UÇUYORUZ-PART2-

12 1 0
                                    

Sıkıntıdan tırnaklarımı dokuzuncu kontrol edişimde, kızarmış tırnak etlerim bana artık yeni bir uğraş bulmam gerektiğini söylüyordu. Derin bir nefes alıp Superman'a döndüm. Gayet sakindi ve yola odaklanmıştı. Onu izlediğimi fark etmedi, bende devam ettim. Üstümdeki nahoş tabakayı sonunda biraz aşmıştım. Böyle sessizce onu dikizlemek canımı sıkıyordu, bende konuşmaya başladım:

"Hani uçacaktık?"

Aniden konuşmam onu şaşırtmış olacak ki sordu.

-Nasıl yani?

-Hani mesaj atmıştın ya?

-Aa evet, evet. Bir an aklımdan çıkmış, sen sabah öyle garip davranınca ben nasıl desem gereksiz hissettim. 

-Saçmalama, sadece bu sabah gereğinden fazla garip geçti. Bende sana yansıtmış oldum. Özür dilerim.

Koltukta vücudumu ona çevirip elimi uzattım.

-Barış?

-Barış.

Ruh halimiz aniden şahlandı. Sanki ikimizde en başından beri bunu bekliyormuş gibi aramızdaki soğuk havayı çöpe attık. Süperman birden elime telefonunu tutuşturup şarkı açmamı söyledi, bu ani teklifle telefonun ekranına boş boş bakıp düşünüyordum ama birden belimden acı bir his aktı. Ya telefonunu karıştırdığımı düşünürse? O zaman ben ne yaparım? Hemen Spotifye girdim ve arama motoruna tıkladım. Tamam artık rahatça bir şeyler düşünebilirdim. Bu çirkin kasvetli havaya ne gidebilirdi? Ya da araba yolculuğuna? Sanırım hem biraz üstümdeki siniri atmam hem de eğlenmem gerekiyordu, umarım Roger'da severdi. Sevsindi! Şarkı başladığında bana anlamlı bir bakış attı. Sanırım bende şarkıyı ona bir mesaj vermek için seçmiştim. Kendimi tutamayıp bi kahka patlattım ve bağırarak şarkıya eşlik ettim. Nakaratta o da bana katıldı, gülüyor arada yola arada birbirimize bakıp oturduğumuz yerden dans etmeye çalışıyorduk. Kendimden geçmiştim, iyice moda girip bulduğum su şişesiyle mükemmel bir performans sergiliyordum. O'da beni izliyordu. Normalde rahatsızlık duyardım ama bu sefer sanki bir kaç dakikalığına hayat sadece arabanın içinde ben, Roger ve Taylor için akıyordu. Şarkı bittiğinde nefes nefese kalmıştım elimdeki şişe, suyunu da içtikten sonra görevini tamamlamış bulundu.

"Taylor dinlemen hoşuma gitti." dedim ve yüzümdeki gülümsemeyi gizleyerek yola döndüm. Işıkta durduk ve Roger konuşmaya başladı.

"Eh sende fena sayılmazsın ama Taylor'a en ufak yamuğunda kapın yanlışlıkla açılabilir ve bende seni tutamayabilirim haberin olsun."

Uzun bir kıkırdamadan sonra konuştum,

"Peki madem :)"

Bu sefer ben Roger'ın gülümsemesine takıldım. Dişleri çok güzeldi, canlıydı ve kendine ilginç, çözemediğim bir hava katıyordu.

Hissettiğim son dönüşten sonra Roger;

-Ve, ve, ve geldik hanımefendi, lütfen izin verin bu kütük size kendisini güzelce affettirsin.

Gülüşümü gizleyemedim. Işık hızında arabadan indi ve kapımı açtı. -İstediği zaman gayet centilmen olabiliyordu demek- Geldiğimiz yer şehirden baya uzakta yeşillik dolu bir yerdi. 

-Sinirli olduğum ve -sözüm meclisten dışarı- sakinleşip kafa dağıtmak istediğimde buraya gelirim. Soğukta, sıcakta hatta yağmurda bile. Ve emin ol yağmurlu günlerde burası daha güzeldir.

-Ama ben yağmurlu günleri sevmem. Her an üşürüm ve her an çişim olur, sürekli eve gitmek isterim.

-O, sen yalnız başına olduğundandır.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 12 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FullMoonWhere stories live. Discover now