*Şarkıyı Roger'in geldiği yerde dinlemeye başlarsanız daha anlamlı olur. Oraya da yıldız koyacağım.
Güzel bir uykudan sonra sabah babam beni erkenden kaldırdı. Beraber küçük bir kahvaltı yaptık, daha sonra Selena da bize katıldı. Masada uzunca bir ihtiyaç listesi yaptık. Babam gidince de planı uygulamaya başladık. İlk olarak süslemeler ve plastik tabak, çatallar almaya karar verdik, ama hazırlanmak için odama geldiğimizde Selena listeye kıyafet alışverişini de ekledi. Bunu ne kadar gereksiz bulsamda ona söylemedim. Bu onun canını sıkacak gibiydi, bende kalması en iyisi olacaktı. Böylelikle babamın bana bıraktığı parayı alıp yola düştük. Buraları hiç bilmiyordum ancak akışına bırakmam gerekti çünkü yaverim oldukça profesyoneldi. Önce garip ucuzlukçulardan milyonlarca tabak, bardak gibi temel ihtiyaçları; sonra da daha garip birkaç yerden parti süslemeleri ve biraz daha ıvır zıvır aldık. İşimiz bittiğinde kollarım ve ayaklarım çok erken yorulduklarıyla ilgili alarmlar veriyordu ama ben bugünün daha çok uzun olduğunu düşünüp onları susturdum. Tam eve gideceğimizi ve ayaklarımı uzatacağımı düşünürken Selena beni kalabalık bir mağzaya soktu. O beni sürüklerken ne kadar itiraz etsemde işe yaramadı. Hızlıca reyonlarda dolaştı ve kolları dolu bir şekilde tekrar yanıma geldi.
-Asla bu kadar çok elbise giymem. Hem burası yeterince kalabalık.
-Ama bugün bir istisna olacak şekerim. Hem bu senin partin en güzel sen olmalısın. Beni anlıyor musun?
-Tamam ama ben bu partiyi sadece biraz arkadaş edinmek biraz da asosyal görünmemek için veriyorum.
-Yapma ama! Yakışıklı erkekler, onlar ne olacak? Yarın okulda herkesin seni konuşmasını istemez misin?
-Belki biraz?
Sanırım Selena fikrini kabul ettirdiği için günün geri kalanında fazlasıyla gülümsedi. Getirdikleri o kadar abartılıydı ki benimle oynadığını sandım. İlk elbiseler saçma derecede abiyelerdi, hepsini tek tek onun için giydim. Sonra bir süre pantol-bluz kombini yapmayı denedi ama elbisenin en iyisi olduğuna karar vererek tekrar aramaya koyuldu. Yaklaşık yedi elbise daha denedikten sonra üstümdekini almaya karar vererek kabinden çıktım. Sevgili arkadaşım sonunda hedefine ulaşmış görünüyordu.
"İşte bu! İşte bu! Aradığımız şey tam olarak bu!"
Bunu söylerken telefonunu çıkartıp fotoğrafımı çekmeye başladı. Ne kadar durmasını söylesemde artık çabalamaktan yorulmuştum. Heyecanla yanıma gelip fotoğrafı gösterdi, sanırım bu elbise gerçekten güzeldi.
Her neyse sonuç olarak onu alıp bugünü bitirmeliydim. Çok şükür ki Selena dolabındaki bir elbiseyi giymeye karar verdiğini söyledi. Bunu duyunca ona sarıldım, sonunda buradan çıkıp eve gidebilecektik...
...Eve vardığımızda hemen işe koyulduk. Hızlıca birimiz mutfağı, birimiz de süslemeleri halletti. Saat altı olduğunda her şey hemen hemen hazırdı. Sırayla üstümüzü değiştirip makyajlarımızı yaptık. Elbiseme uygun siyah bir eyeliner ve nude bir glostan sonra, burnum ve yanaklarıma da allık sürüp işimi bitirdim. Selena ise siyah straplez bir elbise giymiş ve makyajını da oldukça hafif tutmuştu. O, gerçekten çok güzeldi. Üstüme atlayıp az daha etrafı batırıyordu ama neyse ki böyle bir şey olmadı. Ondan benim fotoğrafımı çektiği için minik bir intikam almak amacıyla hızlıca birkaç tane kötü fotoğraf yakalamaya çalıştım ama o fotoğrafı görüne paylaşmayı düşüdü.
Biz kendi aramızda şakalaşırken zil sesi kahkahalarımızı böldü. Sanırım ilk konuklarımız gelmişti. Heyecanla kapıyı açtığımızda gelenlerin geçen gün mesajlaştığımız kızlar olduğunu anladım. Sanırım iyi iş çıkartmıştık çünkü evi görünce yüzlerindeki hayranlığı gizleyemediler. İçim rahatlamıştı, gece böylece başlamış oldu, kızları bir sürü kişi ve kişiler takip etti. İçerisi kalabalıklaştıkça Selena onların etrafında dolaşıp bir sorunları ya da istekleri var mı diye kontrol ediyordu. Bende yeni gelenlere kapıyı açıyor ve selam veriyordum. Yarım saat sonra Vance Roberts, etrafında kalabalık bir grupla kapıya geldi. Hepsi benim yaşımın iki katı gösteren ama ilginç bir şekilde bizim okuldan olan kızlarla ve birkaç erkekle önümde duruyordu.
"Hoş geldiniz, içeri gelin lütfen."
Birkaç dakika geçmesine rağmen Vance sadece bana bakıyordu. Sonra arkadaşı ona arkadan vurarak kendine gelmesini sağladı. Kolundaki kızın onu sürüklemesiyle beraber içeri girdiler. Gecenin devamında kapı görevimi bırakıp insanlarla tanışmaya ve kızlarla eğlenmeye başladım. Her şey iyi gidiyordu. Ben eğleniyordum, insanlar ve arkadaşlarım da eğleniyordu. Bu sırada kapı ardına kadar açıldı ve içeriye yine arkasında birkaç kişiyle Roger Walters girdi. (ŞARKIYI UNUTMAYIN!)*Loş ışıkta simsiyah görünen gözleri Vance'ninkileri delip geçiyordu. Yavaş yavaş yürüyerek ona yaklaştı. Kısık sesle anlayamadığım bir şeyler söylemesiyle sarışının üstüne atlaması bir oldu. Bir anda yükselen çığlıklar, onları durdurmak yerine tezahürat yapan sesler sinirlerimi bozdu. Tam müdahele etmek için harekete geçmişken Selena kolumdan tutup beni durdurdu. Evet kavga eden iki kişinin arasına girmek mantıksızdı ama ben yapmazsam kim yapacaktı. Sinirden delirmeye başlarken kolumu kurtarıp bahçeye çıktım. Bahçedekiler de zaten kavga için eve girmişlerdi. Uzunca bir stres yürüyüşünün ardından kendimi salıncakta otururken buldum. Biraz sonra içeriden müzik sesi yükselmiş, sanırım işler normale dönmüştü. Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım, nefesi geri verdiğimde gözlerimden gergin yaşlar dökülmüştü. Yanımda bir ağırlık hissetmiştim. Namıdiğer Süperman salıncağa oturmuş gökyüzüne bakıyordu. Benim ona baktığımı farkettiğinde bana döndü ve konuştu:
"Özür dilerim."
Sesi yumuşak ama bir o kadar da ciddiydi. Afallamış bir biçimde konuştum,
-Sorun değil.
-O zaman neden bir anda çıkıp gittin ve şimdi de ağlıyorsun, belli ki partini mahvettim.
-Evet biraz. Ama sinirlerim bozulduğu zaman istemsizce ağlarım. Yani sanırım hem senin yüzünden, hemde değil.
Yüzümde alaycı bir gülümseme ortaya çıkınca o da gülümsedi. Ama onunki daha samimi ve gerçek gibiydi. Ortadan ayrılmış saçları ve parti ışığıyla aydınlanan elmacık kemikleri ona karşı içimi ısıttı.
-Peki madem sen pek yapıcı değilsin: Geceni ve yarınını bana ayır, bende sana kendimi affettireyim.
-Pek sanmıyorum. Ayda yılda bir okula geliyorsun, pek tekin biri de değil gibisin. Bunu bugün olanlardan sonra daha rahat söylüyorum.
-Böbreklerini çalmam merak etme.
-Ama ne bileyim sende çok mafya tipi var. Zengin misin bari, belki baban mafyadır? Öyleyse bi' düşünürüm.
Küçük bir kahkaha patlattı ve sanırım bu yüzündeki yarayı acıttı. Bu garip halleri ilgimi çekti.
-Eee, teklifimi kabul ediyor musun?
-Evet, en azından daha iyi bir özrü hak ettiğimi düşünüyorum.
-İşte böyle! Yarın çıkışta hazır ol, çünkü senden harika bir özür dileyeceğim.
-Yeterince iyi olmazsa kötü olur yalnız. Haberin olsun.
Bu söylediğim de onu güldürdü. Gece boyunca yan yanaydık ve sanırım o olmasa bu kadar eğlenemezdim.
★★
YOU ARE READING
FullMoon
WerewolfAnnesi öldükten sonra babasının yanına taşınan Khloe, tanışmaması gereken kişilerle tanışacak ve öğrenmemesi gereken şeyler öğrenecektir. Peki bu kişiler ona nasıl davranacaklar?