Sizi beklettiğim için üzgünüm ama gerçekten ben bu ilham tıkanmasına çözüm bulamıyorum. Bu yüzden biraz zor bir bölüm oldu bu bölüm benim için.Umarım güzel olmuştur iyi okumalar dilerim boynuzlu meleklerimm.
######################################
Yağmurlu bir gün daha. Yağmurdan ıslanan bedenler evlerine sığınmak için koşuştururken Crowley ne yapacağını bilemez bir şekilde oturuyor arabasında.
Belki meleğin üzerine fazla gitmişti? Kim bilir belki de olması gereken buydu çünkü melek sürekli Crowley'den bir şeyler saklıyordu ve buna rağmen Crowley meleği çok şımartmıştı.
Kafasını iki yana salladı,hayır hayır. Kesinlikle yanlış bir şey yoktu yaptıklarında. Arabasından indiğinde yağmuru önemsemeden ilerledi malikanenin bahçesinde.
Burnuna dolan toprak kokusu ona meleği hatırlatmıştı.Umursamadı ve ilerledi. Kapıyı çalmadan önce ufak bir değişiklikle kendini yeniledi.
Zile bastığı anda açılan kapı ve kapının ardındaki kişi ise onu resmen şoka sokmuştu.
Melek...ama bu biraz fazlaydı! Üzeri her zamanki gibi olan meleğin altında kabarık ekoseli bir etek vardı. Küçük topuklu ayakkabılar ne çok yakışmıştı beyaz tene. Saçları hala beyaz ama daha uzundu,yine uçları lüleliydi.
"Ne için gelmiştiniz efendim?" Crowley'in bu cümleyi anlaması biraz uzun sürmüştü. Zira şu anda odaklanabildiği tek yer Aziraphale'in daha önce görmediği kadar tuhaf bakan mavinin en açık tonu gözleriydi.
Biraz sinirli, biraz sinsi ve biraz da azgın? Yani Crowley onun gözlerinde kaybolacak kadar inceledikten sonra bu anlamları çıkarmıştı.
"Senin burada ne işin var?" Ağzının içinden sinirle tısladı iblis. "Pardon efendim anlayamadım? Ben küçük Adam'ın dadısıyım. Siz ne için gelmiştiniz?"
Güzel dişlerini göstererek sinsice gülümsüyordu melek. Bu hiç onun gibi değildi.
"B-ben hizmet için. Yani şey hizmetçi kontenjanı için gelmiştim." Crowley hayatında ilk defa seks dışında kekeliyor ve heyecanlanıyordu.
Meleğin bakışları o kadar derin ve sertti ki konuşurken zorlanıyordu. Aziraphale kenara çekildi iblisin geçmesi için.
Crowley kendini suçlu hissediyordu. Haklı olduğu halde meleğe biraz fazla sert çıkışmıştı ve onu kırmıştı. Yine de şu anda ondan özür dileyemezdi.
İçeri geçerken bile meleğin keskin bakışları onu titretmeye yetmişti. Tamam bu kesinlikle bir meleğin bakışları gibi hissettirmiyordu.
Ama Crowley biliyordu ki Aziraphale sinirlendiğinde gerçekten işler sarpa sarıyordu. Sonuçta kendisi bir melek olmakla beraber aynı zamanda öldürüyordu da görev icabı.
Herşeye rağmen gün iyi geçmiş sayılırdı. Aziraphale çocuğa olabildiğince sevgi ve saygı aşılamış, Crowley ise nefret ve isyanı aşılamaya çalışırken bir yandan da melekle göz göze gelmemek için uğraşmıştı.
Şimdi ise Crowley mutfakta temizlik yapıyormuş gibi davranarak şaraplardan tadıyordu. Aziraphale ve çocuk mutfağa girdiğinde onlara arkasını dönerek işine devam etti.
"Ne istersiniz küçük efendi?" Aziraphale çocuğa asla sinirli yaklaşmıyor ona olabildiğince yumuşak davranıyordu. Ama gözlerindeki hırs kesinlikle anlaşılıyordu.
"Adam! Buraya gelir misin tatlım." Çocuğu annesinin çağırmasının üzerine ikili yanlız kalmıştı. Crowley hâlâ meleğe bakmayı reddediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇILGIN AGNESS'IN DAKİK VE KATİ KEHANETLERİ ®BXB®
Diversosiki erkeğin aşkını ele almaktadır. smut bulunmaktadır. argo, küfür, şiddet ve cinsellik içermektedir. hiçbir din ve ya inanışa saygısızlık ve ya kötüleme yoktur. olaylar ve ya kişiler kesinlikle gerçek değildir. olağanüstü olaylar bulunmaktadır. :::...