Aşk Tanrısı Cupid'in dört oku umutsuz bir romantik olan Arif'e, iki oku ise bilinçsiz bir romantik olan Cenan'a ve son kalan oku da birbirinden habersiz o iki romantiğe saplanır.
★.★
A hopeless romantic all my life
Surrounded by couples all the tim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
__________★.★.★__________
Arif evine geleli henüz yarım saat bile olmamıştı. Fakat şimdiden bomboş ve aynı zamanda da oldukça dolu hissediyordu. İçinde anlamlandıramadığı bir kaşıntı vardı, sanki kaşısa bir kıvılcım çıkacak ve tüm vücudunu alevler içinde bırakacaktı.
Kaşıntının ne olduğunu biliyordu. Her zaman biliyordu ancak o kaşıntının istediği şeyi yaparsa geri dönüşü olmayacak bir yola girecekti ve ikilemde kalacaktı.
Hemen şimdi Cenan'ın evine gitmek istiyordu. Oraya gidecek ve muhtemelen bambaşka bir tartışma daha yaşanacak, ya sonsuza kadar onu kaybedecek ve onu her gördüğünde kalbi ağrıyacaktı ya da anlaşabilip kavuşacaklardı fakat Arif bilinmezliği sevmezdi. Oraya gidene kadar zaten yarı yoldan geri döndüreceğini de biliyordu, bu yüzden kalkışmadı bile.
Hayal etmekle yetindi sadece.
Güzel manzaralı yerlerde randevular, yan yana oldukları skeçlerde umursamadan -çünkü izleyiciler bunu oyunun bir parçası sanacaktı- birbirlerine dokunabilecek olmalı, Cenan'ın duygularını en sonunda anlayabilmek ve daha fazlası.
Pahalı yerlerde içilen şaraplardansa sahilde oturup kola çekirdek bile yapmak ona cazip geliyordu yanında Cenan olduğu sürece. Şatafatlı şeyler ona göre değildi, bebek gibi el üstünde tutulmak da istemiyordu ayrıca. Sadece sevdiğini bir şekilde gösterebilen ve daha önemlisi hissettirebilen birisiyle olmak bile zaten hepsine bin basardı.
Sevilmek ve önemsenmek istiyordu kısacası Arif. Bunu da Cenan'dan layığıyla alabileceğini de biliyordu. Sadece birisi yardımcı rol oynayıp Cenan'ı arkasından ittirmeliydi. İttirmeliydi ki Arif'e doğru yalpalasın ve Arif de memnuniyetle tutabilsin onu kollarında.
Arif kendisini biliyordu. İlişkileri ona öyle hissettirmese de güzel severdi Arif. Aşırı değer ve önem verir, bir kere bile kendisini yetersiz hissetmesini sağlamazdı partnerinin. Kendisi gibi sevilmek istemek onun suçu değil, en büyük hakkıydı. Bu yüzden sadece iç çekti ve montunu asıp koltuğuna yayıldı.
Televizyon ekranında geçen haftanın programı vardı, henüz pazar değildi ve eskilerden bölümleri yayınlıyordu kanal. Bir ay öncesinin bölümüydü. Çok Güzel Hareketler'e döndüğü bölüm. Yavaşça oturur pozisyona gelirken ev yolunda uğradığı tekelden aldığı çekirdeğini yiyordu.
Arif televizyondaki sahneyi izlerken, o anki duygularını canlı bir şekilde hatırlamak çok kolay olmuştu. Yüzündeki utangaç gülümseme, Cenan'ın samimi hareketlerini gördükçe biraz daha belirginleşiyordu.
Uzunca bir süre baktı ekrana, o iğrenç anksiyete hissini hatırlamak çok garip hissettiriyordu fakat en garibi ise Cenan ile dans ederkem suratının aldığı ifadeydi. O an fark etmemişti fakat gözleri... gözleri çok farklı bakıyordu.