3

7 1 0
                                    

-Bu hikayedeki karakterlerin ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamıyla hayal ürünüdür.-

Sefalet köpek gel asıl sefaleti gör kardeşim.

Ayağımdaki alçı yüzünden dört gündür duş alamıyordum, tuvalete giderken bile birilerine haber vermem gerekiyordu ve sadece sırt üstü uyumama izin vardı. Ne günah işlediysem artık bu hâlim birkaç gün daha sürecekti.

Yarabbim ne günlere kaldık, rüyamda görsem inanmazdım..

Bunun yanında İzel, Çelik ve Ercan'a rakip üçlü Umay, Balaban ve Alper Feda vardı. Bana şah damarım kadar yakın yeni ayak bağlarım.

Hastane odama gönderilen her çiçeği, bana gelen her notu kafa kafaya vererek inceliyorlardı. Hastanenin günlük olarak çıkarttığı yemekleri ilk önce Balaban tadıyor sonra yemem için izin veriyordu, çeşnicibaşı diyince de sen Balaban.

Doktorlarımın bile adli sicil kaydına baktıklarını biliyordum. Televizyondan haberleri takip ettiğim bir günün akşamında ellerinde bilgisayarlarla çıkagelmişlerdi. Çevremedeki herkesin ıncığını cıncığını araştırıyorlardı.

Çocukluğum İstanbul'da geçtiği için Ankara'da pek fazla arkadaşım yoktu. Olanları da can güvenlikleri adına hastaneye çağırmıyordum, kimsenin canıyla uğraşacak gibi değildim. Tanıdıklarımdan yanımda olan sadece annemle babam vardı. Onların bile telefonlarını incelemişlerdi, telefonlarımızın içerisinde casus yazılım olup olmadığına bakmışlardı.

Buna ek olarak odada sinyal kesiciler duruyordu ki herhangi bir dinlenme ihtimaline karşı önlemlerimizi bu şekilde almıştık. Polisle ortaklaşa bir şekilde beni korumaya çalışıyorlardı ancak saldırı için açılan davaya üçüde karışmıyordu. Avukatlarım Ankara barosuyla hastane arasında bir telekomünikasyon ağı kurmuşlardı resmen. Arayıp bilgi alıyordum her adımlarında. Sadece yanımda istediğim tek bir kişiden haber alamıyordum, saldırıdan beri Aşkım'a ulaşamıyordum.

Umay ile Balaban sigara içmeye çıktıklarında Alper Feda benimle odada kalmıştı, ağız tadıyla yalnız bile kalamamıştım şu dört günde. Üç kişi aynı anda dışarı çıkmamak yazılı olmayan bir kural gibiydi onlar için.

"Alper ismini mi kullanmayı tercih ediyorsun yoksa Feda'yı mı?"

"Alper Feda." gibi kısa bir cevap verdi.
Benimle konuşmaktan imtiyaz ediyordu. İlk tanıştığımızda kaldırdığımız hanım ve bey yerlerini sizli kalıplara bırakmıştı. Ne kadar ısrar etsem dil döksemde siz ile hitap etmekten vazgeçirememiştim Umayla Alper Feda'yı. Üstelik ikisi de yaşça benden büyüktü.

"Burada mı yaşıyorsun yoksa Kenan Bey mi  buraya getirdi?"

"Ankaralıyım."

Onaylamak adına minik bir mırıldanma çıkarttım ağzımdan.

"Peki evli misin?"

"Hayır."

Bir kelime dışında ağzından yanıt alamıyorduk adamın.

Öldürebilirim bu adamı, gerçekten iğrenç bir yaratık diyen Hülya Avşar gel bir de buradakini gör ablam.

"Anladım. Peki Alper Feda benimle bilerek mi sağlıklı bir iletişim kurmaktan kaçınıyorsun yoksa huyun suyun mu bu?"

"Bunu nereden çıkarttığınızı anlamadım doğrusu. Hastasınız diye sizi yormamaya çalışıyoruz. Varlığımızdan rahatsız olduğunuzu ilk günden beri biliyoruz bu nedenle sessizce işimizi yapmaya çalışıyoruz."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Sizden rahatsız olduğumu nereden çıkarttınız?"

Elinde tuttuğu ve konuşurken bile kafasını kaldırmadığı siyah tabletini kapatırken yanında durduğu yatağıma doğru biraz eğildi.

MuhalifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin