ÜÇÜNCÜ OK

1K 93 86
                                    

__________★

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________★.★.★__________

Saat altı buçuk, hava yeni kararmaya başlamış ve altından bir gökyüzü sunuyordu dünyaya. Aralara fırça darbeleriyle atılmış gibi duran pembe bulutlar Arif'in yanında oturduğu pencereden net bir şekilde gözüküyordu.

Fakat Arif gün batımlarını hiç sevmezdi. Havadaki ağırlık içini sıkar ve her an kötü bir şey olacakmış gibi bir korku kaplardı tüm beynini. Pastel renkler çok güzel gözükse de bilinçaltı güzel şeyler düşünmesine izin vermiyordu bir türlü.

Arif'in hastaneden dönmesinin üstünden tam olarak bir hafta geçmişti. O bir hafta boyunca birkaç skeç oynanmış, onlarca geri dönüşüyle alakalı editler yapılarak Arif'in sahne anksiyetesini tamamıyla geçirmişlerdi. Şu sıralar çoğunlukla skeç yazmaya bakıyor ve tabii sahneye de sık sık çıkmaya çalışıyordu. Emre ve Cenan sağolsun skeç yazımları daha çabuklaşarak hocalarından geçer not alıyordu.

Bu akşam oynayacağı bir skeç yoktu ve bu da boş zaman demekti. Bu boş zamanını da sadece uyumak için kullanmak istiyordu. Son zamanlarda uykusuzluk problemi çektiği doğruydu fakat bunun için bir şey yapamayacak kadar yorgun ve işine odaklıydı.

Elindeki hibisküs çayından bir yudum alarak ayaklandı. Prova odasından çıkıp arkadaşlarının yanına, sahneye giderken ufak tefek bir tartışmanın arasında kalmıştı. Başta skeç için mi olduğunu anlamaya çalışırken böyle bir skeç yazılmadığı aklına geldi.

"Çilekli pasta daha güzel, ondan başkasına pasta demem ben." Dedi Tuğba. Sahnedeki dört beş kişi Tuğba'nın dediklerini onaylarken Ömer hayır anlamında kafasını sallayarak ellerini beline koydu.

"Çikolatalısı yoksa ben pasta yemem." Ortam yumuşak bir şekilde kızışırken bunun hakkında bir skeç yazılabileceğini düşünüyordu Arif.

"Diğer pastalar muzlu pastanın önünde diz çöker lan!" Arkadan Emre'nin bağırma sesi gelince gülüşmeler çoğaldı. Yanına gelen kişiyi fark etmeden hâlâ pastanın neyli olmasını tartışanları izliyordu.

"Pastanın aroması ne olmalı?" Diye sordu Atakan, Arif'in yanına bir sandalye çekerken. Arif omuz silkti.

"Bilmem, uzun zamandır pasta yemedim." Gerçekten de yememişti. Tedavisinin verdiği tedirginlik yemek yemesini engellemişti. Bu etki hâlâ sürdüğünden de tatlı şeyleri canı hiç çekmiyor ve birazcık midesini bulandırıyordu. Yüzünün ekşidiğini Atakan'ın sorusunu sürdürmediğini görünce anlamıştı.

"Ama bir aroma seçeceksem çilekli derdim." Diye cevapladı. Arkadan Tuğba'nın 'Yaşa be!' çığlıkları gelirken gülümsedi. Gün batımı huzursuzluk verirken penceresiz ortamda yakın arkadaşlarıyla oturmak onu daha güvende ve huzurlu tutuyordu.

cupid || arcenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin