"Yine iş başında!"
"Merlin mi?"
"Elbette."
Sherlock sinirle içini çekti ve kardeşinin karşısındaki koltuğa oturdu, "Mycroft, ona daha iyi göz kulak olmalısın."
"Bundan hoşlanmıyor!" Mycroft savunmacı bir tavırla yanıtladı: "Sen hoşlanmadın ve o da senin aynın. Takip edilmekten nefret ediyor, her hareketinin izlenmesinden nefret ediyor."
"Merlin her şeyden nefret ediyor." diye tersledi Sherlock, "Belki de onu bir süreliğine Londra'ya davet etmeliyiz, Galler çok sıkıcı olmalı."
"Onu zarar görmesin diye oraya gönderdim." dedi Mycroft biraz umutsuz bir ses tonuyla, "O kırılgan Sherlock, senin ve benim gibi değil. Beni yanlış anlama o çok zeki, senin ve benim gibi çıkarımda bulunabilir ve gözlemleyebilir ama yeteneklerini tam potansiyelinde kullanmak istemez."
"Pendragon'u çağır." dedi Sherlock aniden, "Merlin'i iş birliği yapmaya ikna edebilecek biri varsa o da odur."
"Merlin'in Arthur Pendragon'la etkileşimini teşvik etmek istediğimizden gerçekten emin misin?" diye sordu Mycroft, "Ateşe kapılan bir ev gibi yanıyorlar ama... Hayır, bunu itiraf etmekten nefret ediyorum küçük kardeşim ama haklısın, Pendragon'un numarası var mı sende? Onu arayacağım."
***
"Kötü bir gün müydü?" diye sordu John anlayışlı bir tavırla, Sherlock kapıyı açıp odaya girerken.
"Merlin." Sherlock içini çekti, John'un karşısındaki kanepeye yayılmıştı, o da gazetenin üzerinde Sherlock'a keyifli bir sırıtışla bakıyordu. "Nedir? Komik olan ne?"
"Ah, ne? Hiçbir şey." Kıkırdadı John, "Mycroft'un gerçekten Merlin'e daha iyi bakması gerekiyor."
"Biliyorum." dedi Sherlock, "Pekala, bu davada Pendragon var. Onun Merlin'i çözeceğine eminim."
"Belki de onunla konuşmalısın." dedi John, "Ülkenin yarısının onu gözetlemesi yerine onu kendiniz arayabilirsiniz. Merlin'in gerçekten ihtiyacı olan tek şeyin abileri olduğu hiç aklına geldi mi?"
"John!" diye bağırdı Sherlock kanepeden atlayarak, "Sen bir dahisin! Seni... Seni öpebilirim!"
John'un kaşları havaya kalktı ve Sherlock dönüp aceleyle ekledi. "Ama yapmayacağım, merak etme."
***
Arthur, Merlin'in kapısını çaldı, kapı hemen açıldı ve kim olduğunu görür görmez Merlin'in yüzü kocaman bir sırıtmaya dönüştü.
"Arthur!" diye bağırdı. "İçeri gir!"
Arkadaşını kapısının eşiğinde bulduğunda Merlin'in yüzündeki saf mutluluk ifadesi, Uther'in düzenlediği şu ya da bu etkinliği kaçırmaya fazlasıyla değerdi.
"İyi misin Merls?" Arthur, Merlin'in oturma odasında kahve bisküvilerle oturduktan sonra sordu. "Son zamanlarda üzgün görünüyorsun."
"Sorun değil." dedi Merlin iç çekerek, "Son zamanlarda Mycroft ve Sherl'den haber aldın mı? Aylardır ne bir mesaj aldım ne de bir ziyaretim oldu. "
Merlin incinmiş görünüyordu ve Arthur kalbinin eriyip su birikintisine dönüştüğünü hissetti.
"Eminim bir dava ya da başka bir şeyle meşguldürler." Merlin'i rahatlatmak için elinden geleni yaparak dedi. "Seni unutmadılar, unutamazlar. Sen onların kardeşisin ve belki bunu nasıl doğru şekilde ifade edeceklerini bilmiyorlar ama seni seviyorlar. Onlar meşgul adamlar, Lonrda'da koşturup Tanrı-bilir-ne yapıyorlar."
"Sanırım haklısın." dedi Merlin ama sesi şüpheliydi.
Arthur'un, tüm bunların Merlin üzerinde yarattığı etki hakkında Mycroft ve Sherlock ile ciddi bir konuşma yapması gerektiğini bir kenara not aldı.
"Nefret ediyorum." Holmes'ların en küçük kardeşi uzun uzun itiraf etti, "Ben burada,, ülkenin ortasında hiçbir şey yapmadan sıkışıp kalırken, onlar şehirde hayatlarını riske atıyorlar. ben kırılgan değilim, Arthur, onlar ne derse desinler, onların yaptıklarını ben de yapabilirim ama bana bir şans vermiyorlar."
Tam o sırada kapı çalındı ve iki adam yukarı baktı. "Kapıyı açacağım," dedi Arthur hızla. "Ayağa kalkıyorum."
"Eğer yine Sherlock hakkında pislik arayan bir muhabirse onlara siktirip gitmelerini söyleyebilirsin." dedi Merlin arkasından.
"Benimle ilgili pislik mi arıyorlar?" Koridordan soğuk bir ses soru sordu, "Biraz saçma geliyor, değil mi?"
*17.11.2023*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Youngest Holmes / Merthur + Johnlock
Fanfiction*çeviridir. *Tamamlandı *** "Yine iş başında!" "Merlin mi?" "Elbette."