ruh eşi miyiz?

1.1K 99 153
                                    

"beomgyu gelme bence. acı çekiyorsun farkındasın değil mi?"

beomgyu elindeki kıyafetleri yatağına koydu, hoparlöre aldığı telefona doğru dönüp konuştu.
"soobin daha tam olmadım ve tetikleyecek bir şey yok etrafımda.
en fazla ne olabilir ki?"

soobin derin nefes alarak düşündü. konuyu değiştirmeye çalıştı.
"taehyunu uzun zaman sonra ilk defa göreceksin nasıl hissediyorsun, heyecanlı mısın?"

beomgyunun ağrıları vardı doğruydu ama taehyunu görecek olmanın heyecanıyla boy ölçüşemezdi ağrıları.

"en son 15 yaşındayken gördüm yani 3 sene olacak. çok heyecanlıyım. sence ruh eşini bulmuş mudur? nadir bir olay ama belki bulmuştur ne bileyim."

sonlara doğru saçmaladığını fark eden beomgyu soobinin oflaması ile onu göremesede göz devirdiğini anlamıştı.
"beomgyu sakat mısın? sürekli konuşuyorsunuz zaten. neden yalan söylesin sana ruh eşi hakkında? salak salak düşünme de gel artık. eski sevgilisinden kalan travmalarını alıcam götüne sokucam artık."

beomgyu soobinin haklı olduğunu biliyordu ama kıskançtı o arkadaşlarını paylaşmazdı. "kıskanç olduğumu biliyorsun, yeonjundan önceki sevgilinden nefret ediyordum. ıy hala tiksiniyorum sarı çiyan."

beomgyu kız gözünün önüne gelmiş gibi yüzünü buruşturup, titremişti. "hiç belli olmuyordu kanka sağol. kıza her seferinde 'saçlarını nerde yaptırdın? söylede gitmeyelim yanık yelloz.' dediğinden hiç belli olmuyordu. sağol"

beomgyu üzerine parfümünden bir kaç fıs sıkarken gururla gülümsedi. "pişman değilim." eli hızlıca masasındaki bastırıcıya gitti. fakat ilk defa değişiklik yapmak istedi. düşüncelerinin bulanıklığından soobinin kendisine seslendiğini bile fark edemedi. telefon kapanma sesi ile kendine geldi. hızlıca soobine geliyorum mesajı attıktan sonra geri masanın karşısına geçti. ya sadece ağrı kesici içip tüm acıyı çekip belkide kurdunile arasını düzeltecekti ya da bastırıcı alıp duygularını, zihnini, düşüncelerini ve tamamen kendisini kapatacaktı.

bu sefer doğru olanı yaptı.

hızlıca ağrı kesici içip aynada kendisine son bir kez bakıp dış kapıya doğru ilerledi. ağrıları dün başlamadan 2 tane ağrı kesici içmişti o yüzden şuanlık ağrıları çok değildi. tetikleyecek bir etken olmadığı sürece.

...

"oha beomgyu dede gelebilmişsin. buranın yolunu biliyor muydun sen ya? sakat niye geç kalıyorsun?"

beomgyu kainin kendisine attığı şaplak ile üzülürmüş gibi dudak büzdü. "anan beni çok seviyormuşta kanka. ayrılamadı maalesef."  kai göz devirip bir kere daha vurduktan sonra herkesin oturduğu masaya doğru ilerledi. beomgyu geldiğinde bir tek taehyun yoktu. yeonjun ve soobin özlem gideriyordu. 1 aylığına yurt dışına çıkmıştı yeonjun.

"ıyyyy etrafımda vıcık vıcık öpüşen çiftler görmek istemiyorum. soobin istifa."

soobin umursamadan yeonjuna doğru dönüp dudaklarına öpücük bıraktıktan sonra beomgyuya doğru döndü. "kes yersin şamarı şimdi."
beomgyu sandalyesinde geriye doğru kayarak somurttu. gelen garson ile herkes siparişlerini verip sohbet etmeye başlamıştı. dakat beomgyunun gözü kapıdaydı. bazen ofluyor, önündeki pastaya yumuluyordu. ağrı kesici etkisini kaybetmeye başlıyor olacakki ağrıları çoğalmıştı. fakat onu görmeden gidemezdi.

"beomgyu iyi misin?"

"iyiyim."

"iyi hissetmiyorsan git. daha sonra siz ayrı buluşursunuz, taehyuna açıklarız biz tamam mı?"

beomgyu elleriyle karnına baskı uyguluyordu. sıcaklamaya başlamış, soğuk soğuk terliyordu adeta. kaiye doğru dönüp konuştu.

"o tam olarak bilmiyor ki. bunun hakkında hiç konuşmadık. o gittikten sonra ilk defa kızgınlığa girdim."

kai sinirle beomgyuya döndü. "beomgyu ister kızgınlığın ağır geçsin ister hafif zor zamanlarda seni anlarız ve şu an zor durumdasın ve gitmelisin." fakat beomgyu inattı. kai oflayarak geri sandalyesine yaslandı. beomgyu ise eliyle karnını ovuşturuyor, pastasını yiyordu.

ani gelen sancı ile gözlerini sıkıca yumdu. "ben bir lavaboya gideceğim."
masadakilerin cebap vermesini beklemeden hızlıca ayağa kalkan beomgyu gittikçe artan ağrısı ve sıcak basması ile hızlı adımlarla lavaboya gitti.

içeride kimsenin olmadığını fark ettiği gibi lavabonun kenarlarına ellerini dayadı güç almak için. kızgınlığa girmişti. derin nefesler alıyordu ama nafile. soğuk terlemeleri bir anda ateş basmasıyla geçmiş, onun yerine ateş gibi yanıyordu öncekine zıt olarak. arada acı acı inleyerek bir eline karnına bastırıyor, yüzünü buruşturuyordu. bacaklarını birbirine sürtüp belki biraz olsun içindeki ateş diner umuduyla kasıklarını okşuyordu. ağlayacak gibiydi, gözleri dolu doluydu; ağlamamak için ısırdığı dudakları kabuk kabuktu.
tam bu anda belki acıdan bayılacağını veya masaya geri dönüp izin isteyip gitmeyi düşünüyordu.

ama öyle olmadı.

"beomgyu?"

"taehyun-ah!"

beomgyu taehyunun sesini duyduğu gibi dahada kıvranır oldu acı çekiyordu elbet ama acı yerine farklı arzular ile dolmuştu aklı. taehyun yavaşça beomgyuya yaklaştı. titreyen beomgyuyu düşmemesi için belinden desteklemek istedi. ikisi de o an derin bir acı hissetti. beomgyunun belini eli ile saran taehyunun ve taehyunun boynuna eline koyan beomgyunun başına o anda kimsenin aklına gelmeyecek bir şey oldu.

beomgyunun belinde sümbül, taehyunun boynunda orkide açmıştı.

"siktir ne ?"

"ruh eşi miyiz?"

...

TAM 3 GUN BAK TAM 3 GUN BOYJNCA ORURDUK ARKADASIMLA BUNLAR RUH ESİ OLDUGUNU NASIL ANLASİN DİYE KONSUTUK ÇİÇEKLE Mİ YOKSA GÖZ RENGİ İLE Mİ DİYE


YANLSILIKLA BÖLÜMÜ SİLİYODUM

omegaverse| taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin