Dangerous But Enjoyable | TAEKOOK

0.9 (^)

0.9

🍷

‼️‼️‼️

Bölümdeki italik yazılmış sözlü diyaloglar çataldilindedir.

‼️‼️‼️

🍷

🔞

‼️‼️‼️

Dikkat Dikkat!!

Bölüm çizgiyle ayrılmış ikinci kısımdan itibaren cinsel içerik barındırmaktadır!

Dikkat Kısmı Bitmiştir!!

‼️‼️‼️

🔞

Taehyung arkasındaki sert göğüse daha çok sokulup belindeki damarlı kollara sardı ellerini. Bacakları arasında oturduğu sevgilisi bu hareketiyle onu kendine daha çok çekerken gülümseyerek boynuna indirdi kafasını. Taehyung belindeki sıkı tutuşa gülümseyerek boynundaki ıslak dudakların keyfini çıkarmaya başladı huzurla. Bir yandan da karşılarında sohbet eden arkadaşlarını dinliyordu karanlık Slytherin ortak salonunda. Oturdukları minderler ise önlerindeki yeşil alevlerin süslediği büyük şöminenin etrafına gelişigüzel atılmış yumuşak kare yastıklardan ibaretti. Kesinlikle rahatlardı ama Taehyung Jeongguk'un göğsünün huzurlu sıcaklığı ve rahatlığını hiçbir yastıkta bulamıyordu işte. Gülümseyerek iyice yaslandı arkasına ve etrafını incelemeye başladı.

Ortak salon, sert taşlardan yapılmış oldukça uzun duvarlara sahipti. Bu duvarlar her ne kadar oldukça uzun olup tavan hayli yukarıda olsa da bu içerisinin tamamıyla bir zindandan ibaret olduğu gerçeğini değiştirmiyordu maalesef. Karanlık gölün altında bir zindandaydılar ve oda tavandan sarkan yeşilimsi ışıklarla aydınlanıyordu. Aynı yeşil ışıklar nemli taş duvarlarda da belli aralıklarda ve yükseklikte bulunuyorken duvarlarda tablo yerine kuru kafa ve kemiklerin asılı olması, odanın çeşitli yerlerinde korkutucu heykellerin durması oldukça garip ama bir o kadar da ürkütücü bir ortam yaratıyordu.

Ortak salonda çoğu şey siyah deriden yapılmaydı: geniş koltuklar, garip süslemeler, tavandan yerlere kadar uzanan simsiyah perdeler... Ayrıca odanın büyük pencereleri gölün derinliklerine bakıyordu. Slytherinler gölün derinliklerine bakan pencerelerinden gölün dibindeki ilginç yaratıkları, dev balığı ve gemi enkazını görmekten haz aldığı için bütün perdeler her zaman açıktı ve arada sağlam olduğu umulan camlara denizin derinliklerindeki yaratıkların çarpması hatta bazen sanki kırıp içeri dalmak istiyor gibi art arda camı darbelemesi kimseyi korkutmuyor gibi görünüyordu. Aksine Slytherinler diğer büyücü ve cadılardan farklı olarak böyle ortamları seviyordu. En azından çoğunluğu cidden de kendi evi gibi benimsemişti bu ürkütücü mahzeni.

Saat gece yarısı olmak üzereydi muhtemelen ama pencereden görülen tek yer Karanlık Göl'ün ışık almayan derin sularıyken zaman algılarının çok da yerinde olduğu söylenemezdi.