SÜPERMAN

29 2 0
                                    

Bir hafta sanki su gibi geçmişti. Aslında biraz daha zamanım olmasını isterdim. Şimdi önümde iki ihtimal vardı, ya bana karşı dost canlısı davranıp beni aralarına kabul edeceklerdi, ya da lise hayatı boyunca köşede yalnız başına oturan o kişi olacaktım. O kişi olmak istemiyorum. Bu yüzden de üstümde ekstra bir baskı var. Eğer babama söyleseydim sadece onu endişelendirirdim, maalesef benim için bir şey yapamazdı. Üstüme beyaz bir gömlek, onun üstüne de bordo bir süveter, altıma da siyah ispanyol paça pantolon giyip, conversele tamamladım.

Kapıdan çıktığımda tekrar bir gerginlik bedenimi sardı. Nefes alarak ve bunun saçma olduğunu kendime hatırlatarak yürümeye başladım. Okul kapısından girdiğim anda etrafı gözetlemeye başladım. Bahçe gerçekten kocamandı, banklarda oturanlara baktım. Her biri bambaşka dünyaların insanlarıydı, her renkten insan vardı. Peki ben bununla nasıl başa çıkacaktım? İncelemem henüz bitmeden yavaş yavaş içeriye girdiklerini gördüm, tam bu sırada birisi üzerime koşarak sola doğru düşmemizi sağladı. Alnımı üstüme düşen ağırlıkla yere fena şekilde çarptım.

"Ahh!"

Başım feci derecede acıyordu. Ben kendime gelmeye çalışırken üzerimdeki kişi kalkıp bana elini uzatmıştı. İlginç şeyler yaşıyordum, her an bayılacak gibiydim. Zar zor seçebildiğim elini tutup kalkmayı başarmıştım. Ama artık daha fazla dayanamıyordum, her şey havaya süzülmeden önce görebildiğim son şey sapsarı iki gözdü...

...Kendime geldiğimde revir olduğunu düşündüğüm bir yerdeydim. Burası hastane gibi kokuyordu, bu midemi bulandırdı. Kapı açıldı ve içeriye 1.70 boylarında esmer bir kadın girdi. Rengarenk bluzunun üstüne beyaz önlük, ayağına da sanki yeterince uzun değilmiş gibi topuklu giymişti. Yanıma gelip nasıl olduğumu sordu ve başımdaki sargıyı değiştirdi. Anlattığına göre beni düşüren kişi bunu bana araba çarpmasın diye yapmış, beni buraya getiren de oymuş. Kısa süreli sohbetimizden sonra oradan çıkıp koridorda temiz bir nefes aldım, sınıfa gitmeden bir şeyler yedim ve sonunda içinde üçüncü dünya savaşı çıkan sınıfıma girdim. Ne olduğunu anlamaya çalışırken iki erkeğin kavga ettiğini ve diğerlerinin de onların etrafında toplandıklarını gördüm. Sarışın olan yüzünde gıcık bir sırıtışla ona bağıranı dinliyordu, ona bağıran ise sanırım bugünlük benim "süpermanimdi." Yakınlarına gidip onları mı izlesem yoksa "süpermani" yanıma çekip teşekkür mü etsem, ya da direkt oturup onları görmezden mi gelsem diye düşünürken sarışın olan beni fark etti. Onun bakışıyla gerilip hemen harekete geçtim ve onlardan uzak olan en ön sıraya oturdum. Arkadan o sarışına ait olduğunu düşündüğüm bir ses yükseldi. "Vay vay, bak bizim Sindirella'ya, burda onun için ne olaylar oluyor da o bizi görmezden geliyor." Kalabalığı yarıp ellerini masamın üzerine koydu. "Dur, yoksa sen Roger'ın yeni kızı mısın?" Süpermen'e döndü ve konuşmaya devam etti. "Öyle mi? Eğer öyleyse özür dilemem gerekiyor sanırım." Adının Roger olduğunu öğrendiğim Süperman çantasını alıp sınıftan çıktı. Giderken de kısık sesle birkaç küfür etti. 

Sarışının bileğinden tutup masadan çekmesini sağladım. Kendisi birkaç dakika sonra yine sırıtarak yanımdan ayrıldı. Sınıfı sakinleştirip hiçbir şey olmamış gibi tüm gün keyfine baktı. Süpermen de günün geri kalanında okulda görünmedi.







                                                                                  ♡♡♡









FullMoonWhere stories live. Discover now