Aşk Tanrısı Cupid'in dört oku umutsuz bir romantik olan Arif'e, iki oku ise bilinçsiz bir romantik olan Cenan'a ve son kalan oku da birbirinden habersiz o iki romantiğe saplanır.
★.★
A hopeless romantic all my life
Surrounded by couples all the tim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
__________★.★.★__________
Yağmur yağıyordu, sokağın kirliliği yerlerdeki sular ile birlikte akıp giderken Arif balkondaydı. Balkon mermerindeki kahvesi ve elindeki haftaya oynayacağı skeç kağıdı ile yağan yağmuru izlemeye çıkmıştı. Balkonun tavanı olduğu için yağmur ona ulaşmıyordu, ulaşsaydı da bir şey olmazdı gerçi.
Gök gürüldemediği için bir fırtına vardı sadece. Hızlı bir şekilde yağan yağmurun sesi ortamı aşırı yumuşatırken Arif oturduğu sandalyesinin baş kısmına koydu kafasını.
Düşünceleri ile başı dertteydi. İki gün önceki prova yüzünden saçma sapan düşünceler zihninde volta atıyordu. Fark ettiği bir şeyler vardı. Arif balkondan dışarı bakarken, içsel bir çatışmayla doluydu.
Prova gereğince üstüne düştüğünde Cenan'ın kalp atışlarını duymuştu. O kadar hızlı ve güçlü atıyordu ki yakın olmasaydı bile duyulabilirdi. Belini tuttuğundan ve tenleri birbirine değdiğinden beri aklı aşırı karışıktı Arif'in. Cenan'ın ona karşı duyduğu hislerin aşk olma olasılığı hakkında düşünmekten kendini alıkoyamıyordu bir türlü. Kalbinin derinliklerinde, Cenan'ın ona aşık olabileceği düşüncesi çığlık atarak varlığını hissettiriyordu.
Ancak Arif, kendi güzelliğini ve mükemmelliğine kör bir şekilde birisi tarafından sevilme ihtimalini zayıf görüyordu. Onu kimse sevmeyecek, yalnız ölecekmiş gibi hissediyordu sürekli.
Fakat bu aşk istemediğinden değildi, aksine çok istiyordu. Arif de ona aşık olan birisini bulmak ve sevilmenin nasıl bir his olduğunu anlayabilmek istiyordu. Fakat onun için, aşkın kapısını aralamak sanki sadece masallarda olabilecek bir durummuş gibi görünüyordu.
Sadece derin bir şekilde oflayıp bardağını alarak içeri girdi. Psikolojisinin, ya da her halt ise, alt üst olması yetmezmiş gibi bir de olmayan aşk hayatı batmaya başlamıştı gözüne. Bomboş evinde gezinir durur ve ezberini yapardı eskiden fakat şimdi, kendini küçümsemekten zamanı kalmıyordu bile. Aslında o kadar nahif ve o kadar iyi kalpli, güzel bir insandı ki. Ona aşık olan bütün varlığına aşık olurdu. Her şeyin aslında kendisini sevmesiyle alakalı olduğunu öğrenmesi uzun sürecek gibiydi fakat bunun için bir adım atıyor gibi de durmuyordu.
Bardağını makineye yerleştirdikten sonra odasına çıktı. Klasik bir odaydı. İçi tamamen dolu bir kitaplık, duvarındaki tablo, komodin vesaire. Ne çok geniş ne de çok dardı fakat bu umurunda değildi. Uyuyamıyordu sonuçta. Tek düzgün uyuduğu zaman Cenan'ın kollarında ağladığı zamandı.
Fakat Cenan son iki gündür çok soğuktu. Gerekmedikçe konuşmuyor ve skeçlerde Arif ile birlikte oynamıyordu. Arif'in aklı da bu yüzden karışmıştı aslında. İki hafta boyunca neredeyse her şekilde istediğini yapan ve onu çok önemseyen adam bir anda uzaklaşmıştı ve Arif aşırı yalnız hissediyordu. Sanki dünyada tek başına kalmış birisi gibi bomboş hareket ediyordu.