaşırken,Cole trenin arkasına doğru ilerledi ama trenin kuyruk kısmı birkaç kez bize saldırmaya çalıştı.
-Dikkat edin,o şeye nasıl yaklaşacağız?
Ardından trenin kenarlarından ve içinden ateş edebilen yılanlar çıktı.Ateş edenler Jay ve Samuray'ı hedef almışlardı ve onlarda uçarak kaçıyordu.Trenin içinden çıkan küçük motosikletler arabanın iki tarafına da geçip,arabayı patlatmaya çalışıyorlardı.
-Cole şimdi ne yapacağız?
-Bilmiyorum,üst kapaklar açılmıyor ki çıkıp dövüşebileyim.Kai,Zane biraz yardım fena olmaz.
-Biz de uğraşıyoruz ya hani.
Arkaya doğru baktığımda kendi motorlarını sürerken bir yandan yılanlarla uğraşıyorlardı.Kai ile göz göze geldik,ne demek istediğini hemen anladım. Güçlerimi kullanmamı istiyordu,bende hayır anlamında kafamı iki yana salladım.Kai kulaklıktan bana seslendi.
-Leya denemen gerekiyor.
-Herkesin içinde yapamam Kai.Bunu en iyi sen biliyorsun.
-Çocuklar siz neden bahsediyorsunuz?Her an ezilebiliriz.
-Leya hiç birimiz size yardım edemiyoruz.
-Peki,bana birkaç saniye ver.Bunu yapabilirim.
Sanki yanımızda ki iki motorun da yana doğru kaydığını hayal ettim.Gözlerimi açtığımda ellerimden mor renkte ışık çıkıyordu.İki motora da bakıp ellerimi yana doğru uzattım ve taşlara doğru ittirdim.
-Leya bu da neydi?Gözlerin, ellerin ve motorlar neden mor renkteydi?
-Usta,yoksa o bu yaşta potansiyelini mi buldu?
-Hayır,o daha önce hiç kimsenin sahip olmadığı farklı bir güce sahip,telekinezi.Aynı güç babasında da vardı.
-O güç de nedir?
-Eşyaları veya insanları herhangi bir şekilde dokunmadan hareket ettirebilmesine telekinezi deniyor ve siz ikiniz bunu bana neden söylemediniz?
Burnumda bir sıvı hissettim.
-Leya burnun kanıyor.
-Birde böyle bir yan etkileri var.
Cebimden bir peçete çıkarıp,burnuma tuttum.Neden bilmiyorum ama bu gücü kullanırken gerçekten çok zorlanmıştım.Belki de daha nasıl kontrol edebileceğimi bilmediğim için böyle oluyordu.
-Çocuklar bölmek istemem ama o treni yakalamamız gerekiyor,bu yüzden bu konuyu lütfen daha sonra konuşalım.
-Bir fikrim var.Jay,beni izle.Zane,araca yaklaşıp bize silahla vuran iki yılanı dondur.
-Tamam,yaklaşıyorum.
Zane o iki yılanı dondurup,vagonu ayırdı.Böylece bizden uzaklaşmış oldular.
-Tamam,aferin sana Zane.Hadi şimdi şu trene binelim.
Cole bana baktı.
-Sen dövüşebilecek misin?
-Denemekten zarar gelmez.
-Bana tutun.
Cole'a tutundum ve bir anda içinde bulunduğumuz araç tekrardan altın silaha geri dönüştü.Cole ile birlikte vagonlardan birinin üstüne atladık.Diğer ninjalar da bizim gibi yapıp,yanımıza geldi.
-Tamam,hadi ayrılalım.Ön tarafa en son gelen çürük ninja olsun.
-Hadi ama bende mi?
-Kesinlikle.
-Pekala.
Hepimiz başka vagonlara dağıldık.Ben,Cole ile birlikteydim.Arkama baktığımda üç adet yılan vardı.Ön tarafta da general yılanlardan biri.
-Sen arkadaki yılanlarla ilgilen ben bu generali hallederim.
-Tamamdır.
Ben arkadaki yılanlarla dövüşürken iki tanesi dayanamayıp camdan aşağı atladı,bir anda patlama sesi duydum.Arkama bakınca Cole'un altın silahı ile yere vurması ve yerin sallanması bir oldu.General yılan da dengesini sağlayamayıp,camdan düştü.Bir süre sonra Ninjalar ve amcam yanımıza geldi ama tren sallanmaya başladı.
-Neler oluyor?
-Bilmiyorum
Sallanma devam ederken Kai koşarak vagonun sonuna gitti.
-Bir vagon kaldı ve Pythor dört diş bıçağı ile o vagonu sürüyor.Peki ya ilk kim gidiyor?
Tam bu anda hızlı bir şekilde daha biz ne olduğunu anlamadan amcam karşıya geçti ve trenin en baş kısmını vagondan ayırdı.
-Usta,ne yapıyorsunuz?
-Benim kaderimde Pythor'la tek başıma yüzleşmek var.Sizin kaderinizdeyse,Lloyd ve Leya'ya göz kulak olmak.
-Bu onda saplantı olmaya başladı.Bu şeyden nasıl ineceğiz?
Biz daha nasıl gideceğimizi bulamadan tren çoktan bizden uzaklaştı.Bizim bulunduğumuz vagonda hareket etmeyi kesip,ilerlemeyi bıraktı.
-Bu iş gerçekten sıkıcı olmaya başladı.
Nya bunu dedikten sonra vagon birden hareket etti.Arkaya baktığımızda Lloyd geminin kanca kısmını trene takmış,ilerlemesini sağlıyordu.Kai ona seslendi.
-En hızlı şekilde Ouroboros Şehri'ne git.
-Emredersiniz kaptan.
Lloyd vagonu bir anda uçurmaya başlayınca tutunacak bir yer bulamadığım için tam aşağı düşecektim ki Cole beni tuttu.
-Dikkat et ufaklık,her zaman arkandayım.
-Teşekkür ederim.
Ouroboros şehrine gelince vagondan inip hemen şehrin içine doğru koşmaya başladık.Hava bir anda kararmıştı.Lloyd'da koşarak bizimle geldi.
Şehrin ortasına geldiğimizde yer sallanıyor ve taşlar aşağı doğru düşüyordu.Yerin altında ise kocaman iki göz vardı.
-Neler oluyor,bu yaratık da ne?
-Büyük yok ediciyi engellemek için bütün güçlerinizi kullanmanız gerekiyor."Bastırın Ninjalar,bastırın."
-Hayır,usta.
Hemen ardından yerin altından kocaman bir yılan çıktı ve amcam ve Pythor'u yuttu.
(...)
Efendim merhabalar,bugün bir bölüm daha bitirdim.Eğer devam etseydim diğer bölümün anlamı kalmazdı.Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.İyi okumalar =)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ninjago ve Leya
Science FictionBu hikayede ki tek fark benim eklemiş olduğum bir karakter olması ve bazı konuşmaları ona göre değiştirmem. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın,iyi okumaları =)