' İnsan bazen rüyalarının gerçek olmasını ister, bazen de yaşadıklarının Rüya olmasını...'
Goryeo . Yıl-930
Goryeo hanedanlığının kuruluşundan 30 sene sonra. Goryeo hanedanlığının kurucusu ve dönemin yöneticisi imparator Taejo
Yazardan
Kulağında yankılanan ayak sesleri ile birlikte eli ile ağzını kapattı prenses. Korkudan nefesini tutmuştu. Bu onun terlemesine ve havasız kalmasına sebep oluyordu. Dibinde duran bir düzine saray kadını'nın konuşmasını duyduğunda gözlerini de kapatmıştı."Ben görmezsem onlar da görmez belki" diye saçma bir ihtimale kaptırdı kendini. Saçma olduğunun gayet farkındaydı ama açıkçası ne başka bir çaresi, ne de başka bir fikri vardı.
1. Odasını kontrol ettiniz mi?
2. Ettik hanımım, fakat majesteleri odasında yoklar efendim.
3. Nereye gider bu kız?! Evlenecek yaşa geldi hala aklı bir karış havada. Tam bir baş belası.
Muhafız: Sarayın içinde de yoklar efendim.
1. Sarayın bahçesine bakın. Majesteleri duymadan bulunsa bari.
2. Efendim belki dolaşmaya çıkmıştır, bunu sık sık yapıyor biliyorsunuz.
3. Evet biliyorum. Ama yine de dikkat etmeli, o bir prenses, veliaht prens den sonra tahtın tek varisi. Bu kadar disiplinsiz davranmamalı. Her neyse biz de şu tarafa bakalım hadi.
1. Prenses Na-ri!!! Neredesiniz efendim!
2. Prensesim!!!
3. Majestleri Na-ri!!!
Prenses saray kadınlarının ve ellerinde meşale tutan muhafızların konuşmalarına göz devirip uzaklaştıklarına emin olduktan sonra saklandığı yerden çıkarak, parmak uçlarında sarayın bahçesine doğru ilerledi. Bacakları çoktan kaşınmaya başlamıştı bile, bir an önce suya girmeliydi.
Bahçe duvarının dibinde ki çalıların arkasına geçerek saraydan çıkmıştı. Bu yolu sadece iki kişi biliyordu, bunlardan birisi kendisi, diğeri de çok güvendiği arkadaşı, sırdaşı aynı zamanda yardımcısı olan Eshin'di.
Sarayın duvarının kırık kısmından zar zor çıkan Na-ri dönemin değerli kumaşlarından dikilen elbisesini pat patlayarak üzerindeki mor renkli pelerinini düzeltti ve Eshin'in önceden hazırladığı meşaleyi eline alarak ormana doğru ilerlemeye başladı. Genelde sıradan köylü kıyafeti giyerdi prenses, böylece onu kimse tanımazdı. Ama bu sefer her şey çok aceleye gelmişti. Yine de içi rahattı, zaten halk içinde çok nadir çıkardı Na-ri. Ormanda ilerlesede aklı sarayda kalmıştı prensesin, genelde sabaha karşı fark edilirdi yokluğu ama çok geçmeden dönerdi, ya da bazen fark edilmeden dönmüş bile olurdu, ama bu sefer çok erken anlaşılmıştı. Narin yüzünü buruşturdu prenses.