Hyunjin yüzündeki geniş gülümsemeyle beraber kapanan telefonu kulağından çekip alt dudağını dişledi ve gözlerini kapattı.
Sevgilisine tekrar kavuşmak güzel bir histi, ona olanları anlatamamıştı fakat Jay bu konuda rahatsız hissettiğini öğrendiğinden üstelemiyordu.
Bir süre sessizce gözleri kapalı halde hayal kurmuş, daha sonrasında sıkıldığını hissedip ayağa kalkmıştı.
Jisung'un kendisine öğrettiği abur cubur dolabına dadanma düşüncesiyle keyiflenerek aşağı inip de mutfağa geçtiğinde Minho'nun iki kişiyle konuştuğunu görüp duraksadı, üçünün de bakışları kendisini bulmuştu.
Kısa bir bakışmanın ardından Minho boğazını temizleyip Hyunjin'in dikkatini üstüne çekti.
"Bir sorun mu var?" Hyunjin bakışlarını kaçırdı.
"Şey, sadece... Abur cubur alacaktım, sonra gelirim." kaçarcasına odadan çıkan Hyunjin'in ardından Changbin Minho'ya döndü.
"Onunla tanışmak istiyordum ya... Artık daha bile çok istiyorum, adam taş gibiymiş amına koyayım..." duraksayıp kıkırdadı. "Onunla tanışacağım, ve onunla abur cubur almaya gideceğim. Siz devam edin." Changbin koşar adımlarla odadan çıkıp üst kata yeni ulaşmış olan Hyunjin'e yetişti ve o daha odasının kapısını açamadan kolunu kavradı.
Hyunjin merakla arkasını döndüğünde Changbin bir süre ona baktı, sonra parmak ucunda yükseldi.
"Kendimi kısa hissettim, bütün özgüvenim kayboldu." Hyunjin istemsizce güldü. "Ya eğilsene!" Hyunjin kahkaha atarak eğildiğinde Changbin de parmak ucunda durmayı bıraktı. "Ben Changbin, yeni kocan ve hyungun. Artık tanıştığımıza göre beraber abur cubur almaya gidebiliriz." Changbin onun bir şey demesine izin vermeden Hyunjin'in bileğini kavrayıp onu kendisiyle dışarı çekince Hyunjin gülmeye devam ederek onu takip etti, kapıya ulaştıklarında Changbin'in kendisini bırakmasıyla ayakkabısını giyerken Minho'nun sesini duyunca ona dönmüştü.
"Korkma, Changbin ısırmaz. Yani ısırabilir ama... Her neyse, anladın sen." Hyunjin başını salladı.
"Anladım."
"Dikkatli olun, ve geç kalmayın. Halledilecek işlerimiz var Changbin." Changbin ona öpücük atıp kendi ayakkabısını da giydi ve Hyunjin'in elini tutarak onu kendisiyle dışarı çekti.
İkisi birlikte yürümeye başladıklarında birkaç kişinin kendilerini takip etmesi üstüne Hyunjin onlara bakınca Changbin açıklama ihtiyacıyla konuştu.
"Onlar benim korumalarım, sen beni kaçırma diye."
"Burdan bakınca sen beni kaçırıyormuşsun gibi görünüyor."
"Evet ve korumalarım da yardım edecekler." Changbin birden koşmaya başlayınca Hyunjin de zoraki ona yetişmek adına koştu, Changbin ona acıyıp kısa sürede durmuştu. "Nasıl gidiyor Minho hyungla yaşam?" Hyunjin ona yetişti.
"Onu pek görmüyorum, Jisung'la iyi gidiyor ama."
"Biliyorum, Jisung beni her gün arayıp anlatıyor. Dün de diğerleriyle tanımışsın, eminim Seungmin'i pek sevmemişsindir. Onu biz de sevmiyoruz." Hyunjin mırıldandı.
"Aslında tatlı bir tipe benziyordu." Changbin birden durunca Hyunjin de durup ona baktı.
"Seungmin'imden uzak dur, onu sadece ben tatlı bulabilirim." Hyunjin ne diyeceğini bilemeyerek ona bakakaldığında Changbin iç çekti. "Dalga geçiyorum bebeğim, yürü hadi." Hyunjin rahatlayıp onunla beraber yürümeye döndü.
"Bir an sahiplenici bir erkek arkadaşsın sandım."
"Seungmin'in erkek arkadaşı değilim ama istersen senin olabilirim." Changbin ona göz kırpınca Hyunjin kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer <Hyunho>
FanfictionLee Minho'nun dikkatini çekmek zordu, ve Hyunjin sadece Minho'nun dikkatini çekmeyecek kadar çekici bir dansçıydı. Minho direğe tutunmuş halde dans eden Hyunjin'i gördüğünde ve ona kucak dansı karşılığında isteyebileceği her şeyi teklif ettiğinde Hy...