Hiç içime sinmeyen ama sizin için yayınladığım bir kitap GURUR DUYMUYORUM TM MI
Direkt konuya giriyoz üşendim başka bişiler yazmaya
Kana bulanmış bıçağını önündeki adamın yanağına silerken zaten acıdan gözleri kapanan adamın yanağında bir yara açmıştı fakat pek umursamadı.
"Son kez soruyorum, nerede?" adam konuşmak için ağzını açtığında dökülen kanlar yüzünden öksürdü, sonra Minho'ya bakıp sırıttı.
"Cebimde, gel bak." Minho onu izlerken kıkırdadı.
"Gerçekten düşmanını hiç tanıyamadın değil mi? Seni öldürüp acına son vereceğimi mi sanıyorsun? Ne yapacağım biliyor musun?" bıçağın sivri ucunu adamın bedenine bastırıp boynuna, oradan da göğsüne doğru bir yol çizdi. "Acı içinde kıvrandıracağım ve durmam için yalvaracaksın, belki kendin için değil ama..." düşünceli bakışları yerini şeytani, hatta delirmiş gibi bir parıltıya bıraktı. "Kız kardeşin Jinri için yalvaracaksın." adamın bakışlarının değişmesini izlerken Minho kahkaha attı. "Çok salaksın, seni istediklerimi almadan bırakmayacağım. Bana cevap vermek için çok az vaktin var bebeğim, yoksa iki yıldır mafya işleriyle uğraştığın için yanında tutmadığın o güzel kız kardeşinin yeni kızıla boyattığı saçlarını daha koyu bir kırmızıya boyamamı izlemek zorunda kalacaksın." elindeki bıçağı kemiğini de delecek şekilde koluna saplayıp ayağa kalktığı adamın bir şeyler dediğini duysa da pek umurunda değildi, sadece arkasını döndü ve adam oradan kaldırıp çivili duvara bağlanırken kanlı ellerini yıkamak adına lavaboya yöneldi.
İşlerini halledip üstünü değiştirdikten sonra üst kata, Chan'ın kendisini beklediği koridora çıktığında Chan onu inceledi.
"Konuştu mu?"
"Hayır, ama yakında konuşur." Chan'ın uzattığı kahveyi alıp onunla beraber evden çıktı ve arabaya binip ona döndü. "Jeongin ve Jisung ne yaptılar?"
"Halletmeye çalışıyorlar, bir şey bulamadılar daha. Şu mekanı bir bulsak aslında bütün işlerimiz rast gidecek ama..."
"Bir de şifreyi." Chan iç çekti.
"Neden bu işe girdik ki en başından zaten..." Minho ona kahvesini uzattığında Chan elindeki suyla tokuşturdu ve kendi suyundan bir yudum aldı.
Sessiz geçen yolculuğun ardından şoför onları toplantının olduğu yerde bırakmış, Minho'nun isteği üzerine de onlara istedikleri pastaneden tatlı almak için oradan uzaklaşmıştı.
İkili beraber içeri girip güvenlikten geçtikten sonra toplantı salonuna çıktılar, içeri girip sessizce yerlerine oturdular.
"Akşam ne yapacaksın?" Chan'ın sorduğu soruyla Minho bir süre düşündü.
"Belki bir bara falan giderim, bilmiyorum. Neden?"
"Öylesine, Jisung ne yapacak o zaman?"
"Ne yapmak isterse, biliyorsun ki kendi düşünebiliyor." Chan onun söylediğine göz devirmek istese de yaşamayı daha çok istediğinden sessizce iç çekmekle yetindi, başını çevirip tekrar suyunu aldı.
Yorucu geçen toplantının ve günün ardından Minho kendi evine geçtiğinde Jisung hemen ona sıcak bir çay yapıp çalışma odasına geçmiş olan büyüğüne getirdi.
"Sen yokken bodrumdaki adam çok bağırdı." Minho kendisine uzattığı çayı alıp küçüğüne teşekkür etti.
"Daha çok bağıracak o orospu çocuğu."
"Çok ayıp hyung." Minho ona göz kırpıp çaydan bir yudum aldı ve bilgisayarı açtı.
"Bütün gün evde miydin?"
"Yapacak başka bir şeyim yoktu ki..."
"Git hazırlan, seni Chan hyunglara bırakayım. Ben de dışarı çıkacağım."
"Ya... Nereye gideceksin?"
"Bara."
"Ben de gelsem?" Minho onun yanağını sıkıp bilgisayarındaki işi kaydetti ve ayağa kalktı.
"Geceyi biriyle geçirmeye karar verirsem nasıl eve döneceksin?" Jisung dudak büzdü.
"O zaman ben de Chan hyunglarla bara gitsem?"
"Git onlara sor, ona göre hazırlan."
"Yeppi!" Jisung ona kısa bir sarılma verip giyinmek adına içeri koştuğunda Minho da kendi odasına ilerledi.
Aldığı kısa duşun ardından siyah bir pantolon, üstüne de bol beyaz bir tişört giydi ve saçlarını özenle kurutup yüzüne her zaman yaptığı bir makyajı yaptı.
Takılarını takıp parfümünü sıktıktan sonra hazırdı, Jisung'u da alıp çıkmıştı evden.
Jisung'u diğerlerinin yanına bırakıp tek başına bara gittikten ve güvenlikten geçtikten sonra bir masaya oturup sipariş verdi, bar ortamına alışık olduğundan ses ya da koku onu rahatsız etmese de ışık fazlasıyla yanıp söndüğü için gözlerini acıtıyordu.
Uzunca bir süre sessizce oturup içkisini yudumladı, pek ilgisini çeken kimse yoktu etrafta.
Daha sonra dansçılar çıktı sahneye.
İlk çıkan kadını da, ondan sonra çıkan adamı da sessizce izledi, ondan sonra çıkanları da.
Bir yerden sonra sıkılıp dans etmek için piste doğru ilerlediği sırada birisi çıktı sahneye.
Minho başta sadece onun diğerlerinden daha giyinik olmasına dikkat etti, normal bir tişört ve deri bir pantolonla birilerinin sahneye çıkmasını izlemek biraz tuhaftı.
Meraklı bakışlarını diktiği çocuk kalabalığa büyük bir zevk ifadesiyle gülümseyip yandaki direğe ulaştı ve tek bacağını direğe doladı.
Her şey zaten ondan sonra olmuştu.
Minho normalde striptiz yapan insanları izlemekten hoşlanmazdı, pek cazip bir aktivite değildi onun için.
Fakat bu çocuk kendisini sadece izlettirmiyordu.
İstemsizce sahneye yaklaştı, kalabalığı yararak en öne geçti ve parlak gözlerle çocuğu izlemeyi sürdürdü.
Direğe tutunmuş halde geriye yatarak dönerken bir yandan da önünden geçtiği insanlara geriye kaymış gözleri ve ısırdığı dolgun dudaklarıyla bir görsel şölen sundu, o an Minho bu çocuğun kendisini tahrik etmek için değil dokunmasına hareket bile etmesine gerek olmadığını fark etti.
Sadece nefes alsa Minho tahrik olurdu.
Bir dakika kadar süren performansından sonra zarif bir hareketle saçlarını geriye yatırdığında Minho yutkundu.
Az önce hayatının en hızlı tahrik olma seansını yaşamıştı.
Alt dudağını dişleyip çocuğun sahneden çıkmasını izledi bir süre, kararını vermişti.
O çocukla belki de yatamazdı, ama en azından yakından görmeliydi.
Adımlarını kenarda duran ve dansçılara teklif veren insanlarla ilgili not alan adama çevirdi, adamın yanına vardığında adam onu tanıyıp başıyla selam vermişti.
"Hoş geldiniz efendim, dikkatinizi çeken birisi mi var?"
"Az önce sahneye kıyafetleriyle çıkan kimdi?" adam duraksadı.
"Hyunjin o, ama Hyunjin'e çok talep olur genelde. O da pek ilgilenmez, şansınızı yine de denemek ister misiniz bilmiyorum." Minho başını yana yatırdı.
"Bana kucak dansı yapması karşılığında ona ne kadar isterse vereceğim." adam duraksadı, sonra önündeki kağıda not aldı.
"Bazen zengin olduğunuzu unutuyorum, her neyse. Eğer ilgilenirse sizi çağırırım." Minho adamın omzunu sıkıp adımlarını tekrar dans pistine çevirdi.
BOK GİBİ BİR FİC ASLA MAFYA KURGUSU DEĞİL SOFT BİŞİ SAYILIR AMA YILBAŞI HEDİYESİ BEĞENDİNİZ SUSUN
Normalde ficleri bitirip kontrol edip atarım bunu bitirmeme iki bölüm kaldı sonra bölümleri kontrol şeedip yatınlicam 😭 wait for it guys
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer <Hyunho>
ФанфикLee Minho'nun dikkatini çekmek zordu, ve Hyunjin sadece Minho'nun dikkatini çekmeyecek kadar çekici bir dansçıydı. Minho direğe tutunmuş halde dans eden Hyunjin'i gördüğünde ve ona kucak dansı karşılığında isteyebileceği her şeyi teklif ettiğinde Hy...